CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Önümüzdeki ilk seçim, aynı zamanda referandum niteliğinde bir seçim olacak. Milletimiz yeni cumhurbaşkanını, Meclis’i seçecek. Ama aynı zamanda Türkiye, bir karar da verecek. Bu adaletsiz sistem devam mı etsin, değişsin mi? Tek adam rejimimi mi, kuvvetler ayrılığı mı? Keyfilik mi, hukuk devleti mi? Tek adamın aklı mı, ortak akıl mı? Tek adamın iradesi mi, istişare mi, kolektif çalışma mı? Liyakat mı, sadakat mi? Mafya mı, uyuşturucu baronları mı, cinayet şebekeleri mi; hukuk mu? Buna karar verecek milletimiz. Aslında milletimiz kararını verdi. Olağanüstü hâl döneminde o suistimalci anayasa değişikliğine ‘evet’ diyenlerin büyük çoğunluğu da bu sistemin yanlışlığını, kuvvetler ayrılığını nasıl yok ettiğini yaşayarak gördü. Sonuç ortada, tablo orada. Bu sistem, saray iflas etti" dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda bugün, CHP’nin yürütme organının Meclis üzerindeki vesayetinin araştırılması amacıyla daha önce verdiği önergenin bugün görüşülmesi önerisi ele alındı. 

“BU UCUBE SİSTEM, 85 MİLYON, TÜRKİYE İÇİN GERÇEK BİR BEKA SORUNU HALİNE GELDİ”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, “16 Nisan 2017 tarihinde olağanüstü hâl döneminde suistimalci bir anayasa değişikliği ile Türkiye’yi, 85 milyonu bir tek adam sistemine sürüklediniz. Normalde olağanüstü hâl dönemlerinde bu tip köklü değişiklikler, referandumlar yapmak; cumhurbaşkanlığı, milletvekili seçimi yapmak, hiçbir demokratik ülkede olmaz. Türkiye’ye çok büyük bir kötülük yaptınız. Öyle bir ucube sistemi inşa ettiniz ki artık bu ucube sistem, 85 milyon, Türkiye için gerçek bir beka sorunu haline geldi. Çünkü 85 milyon yoksullaşıyor. Kişi başına düşen milli gelirimiz her geçen gün azalıyor. Devletin temeli olan adalet çürüyor” diye konuştu.

“ÖYLE BİR UCUBE SİSTEM YARATTINIZ Kİ HEM MECLİS’İN ÜZERİNDE HEM YARGININ ÜZERİNDE AĞIR BİR VESAYET OLUŞTURDUNUZ”

Muharrem Erkek, konuşmasında şunları söyledi:

“Yasama, yürütme, yargı erkleri eğer bir elde toplanırsa, bütün bu güçleri bir kişiye verirseniz bir toplum için, ülke için en büyük tehlike odur. Artık hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Temel hak ve özgürlükler güvence altında değildir. Kararnamelerle, kararlarla Meclis’in yetkisi gasp edilir. Sizler de bunu izlemek zorunda kalırsınız. Öyle bir ucube sistem yarattınız ki hem Meclis’in üzerinde hem yargının üzerinde ağır bir vesayet oluşturdunuz. Kurtuluşu ve kuruluşu gerçekleştiren gazi Meclis’i itibarsızlaştırdınız. Öyle ki kur korumalı mevduat müjdesi verdiniz, yasası sonra buradan çıktı. Artık Meclis’in hiçbir itibarı, saygınlığı kalmadı.

“TEK ADAMIN İRADESİ Mİ, İSTİŞARE Mİ, KOLEKTİF ÇALIŞMA MI”

Tüm sorunlarımızın sebebi, Cumhuriyet tarihimizin en derin siyasi ve ekonomik krizini yaşıyoruz. Bunun temel sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında yaşatılan keyfiliktir, hukuksuzluktur, liyakatsizliktir, adaletsizliktir. Bunların hepsini değiştireceğiz. Önümüzdeki ilk seçim, aynı zamanda referandum niteliğinde bir seçim olacak. Milletimiz, yeni cumhurbaşkanını, Meclis’i seçecek. Ama aynı zamanda Türkiye, bir karar da verecek. Bu adaletsiz sistem devam mı etsin, değişsin mi? Tek adam rejimimi mi, kuvvetler ayrılığı mı? Keyfilik mi, hukuk devleti mi? Tek adamın aklı mı, ortak akıl mı? Tek adamın iradesi mi, istişare mi, kolektif çalışma mı? Liyakat mı, sadakat mi? Mafya mı, uyuşturucu baronları mı, cinayet şebekeleri mi; hukuk mu? Buna karar verecek milletimiz. Aslında milletimiz kararını verdi. Olağanüstü hâl döneminde o suistimalci anayasa değişikliğine ‘evet’ diyenlerin büyük çoğunluğu da bu sistemin yanlışlığını, kuvvetler ayrılığını nasıl yok ettiğini yaşayarak gördü. Sonuç ortada, tablo orada. Bu sistem, saray iflas etti.

“BU UCUBE SİSTEMİ, BU ADALETSİZ DÜZENİ HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Partili cumhurbaşkanlığı sistemine hep birlikte son vereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı, partili cumhurbaşkanı olmayacak. Bir siyasi partinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi’ne, Danıştay’a, mahkemelere yargıç atamayacak. Partili cumhurbaşkanlığı sistemini kaldırdığımızda, devletin valisi, kendisini bir siyasi partinin il başkanı olarak görmeyecek. Bu ucube sistemi, bu adaletsiz düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Demokratik hukuk devletini hep birlikte tesis edeceğiz. Sizler de rahatlayacaksınız. Sizler de bu ağır vesayetten kurtulacaksınız. Bu kürsüde atanmış bakanların seçilmiş milletvekillerine ağır hakaretler etmesine de birlikte son vereceğiz.”

İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Şubası, “CHP’nin grup önerisini içtenlikle destekliyoruz. Aynı mahiyetteki öneriyi, 8 Temmuz 2019 tarihinde 167 sayılı öneri ile ben de Meclis’e takdim etmiştim. O zaman bizim önerimiz reddedilmişti. Ama umarım, dönemin sonuna doğru sizin öneriniz kabul görür. Ben bugün ümitlendim. Cumhurbaşkanı, grup toplantısında milletvekillerine dönerek, ‘Sakın ola iradenizi ipotek altına aldırmayın’ diye yüksek sesle sesleniyordu. Ben, bu telkin ve tavsiyeden sonra böyle bir grup önerisinin kabul edilebileceğini, doğrusu umutlanmak ve düşünmek isterdim” dedi.

“ANAYASA MAHKEMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINI DİNLEMEYEN BİR SİSTEMLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını dinlemeyen bir sistemle karşı karşıyayız. Yargı uygulaması ve denetimi açısından çökmüş bir sistem duruyor karşımızda. Bu yüzden vesayetin boyutu, etki ve sonuçlarını araştırmak için, Meclis’i bu vesayetten kurtaracak önerilerin tespiti için bu öneriyi destekliyoruz. Ayrıca her yeri aile şirketine döndürdünüz. Yani Sayıştay Başkanı’nın kardeşini YSK Başkanı seçtiniz. Sistem sürekli kardeşler, akrabalar üzerine kurulu” diye konuştu.

“YASAMAYI DA YÜRÜTMEYİ DE YARGIYI DA GÜÇLENDİREREK KARŞILIKLI EŞ GÜDÜMÜ SAĞLAYACAK BİR POZİSYONA GETİRDİK”

AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, “Anayasa literatürüne baktığımızda, sert kuvvetler ayrılığı tabiri, başkanlık sistemi için kullanılır, parlamenter sistem için değil. Dolayısıyla söylenen sözlerin açığa düştüğü çok açık ortada. Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmekle birlikte aslında bütün bu vesayet odaklarını da ötelemiş, tamamen millet iradesine dayalı, yasamayı da yürütmeyi de yargıyı da güçlendirerek karşılıklı eş güdümü sağlayacak bir pozisyona getirdik” dedi.

“YA BİR YETMEZ, SİZ ALTI CUMHURBAŞKANI GETİRİYORSUNUZ”

Aydın, Millet İttifakı’nı, “Partili cumhurbaşkanı dediniz. Altılı Masa’nın söylemlerine bakıyoruz. Ya bir yetmez, siz altı cumhurbaşkanı getiriyorsunuz. ‘Altı partinin genel başkanları imza vermeden, tamam demeden cumhurbaşkanı etkisiz, yetkisiz olacak’ diyorsunuz. Böyle bir yöntem kabul edilebilir mi” eleştirisini yaptı.

“ÖVÜNDÜĞÜNÜZ O 10 YIL VAR YA YAPISAL REFORM YAPAMADIĞINIZ HALDE ‘EN İYİ DÖNEMİMİZ’ DEDİĞİNİZ PARLAMENTER SİSTEMDİ”

Aydın’a yanıt veren Muharrem Erkek, “Hatip dedi ki ‘Başkanlık sisteminde sert kuvvetler ayrılığı var.’ Doğru. Doğru da bu ucube sistem bir başkanlık sistemi değil ki. Biz, başkan seçmedik, cumhurbaşkanı seçtik. Partili cumhurbaşkanlığı yaptınız. Övündüğünüz o 10 yıl var ya yapısal reform yapamadığınız halde ‘En iyi dönemimiz’ dediğiniz parlamenter sistemdi o dönem. Onun için iyiydiniz. Bir denge-denetleme vardı” dedi.

“NE BU? İTTİFAK GÖRÜNÜMLÜ KOALİSYON”

Bütün gücü bir kişiye verirseniz işte tablo ortada. Yoksulluk, yolsuzluk, ahlaki yozlaşma, her şey var. Bütün gücü bir kişiye verdiniz. ‘Altılı Masa’ diyorsunuz da ben size bir şey söyleyeyim. Tek adamın aklı mı, ortak akıl mı? Demokrasinin temeli istişaredir, uzlaşıdır. Osmanlı döneminde bile bir sadrazam vardı, bir bakanlar kurulu vardı. İstişare vardı. Memleketi ne hale getirdiniz. Batırdınız, hâlâ bu ucube sistemi savunuyorsunuz. Yapmayın bu kötülüğü bu memlekete. Gelin, bu sistemi değiştirelim. Şu anda koalisyon yok mu? AKP, MHP, Vatan Partisi, Doğu Perinçek, Büyük Birlik Partisi koalisyon değil mi? Ne bu? İttifak görünümlü koalisyon. Daha kötü bir tabloya getirdiniz. Özal, Demirel dönemi, Cumhuriyet’in ilk yılları, Türkiye’nin en başarılı olduğu dönemler; hepsi parlamenter sistemle yönetildiği dönemler.”

CHP'nin önerisi, AKP ve MHP'li milletvekillerin oylarıyla reddedildi.