İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Trabzon’da miting düzenledi. Mitinge; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Mansur Yavaş, burada şunları söyledi:

“ESKİ BİR BELEDİYE BAŞKANI VARDI. ÖNÜNE GELENE FİTNE SAÇARDI, SADECE ANKARA’YA DEĞİL, BÜTÜN TÜRKİYE’YE FİTNE SAÇARDI”

“Vatandaşa soruyorum, sizi korkuttular; ‘şu olacak, bu olacak’ diye. Peki Ankara’dan memnun musunuz diyorum. Sizler de duyuyorsunuzdur, Millet İttifakı’nın bütün belediyelerinde vatandaşlar gerçekten çok mutlu. Sebebi şu, televizyona çıkan eski bir belediye başkanı vardı. Önüne gelene fitne saçardı, sadece Ankara’ya değil, bütün Türkiye’ye fitne saçardı. Niye böyle yapıyordu? İnsanları kutuplaştırıp oğlunun birine televizyon, birine futbol takımı alıyordu. O yetmiyordu? Bir tek imar değişimi ile bir milyar rantı birilerine aktarıyorlardı. ANKAPARK gibi ucube bir projeye 16 milyar lira parayı gömdü. Çin’den malları getiren aynı, işleten aynı. Bunun ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Bütün mesele bu. Açıklarının ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Şimdi de aynısı.

Seçime giriyoruz. Seçim konuşulmuyor ki: Siz teröristler ile iş birliği yapıyorsunuz. Zilletsiniz falan… Bakın sevgili Trabzonlular: Cenabı Allah, 7 buçuk milyar insan yaratmış. Hiçbiri birbirine benzemez öyle mi? Ne parmak izi benzer ne kendileri benzer. Dolayısıyla insanların farklı fikirde olmaları gayet normal. Seçime girersiniz, herkes bir şekilde tercihini yapar. Ben seçildiğim akşam, söz vermiştim. Rozetimi çıkarttım, ertesi günü şükür namazımı kıldım, Ankara’yı bu ranttan kurtarıldığı için ve Ankara halkına hizmet verip eski yönetim ile şimdiki arasında farkı gösterme fırsatı verdiği için şükrettim. Haydi bismillah dedim, işe başladım. Hiçbir yeri verdiği oya göre ayırmadım. Ama şunu söylemiştim: ‘Bana oy vermeyeni pişman edeceğim.’ Herkes şaşırıyordu öyle deyince, keşke ben de oy verseydim de bu güzelliklere ortak olsaydım dedirteceğim, dedim.   

“YOKSULLUK, KİRA PROBLEMİ, MÜLTECİLER, UYUŞTURUCUNUN KONUŞULMASINI ASLA İSTEMEZLER”

İnsanlar oy verir vermez, insanları kınayamazsınız. Oy alamıyorsanız hata sizdedir, ikna edememişsinizdir ya da farklı bir gerekçesi vardır. Hiç kimse onlar gibi düşünmek zorunda değil, hiç kimse bizim gibi de düşünmek zorunda değil. Ama sadece onlar gibi düşünülmediği için, toplumun yüzde 50’sinden fazlası kocaman Türkiye Cumhuriyeti’ni terörle işbirliği itham ediliyor iş mi? O yetmiyor; illet, zillet, Allahsız, kitapsız… Tövbe estağfurullah tövbe… Siz Allah’ın yerine mi koydunuz, eliniz de metre mi var? Yok. Ankara’daki gibi seçim geldiği zaman mevsimlik milliyetçilikleri tutar. Seçim gelince, biraz da muhafazakarlıkları tutar. Seçimde bunlar kullanışlı malzemedir. Çünkü; açlık, yoksulluk, kira problemi, mülteciler, uyuşturucunun konuşulmasını asla istemezler. Onun için bu şekilde insanları kutuplaştırıyorlar. Ama Ankara halkı, buna dur dedi ve inşallah Türkiye de buna dur diyecek.

“40 YILLIK TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM. TERÖRÜN BENİM YANIMDA NE İŞİ VAR?”

Bizi terörle iş birliği ile suçluyorlar, biz birleşe birleşe geldik. 40 yıllık Türk milliyetçisiyim. Terörün benim yanımda ne işi var? Ama söylediğim gibi milliler ve gayrı milliler… Bunu diyen önce oğlunun yurt dışındaki paralarını getirsin. Hep insanları kutuplaştırıcı laflar, ayıp. Şimdiye kadar altı siyasi partinin genel başkanının hiçbir tanesi, Cumhur İttifakı’na oy verenlere bir şey demedi. Ben de diyorum ki nereye oy verirse versin. İster oy versin, ister vermesin; başımın üstünde yeri var. İnşallah daha iyi çalışırız. Bir dahaki seçime onları da ikna ederiz. Ama asla düşmanlaştırmayız. Buna kimsenin hakkı yok, 14’ünden sonra herkes evine gidecek. Komşuluk yapacak, iş arkadaşlığı yapacak. Niye kutuplaştırıyorsunuz insanları?

“ÜLKENİN MİLLİ POLİTİKALARI DEĞİŞMEZ”

Bize birbirine benzemez diyordun, şimdi öyle bir hale geldi ki… Siz birbirinize benziyor musunuz dediğimiz zaman; o bizden değil, o ayrı, o şöyle…. Nasıl olacak bu? Dinimizin emrinde istişare var, uzlaştık. Dolayısıyla artık bu karalama propagandaları ile oy alma dönemi bitti. O İHA’lar, SİHA’lar 1990’lı yıllarda başladı, bu hale geldi.  Durun bakalım, öyle siyasete alet ediyorlar ki zannedersiniz, seçim bitecek evlerine götürecekler, partinin müzesine götürecekler. Durun bakalım. Şimdiye kadar hiçbir iktidar, bunlar gibi bu kadar siyasete alet etmedi. Okullara siyaset girdi, camilere siyaset girdi, her tuşa basıyorlar ve insanları kutuplaştırıyorlar. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Sınırlarımızda Rusya ve Amerika sınırlarımızı tehdit ettiği sürece orada PKK’ya, YPG’ye silah verdiği müddetçe o İHA’ların, SİHA’ların çok daha güzeli yapılacak. İcap ettiği takdirde de başta silah bırakmadığı takdirde önce Kandil’e, sonra gerekli her yere yağacak. Ülkenin milli politikaları değişmez. Tür Cumhuriyetleri ile de İslam coğrafyası ile de bütün ilişkilerimiz devam edecek. Dolayısıyla değişecek bir şey var, o da iktidar ve iktidarın kutuplaştırıcı zihniyeti.

“FRENİ PATLAMIŞ OTOBÜS GİBİ BU DEVAM EDECEK VE GERÇEKTEN DEVLETİN BEKASI TEHLİKEDE”

Şu anda işsizlik var, fakirlik var, açlık var, her şey pahalı. Şikâyet edene; ‘Hemşerim şükret, onu da bulamayanlar var’, şu şükretmeyi beraber yapsak olmaz mı? Dolayısıyla insanlar itiraz etmekte haklı, pahalı demekte haklı. Soğan pahalı dediğiniz zaman soğan kafalı, pazarcılar terörist. Şimdi et pahalı, kasaplar terörist. Bir günden bir güne bu iktidar, ‘Kusura bakmayın sevgili milletim. Ben şurada hata ettim. Biz bundan sonra bunu yapmayacağız’ dediğini duydunuz mu? Yok hep kabahat başkasında, dış güçler falan filan. Sıkışırlarsa 21 yıldır iktidarda olmalarına rağmen ‘CHP zihniyeti’, o yaptırmıyor derler. Dolayısıyla artık yanlış politikalar nedeni ile bu ayrıştırıcı politikalar nedeni ile bu ülke yönetilemez hale gelmiştir. Sınırlarımız delik deşik, halen gelen giden var; seyrediyorlar. Büyükşehirlerimizde yabancı mafyalar birbiri ile çatışıyor, hiçbir şey yapamıyorlar. Uyuşturucu 10 yaşa düşmüş hiçbir şey yapamıyorlar. Enflasyon artmış; iki ayda bir Bakan değiştiriyorlar, iki ayda bir Merkez Bankası Başkanını değiştiriyorlar, hiçbir şey yapamıyorlar. Hazine tam takır, artık altınları satmaya başladılar. O da biterse ne olacak bilmiyorum. Millet İttifakı’nın içerisinde şampiyonlar ligi diye adlandırılacak ekonomistlerimiz var. Dolayısıyla en azından bir şeyin değişme ihtimali var. Ama bu şekilde giderse, freni patlamış otobüs gibi bu devam edecek ve gerçekten devletin bekası tehlikede. Hiç bunları görmüyorlar.

“İKİ LAF EDİNCE HÜDA PAR SAVCILIĞA BENİ ŞİKAYET EDİYOR, OMZUMDA ŞEREF MADALYAMDIR

PKK’ya laf ediyorlar ama bugün duymuşsunuzdur, bir hafta önce Meral Akşener söylemişti, ‘İmralı’ya birilerini gönderdiler’ diye. Evet yine göndermişler, niye gönderiyorlar? Ekrem Bey’in gasp ettikleri seçiminden sonra ikinci seçim yapılıyor. Artık devletin bekası diyemiyorlar. Şimdi de söylüyorlar, ‘İstanbul giderse, Mekke düşer’, ‘İstanbul düşerse, Kudüs düşer.’ Bunları söylediler. Hatta o kadar ileri gittiler ki ‘Binali mi Sisi mi’ bunu da söylediler. Fakat millet dinlemedi, kafayı koymuştu. Gasp edilen bir seçim vardı, onu alacaktı. Ondan sonra şimdi yaptıkları gibi yedek kuvvetleri getirdiler, kimi getirdiler Bingöl’den 33 askerimizin şehit edilmesi emrini veren Osman Öcalan’ı televizyona çıkardılar, bunları unutmayacağız. Niye çıkardılar? Ekrem Bey’e oy vermesin de Binali Bey’e oy versin diye. AKP’ye oy vermesi için çıkardılar. Yetmedi, İmralı’dan bebek katilinden mektup getirdiler, neden? Ekrem Bey’e oy vermeyin de Binali’ye, AKP’ye oy verilsin diye. Yani, ben bunları görünce aklıma şu geliyor, şimdi de aynısını yapıyorlar.  İktidara gelmek için iktidarda olmak için o kadar popülist politika güdüyorlardı ki…. Yıllar önce şunu söylemişlerdi, iktidarda kalabilmek için gerekirse papaz cübbesini de giyeriz dediler. Dolayısıyla her kılığa giriyorlar, toplumu kutuplaştırıyorlar. Aynı görüşü savunan HÜDA PAR’a bir şey yapmıyorlar. Ağızlarını açmıyorlar… Biz de iki laf edince HÜDA PAR savcılığa beni şikâyet ediyor, omzumda şeref madalyamdır, omzumda. Ömür boyu, Türkiye’yi bölmek isteyenlerle ölünceye kadar mücadele edeceğiz. Bizi hiç kimse bundan alıkoyamaz.

“MAALESEF SINIFTA KALDILAR. İNŞALLAH DEĞİŞECEK VE HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Gençler; ayrımcılıktan, okulda gördükleri ayrıcalıklardan şikâyet ediyorlar. İş yok diyorlar. Hemen bizim dayılarımız geliyor, ‘Çıkart şu telefonuna bakayım’ diyor. Niye pahalı telefon var elinde, sen birde şikayet ediyorsun. Şunu görmüyorlar, kendi çocuklarında her şey var. Yurt dışında okur, tatile giderler, arabalar, pudra şekerleri, lüks hayat olduğu gibi gidiyor… Ama bir tane genç bir şey talep ettiği zaman ya asalak deniliyor ya nankör deniliyor. Oysa, ülkemizdeki bütün gençler en iyi cep telefonuna sahip olmalı, en iyi arabaya binmeli, en iyi evde oturmalı. Devlet olmanın gereği budur. Devlet bunun için var. Ben diyorum ki, çok güzel silahlar yaptınız bunları sergiliyorsunuz, Allah razı olsun. Türkiye’de bundan kimse şikâyet etmez ama ben şununla övünmenizi isterdim, biz bunları da yapıyoruz. 2018 yılında söz vermiştim milli gelir 25 bin dolar olacaktı, halkımda aç yok, açık yok, işsiz yok diye övmenizi isterdim. Maalesef sınıfta kaldılar. İnşallah değişecek ve hep birlikte değiştireceğiz.”