Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, "Bir delilden bahsediyorsunuz. Ben diyorum ki poliste yok, savcıda yok, emanette yok. Yazı yazarsınız delil getirilir dosyaya bıçaksa bıçak silahsa silah.  Beni avutmak için ne yapmalısınz. Delilleri getirmeniz, tartışmamız ve bilirkişi incelemesi yapmalısınız. Dijitaller yok diyorum. Var diyemezsiniz. Burda takdir hakkınız yok. Var deyip getirmeye kalkışabilirsiniz ama sizden önce 7,5 yıl bulamadılar. Ne olacak şimdi, takdir hakkıdır var mı diyeceksiniz. Sanığa delili gösterememek utanç verici" dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve avukat Barkın Timtik'in tutuklu yargılandığı Yargıtay'ın bozma ve birleştirme kararı sonrası devam eden davanın  duruşması bugün Çağlayan Adliyesi 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının Yargıtay tarafından  kısmen bozulmasının ardından, ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Av. Barkın Timtik'in savunma faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklu yargılandığı davanın duruşması, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Kozağaçlı Timtik dava 2

Duruşmaya CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Turan Aydoğan,  HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Ömer Faruk Gergerlioğlu, TİP Milletvekili Ahmet Şık, İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, Diyarbakır Barosu başkanı Nahit Eren, Batman Baro Başkanı Erkan Şenses, İzmir Baro başkanı Özkan Yücel, Şanlıurfa Baro başkanı Velat İzol, Mardin Baro başkanı İsmail Elik, Van Baro başkan yardımcısı Hamza Çiftçi, Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, Adana Baro Başkanı Semih Gökayaz, Bursa Baro Başkanı Gürkan Altun olmak üzere çok sayıda avukat katılıyor.

Ayrıca Fransa, İsviçre, Hollanda, Belçika, Almanya, İspanya ve İtalya'dan gelen avukatlar, duruşmaya cüppeleriyle katıldı.

Duruşmada tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik'le beraber bu dosyadan tutuklu Özgür Yılmaz, Oya Aslan da hazır bulundu. Selçuk Kozağaçlı duruşma salonuna alkışlarla girdi. Salonda boş yer kalmadı çok sayıda avukat ve izleyici ayakta kaldı.

Hakim dosyada sorgular tamamlandığı için önce savcı talebi sonra sanık müdafilerinin taleplerini alarak duruşmaya devam edileceğini söyledi.

Savcı tutukluluğun devamını talep etti.

Selçuk Kozağaçlı müdafii Av. Hasan Fehmi Demir söz aldı. Yargıtay’ın vermiş olduğu birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu ve bu vesileyle birleştirilen dosyalardaki savunma hakkının engellenmiş olduğunu dile getirdi. 

"UMARIM SİZLER BU SUÇA DAHİL OLMAZSINIZ"

Av. Demir, "37. Ağır Ceza Mahkemesi bağımsızlık tarafsız ve usule uygun kurulmadı, buna göre yargılama yapmadı. Size orda yapılanları anlatmam 8 saat sürer ve inanmazsınız. Ama dosyayı okuyunca her şeyi göreceksiniz. 37. Ağır Ceza Mahkemesi ve 16. Ceza Dairesi, bu yargılamayı yapanlar, buna iştirak edenler hukuka aykırı davranmamıştır; suç işlemişlerdir. Halk arasında bir yalan bin yalanı doğurur derler. Umarım sizler bu suça dahil olmazsınız. Selçuk bugün itibariyle 5 yıldır, Barkın ise 4 yıl 9 aydır tutuklu. Tutuklulukta geçirilebilecek azami sürenin dolduğuna dikkat çekerek bu suçların, hukuksuzlukların sona ermesini ve tahliye kararı verilmesini talep ediyoruz" dedi.

Av. Oğuzhan Topalkara ise "Anladığımız kadarı ile yamalı bohça misali gelen dosyanın tekemmül ettiğini düşünmektesiniz. Önünüzde iki yol var.  Birisi işlenen yargı suçlarını görmezden gelip Akın Gürlek'in yoludur. Kısa ve etkili yol ancak bu iş tarihe geçer dedi. 2013 dosyası tamamen Fetö yapılanmasının oluşturduğu bir dosyaydı, ancak FETÖ bitti ve herşey normale mi döndü? Hayır, 2017 dosyası da yine tanık ve nasıl elde edildiği bilinmeyen, usulsüz olduğu aşikar olan dijital materyallerden oluşuyor. Bu kişiler 'Resmi belgede sahtecilik ve kumpas' suçlarından yargılanıyorlar.  Bu kişilerin sahte delil elde ettikleri mahkemeler tarafından ispatlanmıştır. Bu tutanaklarda imzası olan kişilerin kim olduklarının araştırılmasını ve burada tanık olarak dinlenilmelerini talep ediyoruz.  Bunu yapamayacaksanız bu fotokopiden ibaret, delil niteliği olmayan kağıtları dosyadan çıkarmanız gerekmektedir uzun tutukluluğa dikkat çekerek kaçma şüphesi yoktur tahliyelerini talep ediyoruz" dedi.

Av. Fikret İlkiz konuşmasında "Yargı eliyle avukatların meslek pratiğini hukuka aykırı eylem üzerinden yasal denetleme yapılması kabul edilemez. Mesleğimiz yalnızca yasa hükümleri ile denetlenemez, bu tehlikelidir. Bir avukata yasa yolu ile nasıl mesleğini icra edeceği öğretilemez. Türkiye’nin kanayan yarası olan cezaevleri ve tutukluluk durumunu her defasında her duruşmada başından tartışmamız gerekiyor.  Bu durum suçu yasanın değil; siyasi gücün ve rejimin belirlemesinin sonucudur. Tahliyelerini talep ediyorum" isteğinde bulundu.

"BİZ YİNE BİLDİĞİMİZ AVUKATLIĞI YAPACAĞIZ"

İstanbul Baro başkanı Mehmet Durakoğlu söz aldı. Durakoğlu, "Bugün burada bulunanların çok büyük bir bölümü avukat. Pek çok baro başkanı burada. Bu dava avukatlığa karşı açılmış, yargının avukatlık pratiği tartıştığı bir dava. İlk celse verilen tahliye kararında suç vasfı değişebilir denildi, bunlar avukat, avukatın tutuklanabilmesi için çok özel koşulların olması gerekir dedi. Yüksek mahkeme kararlarına atıf yapıldı. Bir yargıca ne yapılmış olabilir ne devreye girmiş olabilir de ilk kararından saatler sonra dönebilir. Yaptığınızı temizleyeceksiniz deyip karardan döndürdüler. Siyasal güç müdahale etti. Yargılama o gün bitti.  Bize bizim dışımızda kimse avukatlık yapmayı öğretmesin. Her sanığın yanında avukat olmalı deyip yargının kurucu unsurlarından bu mesleği tanıyıp yola devam etmelisiniz. Siz nasıl karar verirseniz verin biz yine bildiğimiz avukatlığı yapacağız. Sizin kararınız sadece yargının bakış açısını ortaya koyacak" dedi.

İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, "Bir avukatlık tarzını gölgede, sinik bir tarzı bize dayatmak istiyorlar. Soma Davasında neden avukatlık yaptığını soracak kadar alçakça bir tarz içindeler. Bu dosyada savunmalar alınmadı, mikrofonlar kapatıldı. Gölgede kalmayı kabul etmeyen insanlardır avukatlar. Konfüçyüs, güneşi görmek istiyorsanız gölgeden çıkın demişti. Bizden susmak biat etmemiz isteniyorsa hep söylediğimiz gibi susmayacağız biat etmeyeceğiz teslim olmayacağız" diye konuştu.

Ankara Baro başkanı Erinç Sağkan söz aldı, Sağkan "Bundan önceki hukuksuzlukları özetledik. Bütün Türkiye biliyor bu hukuksuzlukları. Sizlerden de talebimiz adil yargılanmanın sağlanması. Duruşmanın başlangıcında çok büyük bir beklentiye girmemizi anladık. Savcılık makamı mütalaasında hiçbir neden belirtmedi tutukluluk devamı isterken. 5 yıldır tutuklama nedenleri ortada yokken 2 avukat tutuklu. En azından tutuklama nedenleri tartışılsın ki bizim hukuka zerre kadar umudumuz kalsın" dedi.

Adana Baro Başkanı Semih Gökayaz ise "Bu davada avukatlığını yapılış şekli yargılanıyor. Biz yıllarca Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarını yıllarca şehrimize davet edip onlar nasıl bu işi yapıyorsa öğrenmek istedik. Eğer bu pratik suçsa biz de eşlik ettik ama sanık olmayı başaramadık" diye konuştu.

"ADİL BİR YARGILAMA İSTİYORUZ"

Diyarbakır Baro başkanı Nahit Eren söz aldı. Eren, "Bazen biz sanık kürsüsündeydik, Selçuk Bey bizi savunuyordu. Bugün yer değiştirdik. Tahir Elçi ile yargılanırken avukatları müvekkilimiz bize söz bırakmadı derdi. Selçuk Bey de öyle bir avukat. Bazen biz sanık kürsüsündeydik, Selçuk Bey bizi savunuyordu. Bugün yer değiştirdik. Tahir Elçi ile yargılanırken avukatları müvekkilimiz bize söz bırakmadı derdi. Selçuk Bey de öyle bir avukat. Savcı kendini savunmak için dosyaya dün atandığını söyledi. Vay babam! Mesele bu zaten. 5 yıldır tutuklu iki avukat için tutukluluk istiyorsunuz dosyayı bilmeden. Ülkenin yargılama pratiği senelerdir aynı. Sizden önceki hakimlere de anlattık. Şimdi yargılanıyorlar ve avukat arıyorlar. Biz artık avukatları yargılarken bu hukuksuzluğa son verilmesini istiyoruz. Adil bir yargılanma istiyoruz" dedi.

Bursa Baro Başkanı Gürkan Altun ise "Şunu söylemek isterim, avukatlar hakkında da yargılama yapılabilir. Ama bu davada birbirine zıt tanık ifadeleri ve çeşitli usulsüzlükler gördük. Bundan 3 yıl 1 gün önce tahliye edilmiş meslektaşlarım salıverilmelidir" dedi.

Batman Baro başkanı Erkan Şenses "Burda benden önceki meslektaşların beyanlarına katılıyorum. Dün anneme Selçuk Kozağaçlı'nın fotoğrafını gösterdim. Bu iyi bir insan onun avukatlığını yap dedi. Annem de avukatların beyanlarına katılıyor. Ben de bu yüzden buradayım" diye konuştu.

Şanlıurfa Baro Başkanı Velat İzol "Ben avukat kamuoyunun bir parçası olarak bu dosyanın üzerinde gölge düştüğünü görüyorum. Burada avukatlık mesleği yargılanıyor. Meslektaşlarımızı serbest bırakın" derken Van Baro Başkan Yardımcısı Hamza Çiftçi ise "Avukatlık Kanunu en başta meslek onurunu korumayı ilke sayar. Yargıtay kararını meslek onurunu ayaklar altına almak isterken biz ise buna karşı durmak için buradayız. Adil bir yargılama yapılmadı, bu uğurda Ebru Timtik canını verdi. Onu saygıyla anıyorum" diye konuştu.

Kozağaçlı Timtik dava 3

"SANIĞA DELİLİ GÖSTEREMEMEK UTANÇ VERİCİ"

Av. Selçuk Kozağaçlı söz aldı: 

"Tamamı seçilmiş Türkiye avukatlarının yüzde 90’ını temsil eden başkanları bize iltifatta bulundular, teşekkür ederiz. Biz avukatlığı sizin anladığınız gibi anlıyoruz dediler, ben bununla yatarım beni tutuklu tutmayı düşünüyorsanız. Benden sonraki avukatlara bizden söz edileceği zaman ne şekilde söz edileceğini biliyorum. Siz her ne hüküm kurarsanız kurun bugün duyduğum sözler insanın ömrünü uzatan sözlerdi.

Bütün avukat hazirunu için hem söyledim hem tarttım, teşekkür ederim avukatlığımızı yaptıkları için. Venezuella'dan Filipinler'e kadar avukatlık mesleğimi sürdürdüm. 3 adet uluslararası avukatlık kurumunda yönetim kurulundayım. Şimdi onlar da burda, ayaklarına sağlık.

Benim dosyamda kaçma ve saklanma şüphesi yok, bu bir yalan. Kaçma ve saklanma şüphesi demeyin bu zoruma gidiyor.

Tahliye talep etmeyeceğim. Benim talebim tutuklama gerekçelerini yazmanız, bize bildirmenizdir. CMK maddelerini klişe şekilde yazılmasın. Bu dosyada sorgular bitti dediniz, bitmedi. Böyle yargılama olmaz. Birleşen dosya yönünden beyanlarımız ve savunmamız alınmadı. Sorgu almadan devam edemezsiniz. Mutlak bozma nedenidir. Sizi bu yükten kurtarayım. Suçlamaları reddediyorum. Teknik anlamda usul yerine gelsin. Usul hukukunu sizin anladığınız şekilde tartışamayız, bu çok tehlikeli.

Kanunda sorgulardan sonra delillerin tartışılmasına geçilir diyor 206. madde. Ben bu aşamadayım. Siz ne aşamadasınız bilmiyorum. Bir delilden bahsediyorsunuz. Ben diyorum ki poliste yok, savcıda yok, emanette yok. Yazı yazarsınız delil getirilir dosyaya bıçaksa bıçak silahsa silah.  Beni avutmak için ne yapmalısınz. Delilleri getirmeniz, tartışmamız ve bilirkişi incelemesi yapmalısınız. Dijitaller yok diyorum. Var diyemezsiniz. Burda takdir hakkınız yok. Var deyip getirmeye kalkışabilirsiniz ama sizden önce 7,5 yıl bulamadılar. Ne olacak şimdi, takdir hakkıdır var mı diyeceksiniz. Sanığa delili gösterememek utanç verici.

25 yıldır bu işin içindeyim. Bu sanatı icra ediyorum. Polisin kuyruğunun ne zaman yakalandığını çok iyi anlarım. Bu dosyada böyle oldu ve sizin bunu görmezlikten geleceğinize güveniyorlar sadece.

Tanığın kendi el yazısından okuyorum: 2011’de annemi ve kızkardeşimi öldürmeye çalıştım paranayodan. 

Bizim hakkımızda verdiği ifade 2012.

Tanık kendi ifadesinde olmayan insanları gördüğünün tespit edildiğini, Bakırköy’de yatak olmadığı için yatırılamadığını söylüyor. Kollarını jiletle kesme, canavar sanıp gardiyana sanma 140 kusür suç. Bu tanık ifade veriyor hakkımda.

Bakırköy Akıl Hastanesi’ne bir müzekkere yazılmaz mı? Benim DHKP-C üyesi olduğumu iddia eden tanık benim dışımda başka kimlerin örgüt üyesi olduğunu iddia etmiş biliyor musunuz? Babası, Gülben Ergen, amcası ve Tarkan." 

Bunun ifadesiyle beni tutuklu tutup karar vermeye çalışıyorsunuz. Bu adam 141 dosyada tanık. 

Bundan iyisini bulmayan polisin maaşımdan kesmezler mi? Benim hakkımda ifade vermesinden 11 ay ve 14 ay önce bunları söylemiş bir tanık. Kesmezler mi? Benim hakkımda ifade vermesinden 11 ay ve 14 ay önce bunları söylemiş bir tanık.

Burda bir meslektaşınızın gıyabında konuştuğumuzu düşünmeyin. Biz Akın Gürlek hakkında bütün kurumlara başvurduk. Yüzüne konuştuk, 3 kez anlattık. Herkese şunu söyledik, o bir yargıç değil. Avrupa Konseyi kendisi için seyyar heyet dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı kararımızı tanımayan hakimler yüzünden itibarımız sarsılıyor dedi. Biz esasa girmiyorsak sebebi uydurdukları delili tanımadığımız içindir.

160 gün boyunca 5 kere tutuk incelemesi yaptınız bana ve avukatıma sormadan. AYM bu konuda bir karar vermiş tabi diyor bir ihlal var ama ben ihlal kararı versem tutuk haliniz bitecek mi diyor? Tazminat davası açmayı tavsiye ediyor. 

5 yılı geçen bir tutukluluk için ciddi bir sebebiniz olmalı. Siz beni hala kaçma şüphesiyle tutukluyorsunuz böyle giderse 2 yıl daha tutacaksınız.

Ben bu gece neresi olduğunun önemi yok neden rahat uyuyacağım biliyor musunuz sayın başkan? Buradan çıkan her avukat, Selçuk Kozaağaçlı ve arkadaşlarının yargılanmasına ve cezaevinde kalmalarına neden olan tanığın nasıl biri olduğunu anladık diyecekler.

"DOSYANIN ESASINA İLİŞKİN KARAR VEREMEZSİNİZ"

2017 yılında çalışma arkadaşlarım Barkın ve Şükriye ile birlikteyken ev basıldı. Amire gittim dedim ki beni neden almıyorsunuz. 'Seni alınca çok yaygara kopuyor,sonra geleceğiz' dedi. 2 ay savcılığa dilekçe sundum, dosyayı takip ettim. Sonra beni de tutukladılar.

Savcı Can Tuncay ifademi aldıktan sonra yakalama nedenlerini çürütünce 'bu sefer tutturamamışız kusura bakmayın' diye özür diledi. Avukatlarım buna şahitlik etti. Sonra tutuklamaya sevk etti. Bugüne kadar verilen tutukluluk devam gerekçelerinin çekirdeği budur işte.

ÇHD 50 yıldır, HHB 30 yıldır varlıklarını sürdürüyor. Ben yüzlerce toplumsal davada avukatlık yaptım, 20 bin avukatın eğitimiyle ilgilendim. Biz bunu kabul etmeyiz. Dosyanızı 5 savcı, 38 kolluk hazırlamış. Benim dosyamı hazırlayan beş savcı, iki yargıç, 38 kolluk o dönem Erdoğan Bayraktar'ın da dosyasını hazırlıyorlar. Aynı ekip. Erdoğan Bayraktar hakkındaki suçlamaları kabul ediyor ancak suç vasfını kabul etmiyor. Dolayısıyla onun dosyasında esasa geçilip mütalaa verilebilir ama burada verilemez. Çünkü siz bana henüz delilleri getirmediniz. Ruh hastası, şizofren bir tanığın raporunu getirmediniz. Siz bana hiçbir şey yapmadınız. Bu yüzden bu dosyanın esasına ilişkin karar veremezsiniz. Biz bunu kabul etmiyoruz!"

"BİZİM ADALETİMİZ EMİNE ŞENYAŞAR'DIR"

Barkın Timtik söz aldı:

"Tahliye talep etmeyeceğim kanuna göre beni tahliye etmek zorundasınız. Baro başkanlarına ve duruşmamız için gelenlere teşekkür ederim.

Ebru Timtik benim ablamdı. Avukatlık mesleğinin onuru ve memleketimizde meydana gelen bütün adaletsizliklerin son bulması için 238 gün aç kaldı. Vicdan şahsi bir mesele Ebru Timtik’in yaşatılması vicdan meselesiydi de. 

Elbette kendi ettiğiniz yeminlere, anayasaya uygun davranamazsınız böyle bir beklentim yok. Elbette ki siyasi iktidarın baskısı altındasınız. Mesleki yeminlerinize ve ilkelerinize uymanızı beklemiyorum. Siz dosyaya atanınca yeni bir Akın Gürlek'le mi karşı karşıyayız diye merak ettim. Yine de tüm olanlara karşı her şeyden üstün hiç bitmeyen umudumuz var.

Buradaki meslektaşlarıma, ablama karşı borçlu hissettiğim için konuşuyorum. Ben hukuk fakültesine isteyerek girdim, ablam isteyerek girmemişti, gazeteci olmak istiyordu. Avukatlığın adaletle ilgisi var sanıyordum. Halkın Hukuk Bürosu olmasaydı avukatlık yapamazdım.

Avukatlığa dair ne öğrendiysem Halkın Hukuk Bürosu’nda öğrendim. İlk önce yasal bütün olanakları zorlayan bir büro. Ama bununla yetinmeyiz. Biz gerektiğinde müvekkillerimizle dayak yiyoruz, tercih ettiğimiz için mi hayır. Sınırların dışına çıkarak gerekirse sokakta, gerekirse basın açıklaması yaparak hak arıyoruz.

Beni tahliye ettikten sonra hakkımda tekrar yakalama kararı verilirse kaçarım ben. Daha önce kaçtım yine kaçarım. Hukuksuzluğa uymak zorunda değilim benim ablama borcum var.

7 Kasım’da Emine Şenyaşar’ın duruşması var bir AKP milletvekiline hakaret etti diye. Onun yanında olabilmek isterdim. Bizim adaletimiz Emine Şenyaşar’dır."

Bu dosyada tutuklu olmayan avukatlardan Özgür Yılmaz'ın beyanıyla duruşma devam ediyor.

Avukat Özgür Yılmaz, "Sorgumuzun zaten yapıldığını söylüyor ve söyleyeceklerimizi kısa tutmamızı istiyorsunuz ama bu mümkün değil. Benim sorgum alınmadı. Ben 37. ACM’de hiç sorgusu alınmadan 13 yıllık hapis cezası kesinleşen bir avukatım. Bu dosyada ise, başından bu yana, 'Getirin bu belgelerin orijinallerini inceleyelim, delilleri görelim, öyle vereceğim sorgumu' dedim. Ama hiçbir aşamada bu kayıtlar gelmedi, getirilemedi. O zaman bunu söylemenizi bekliyoruz, bu belgelerin asıllarını getirtmeyeceğiz, deyin, biz de hazırlayalım sorgumuzu. Biz başından beri şunu biliyorduk: Bizi yani büromuzu tasviye  etmek istiyorlardı. Ancak ne daha önceki operasyonlarda ne de burada hiç teslim olmadık, mücadele etmekten vazgeçmedik" dedi.

Mahkeme Başkanı Özgür Yılmaz'ın beyanlarını bu dosyada tutuklu olmadığı gerekçesiyle kesti. 

Özgür Yılmaz "Bana on üç buçuk yıl ceza verildi, bu dosyada da belki 6.5 yıl ceza verilecek ama beyanlarımı almak istemiyorsunuz" diyerek tepki gösterdi.

Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından duruşma başladı. Hakim tutukluluğun devamına karar verdi bir sonraki duruşma 17 Kasım tarihine ertelendi. Avukatlar alkışlarla protesto gerçekleştirdi. 

NE OLMUŞTU?

Yargıtay Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasında kısmi bozma kararı vermişti. 
Yüksek mahkeme kararında, Kozağaçlı'ya örgüt üyeliği suçlamasıyla 10 yıl 15 ay hapis cezasını bozmuştu. 
Kararda, Kozağaçlı'nın başka bir dosyada örgüt yöneticiliğinden yargılandığına işaret edilmişti.
Yargıtay, diğer tutuklu sanık Barkın Timtik'e örgüt yöneticiliği suçundan verilen 18 yıl 9 aylık hapis cezasını da bozmuş, Timtik hakkında yöneltilen suçlamanın somut delillere dayanmadığı belirtilmişti.
Yargıtay'ın kısmen bozma kararı verdiği 37. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, 14  avukata verilen hapis cezaları onanmış, 4 avukat hakkındaki ceza ise bozulmuştu. 

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik'in yanı sıra, Ezgi Çakır'a verilen ceza da bozuldu, ölüm orucunda hayatını kaybeden Ebru Timtik'e verilen ceza ise, ölüm nedeniyle düşürüldü.

2017'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında yakalama kararı verilen ÇHD üyesi avukatlar gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Bir yıl sonra görülen ilk duruşmada avukatlar hakkında tahliye kararı verilmiş fakat savcının karara itirazıyla aynı gece avukatlar yeniden tutuklanmıştı.

Yargıtay'ın bozma kararından sonra 7 Nisan tarihinde görülen duruşmada tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.