Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde arama-kurtarma çalışmalarına katılan madencilere yaptığı teşekkür ziyaretinde, “Sizin orada yaptığınız çalışma çok değerli. Dışarıdan bunu çok daha net gözlemliyoruz. Depremin ikinci günü gittiğimde, iki küçük çocuk geldi yanıma, ‘Babamız şurada, enkazın altında, sesini duyuyoruz. Ne olur kurtarın’ dedi. Bu işin uzmanı olmak lazım. Uzmanı olmayan birisi gider bir şey yaparsa alttaki kişinin hayatını da tehlikeye sokabilir. En baştan madenciler gelebilseydi… Bu işi profesyonelce yapanlar sizlersiniz. Sizin bu çalışmalarınız toplumun her kesimi tarafından takdirle karşılandı. Bunun parti ayrımı yok” dedi. 

Kılıçdaroğlu’na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz eşlik etti.

Kılıçdaroğlu, madencilere şunları söyledi:

“Sizin orada yaptığınız çalışma çok değerli. Dışarıdan bunu çok daha net gözlemliyoruz. Depremin ikinci günü gittiğimde, iki küçük çocuk geldi yanıma, ‘Babamız şurada, enkazın altında, sesini duyuyoruz. Ne olur kurtarın’ dedi. Bu işin uzmanı olmak lazım. Uzmanı olmayan birisi gider bir şey yaparsa alttaki kişinin hayatını da tehlikeye sokabilir. En baştan madenciler gelebilseydi… Bu işi profesyonelce yapanlar sizlersiniz. Sizin bu çalışmalarınız toplumun her kesimi tarafından takdirle karşılandı. Bunun parti ayrımı yok. Türkiye’de evinde televizyonunu açan, deprem bölgesinde sizin nasıl canla başla çalıştığınızı gören insanlar size minnettar. Size teşekkür ettiler. Onu bilmenizi isterim. Kolay bir olay değil tabii.

“HEM YENİ KADROLARIN ALINMASI GEREKİYOR HEM MADEN OCAKLARININ GÜVENLİ OLMASI GEREKİYOR”

Zonguldak, emekliler şehri oldu. Eskiden burası çalışanların, üretenlerin şehriydi. Hem yeni kadroların alınması gerekiyor hem maden ocaklarının güvenli olması gerekiyor. Hepsinin bir arada olması gerekiyor. Patlamaların olmaması gerekiyor. Bunlarla ilgili bütün tedbirlerin alınması gerekiyor. Çok zor bir şey değil. Dünya nasıl yapıyorsa biz de aynısını yapacağız. Sonuçta o güvenliği sağlayacağız. Önce yer altındaki güvenlik sağlanacak. Arkasından da işçiye ‘Gidin, çalışın’ diyeceksiniz. İşçi olmasa üretim olmaz. Hayatın gerçeği.

“AYNI İŞİ YAPANLARA EŞİT DAVRANMAK LAZIM”

Çok büyük sorunlarımız var. Düşündüğünüzden fazla sorunumuz var. Çözülmesi lazım. Mesela öğretmen diyelim. Ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen; hepsi aynı işi yapıyor, her birisi ayrı ayrı maaş alıyor. Kadrolu öğretmen malum. Diğer devlet memuru ne alıyorsa o da alıyor ama sözleşmeli öğretmen için öyle değil. Daha düşük. Ücretli öğretmen onun da altında alıyor. Bir insan bir işi yapıyorsa aynı işi yapanlara eşit davranmak lazım. Sizin sözünüz var ya ‘eşit işe, eşit ücret’, o. Bu olmadığı takdirde toplumsal barışı sağlayamıyorsunuz. Diyor ki ‘Ben de çalışıyorum, o da çalışıyor. Ben neden 50 lira alıyorum, o 500 lira alıyor? Niye öyle’. Haksızlığa tahammül edemiyor. Bunu seslendiriyor. Pek çok alanda var. Çiftçiye gidin, o da öyle. Buğdayı ekiyor, karşılığını alamıyor. Alamayınca ‘Bir daha ekmeyeceğim’ diyor. Ekmeyince ne oluyor? Dışarıdan geliyor. Kim kazanıyor? Dışarıdaki çiftçi kazanıyor. Bizimki değil. Buna benzer, hayatın hemen hemen her alanında görüyorsun. Üniversiteyi bitirmiş, boşta. Yıllardır boşta. Anne, baba çocuğu üniversitede nasıl okutuyor? Kolay mı? Boğazlarınızdan kesip okutuyorsunuz.

“ZONGULDAKLI BİLİNÇLİYSE VE ‘YETER’ DEME NOKTASINA GELDİYSE BİR OYUN BİLE FARKLI ÇIKMAMASI LAZIM”

Zonguldak’tan bir tek oyun farklı çıkmaması lazım. Eğer Zonguldaklı bilinçliyse ve ‘Yeter’ deme noktasına geldiyse bir oyun bile farklı çıkmaması lazım.

“ASGARİ ÜCRETİN DE VERGİ DIŞINDA KALMASI LAZIM”

Ücretler için ayrı bir vergi tarifesi olması lazım. Asgari ücretin de vergi dışında kalması lazım. Adı üstünde zaten, asgari ücret, dört kişilik bir ailenin geçimini sağlayan ücret. Bu, vergiye tabii tutulur mu? Vergiye tabii tutuluyor, ayrıca yılın ortalarından sonra dilim atlıyor ve daha düşük ücret almaya başlıyorsunuz. Düzelmesi lazım.

“‘99 DEPREMİNDEN SONRA DEPREME HAZIRLIK YAPAN BİR TABUR OLUŞTURULDU. FAKAT BU TABUR NE OLDU SONRA BELLİ DEĞİL”

‘99 Depremi’nden sonra depreme hazırlık yapan bir tabur oluşturuldu. Askeri tabur. Fakat bu tabur ne oldu sonra belli değil. Ekrem Başkan, şimdi aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, inşallah cumhurbaşkanı yardımcılığı da yapacak. İstanbul’un depreme dayanıklı hale gelmesi gerekiyor. ‘Oturup iktidar ve yerel yönetim, beraber bir plan yapıp bu işi çözelim.’ ‘Hayır’ diyorlar.”

“DEPREMDE SİLAHLI KUVVETLERİ GÖREMEDİK”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise şöyle konuştu:

“İstanbul’da Allah göstermesin bir deprem olduğunda bu, Türkiye için önemli bir tehdit. Oradaki arama-kurtarma meselesinde ve diğer lojistik kavramların mutlaka Ankara’dan Zonguldak’a, Kırklareli’nden Edirne’ye varıncaya kadar büyük bir hinterland bağlayıcı modele ihtiyacı var. Burada da özellikle Zonguldak’ın arama-kurtarma ekibinin desteklenmesi diye bir paragrafımız var. Çünkü İstanbul’un o anlamda büyük bir desteğe ihtiyacı olacak. Birinci sırada tabii, TSK orada olmalı diye bir anlayışımız var. Ne yazık ki bu depremde onu yaşayamadık. Silahlı kuvvetlerimizi göremedik. Bu konuda bir stratejinin olup olmadığı konusunda da emin değiliz açıkçası.”

“EMEKLİ MADENCİLERDEN BİR ARAMA-KURTARMA ORDUSU KURMAK İÇİN ÇALIŞMA BAŞLATTIK”

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz da şunları söyledi:

“Size tanıtmak istiyorum. Sedat Bey, maden mühendisi, Kozlu müessesesinde. Maraş’ta 101 kişilik Kozlu ekibinin de ekip başıydı. Acı ve tatlı anılarımız oldu birlikte. Ben, kendisine çok teşekkür etmek istiyorum. Bir kahraman, diğer arkadaşların hepsi birer kahraman. Emekli madencilerden bir arama-kurtarma ordusu kurmak için, Kastamonu’da sel felaketi olduğunda, Ekrem Başkan’ımızla görüşerek bir çalışma başlattık. Daha sonra Mansur Başkan’ımız da dahil oldu. Biz, olası bir İstanbul depremi ve Türkiye’deki diğer afetlerde İstanbul’da Anadolu’dan Anadolu Yakası’na ve Avrupa Yakası’na geçişte yollar tahrip olursa deniz yoluyla Zonguldak’tan madencileri ve yine askeri birlikleri taşıyacak bir yol, İstanbul’da kurulması gereken onlarca, belki yüzlerce heliport yıkılacağı için emekli madencilerden oluşan bir madenci arama-kurtarma ordusu için altyapıyı kurduk. Ancak arada bir Maraş depremi oldu. Ümit ediyorum, bütün arkadaşlarımızla birlikte, biz iktidara geldiğimizde bir dakika bile kaybetmeden en hızlı şekilde madencilerimizi afet bölgesine ulaştıracağız.”

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra, Karaman beldesinde otobüsünün önünü kesen vatandaşların davetini kabul ederek onlarla çay içti.