CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun’da Yenice köyünde yurttaşlara altılı masayı anlattı. Kılıçdaroğlu, “İğne ile oya yapar gibi dikkatli bir üslubumuz var. Dikkatle çalışıyoruz. Her adımın nasıl atılması gerektiği konusunda da özel çabalarımız var. Özel ekiplerimiz var. Üniversiteden hocalar destek veriyorlar. Bazen emekli bürokratlar, fiilen çalışan bürokratlar var. Onların da destekleri var. Dolayısıyla biz devlette liyakati sağladığımızda, devletin yönetiminde ahlakı sağladığımızda, israfı önlediğimizde, havadan para kazanmayı değil de emek harcayanlara yönelik olarak paranın kullanımını değiştirdiğinizde Türkiye’de her şey değişir. Güzellikler olur. Ben umutsuz değilim. Asla umutsuz olmadım" dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Samsun’un Alaçam ilçesi Doyran köyünde çeltik üreticilerinin sorunlarını dinledi. Kılıçdaroğlu, çiftçilerin ardından Yenice köyünü ziyaret etti. Burada yurttaşlar Kılıçdaroğlu’nu kalabalık eşliğinde karşıladı. Kılıçdaroğlu köy kahvesinde manda yoğurdu ve gözleme yedi. Kılıçdaroğlu'na kasket hediye edildi. Kılıçdaroğlu köylülere şöyle seslendi:

“HER BİRİMİZ AYRI PARTİYİZ. AMA TÜRKİYE’NİN HUZURU VE REFAHI İÇİN BERABERİZ”

“Hepinizin sıkıntıları var, biliyorum. Ama sakın umutsuzluğa kapılmayın. Bütün bu sıkıntıları aşmak mümkün. Akılla, bilgi, birikimle. Toplanan vergilerin doğru dürüst yere harcanmasıyla. Üreten kişiye, çiftçiye destek vererek. Ülkeyi düzeltmek mümkün. Üstelik uzun uzun yıllar beklemeye de gerek yok. Kısa bir süre içinde bu millet nefes alacak hale gelebilir. Sizler yarın sandığa gideceksiniz. Ben altılı masa konusunda da sizlere bilge vereyim. Sizin de bu bilgeleri bilme hakkınız var. Altı lider bir aradayız. Her birimiz ayrı partiyiz. Ama Türkiye’nin huzuru ve refahı için beraberiz. Demokrasi için beraberiz. Birlikte çaba harcıyoruz. İsrafa, lükse karşıyız.

“AHLAKİ KONULARDA SIKINTILAR VAR”

Ahlaki konuda ciddi sıkıntılar var Türkiye’de. Boşanma davaları düşündüğünüzden çok daha hızlı artıyor. Türkiye’nin bunu da aşması ve ahlaki standartları yakalaması lazım. Devletin malına, mülküne el uzatanlardan hesap sormamız lazım. Yazıktır, günahtır. Hepimiz, tüyü bitmemiş çocuk vergi öder. Ama ödenen vergilerin israf edilmesi doğru bir şey değildir. Burada siz alın teri döküyor, üretim yapıyorsunuz. Geceniz gündünüz belli değil. Ama mazotu, gübreyi alırsınız, dünyanın zammı. Elektriği kullanırsınız dünyanın zammı. Yüzde 300-400-500-600 zamla karşılaşıyorsunuz. Bu tabii bizim hiç karşılaşmadığımız bir olaydır. Evinde oturan pazarda alışveriş yaptığı zaman hissediyor ama siz alışveriş yaptığınız zaman siz tarlaya gidip gübre attığınız zaman hissediyorsunuz. Siz daha önceden görüyorsunuz. Biz daha sonradan görüyoruz. Sizlerin üretmesi lazım. Siz üretmezseniz 85 milyon kişi aç kalacak. Şeker fabrikasını biliyorum. Kaç yıldır çalıştırılmıyor şeker fabrikası. Türkiye 34 yıl sonra yurtdışından şeker ithal etti. Türkiye gübre ithal ediyor. Şeker ithal ediyor, ilaç ithal ediyor, saman ithal ediyor. Neredeyse Türkiye’de üretilen her şeyi ithal eder noktaya geldik.

“ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUP OYU ÖYLE KULLANIN”

Buradan Türkiye’nin çıkması, bunun için de doğru dürüst politikaların üretilmesi lazım. Çiftçinin desteklenmesi lazım. Çiftçi ektiği ürün dolayısıyla zarar etmemeli. Ederse bir daha ekmez. Çiftçiyi toprağa küstürülmemesi lazım. Küserse buradan hepimiz büyük bir kayba uğrarız. Bunun da hepimiz bilincindeyiz. Altı lider de bilincinde, altı lider de böyle çalışıyoruz. Sizden tek isteğimiz var. Şahsen benim, diğer liderler adına konuşmayayım. Tek isteğim sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup oyu öyle kullanın. Türkiye hepimizin Türkiye’si. Evlatlarımız güzel bir Türkiye’de yetişmek istiyorlar. İyi okullara gitmek istiyorlar. Üniversiteleri bitirdikten sonra iş istiyorlar. Eğer bizim evlatlarımız geleceklerini yurtdışında arıyorlarsa bir sorunumuz var demektir. Türkiye’yi bu girdaptan çekip çıkarmamız lazım. Adalet dediğimiz kavram çok değerlidir. Devlettin dini adalettir. Adaletin üzerine inşa edilmesi lazım. Adalet bir anlamda da şudur, çiftçi hakkını alıyorsa adaletli bir devlet vardır. Alın terinin karşılığını alıyorsa adaletli bir devlet var demektir. Ama çiftçiye vermeyip de Beşli Çeteye veriyorsanız büyük bir adaletsizlik var demektir.

“DESTEK VEREN BÜROKRATLAR VAR”

Ben birisine 100, öbürüne 1500 veriyorum. Hadi öbürüne 150 diyelim, 150 de değil. Birisine 100, diğerine 1500. Olağanüstü şartlarda anormallik var. Bu anormallikten de Türkiye’nin çıkması lazım. Altılı masa olarak bir aradayız. Birlikteyiz. Zaman zaman toplanıyoruz. Devletteki çürümeyi, yeniden inşa edilmesi gereken kurumları biliyoruz. İğne ile oya yapar gibi dikkatli bir üslubumuz var. Dikkatle çalışıyoruz. Her adımın nasıl atılması gerektiği konusunda da özel çabalarımız var. Özel ekiplerimiz var. Üniversiteden hocalar destek veriyorlar. Bazen emekli bürokratlar, fiilen çalışan bürokratlar var. Onların da destekleri var. Dolayısıyla biz devlette liyakati sağladığımızda, devletin yönetiminde ahlakı sağladığımızda, israfı önlediğimizde, havadan para kazanmayı değil de emek harcayanlara yönelik olarak paranın kullanımını değiştirdiğinizde Türkiye’de her şey değişir. Güzellikler olur. Ben umutsuz değilim. Asla umutsuz olmadım. Türkiye çok güzel. Şurada çeltik tarlasına baktım insan huzur buluyor yemyeşil ova."