Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, memur maaşlarına yapılan artışı bordro yakarak protesto etti. Büro Emekçileri Sendikası (BES) Ankara 2 No’lu Şube Başkanı İhsan Gülhan, “Ek bütçe ile maaşlarımızda TÜİK rakamlarına göre yapılan artışların sefalet düzeyinde kaldığı bir kez daha ispatlanmıştır. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için, tüm kamu emekçilerine, emeklilere en az vergi, artışı kadar yüzde 86 enflasyon farkı ödenmelidir. Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir" dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, maaş artışlarını Eğitim Sen Ankara 5 Nolu Üniversiteler Şubesi önünde yapılan açıklamayla protesto etti. “Artık yeter, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz” yazılı pankart açan platform üyeleri, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Sefalete teslim olmayacağız”, “Zam zulüm işkence, işte AKP”, “Hükümet zammını al başına çal”, “Devlet güdümlü sendikaya hayır”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. Açıklamanın ardından platform üyeleri, bordro yakma eylemi yaptı. Platform adına açıklamayı okuyan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Ankara 2 No’lu Şube Başkanı İhsan Gülhan, şunları söyledi:

“HALKIN YAŞADIĞI YOKSULLAŞMA GİZLENEMEZ BOYUTLARA ULAŞMIŞTIR”

“Enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’e göre enflasyon; altı aylık yüzde 42,35, yıllık yüzde 78,62 artmıştır. Resmi gıda enflasyonu yüzde 94’e, ulaştırma enflasyonu ise yüzde 123’e ulaşmıştır. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon, altı aylık yüzde 71,43, yıllık yüzde 175,55 artmıştır. TÜİK ve ENAGrup verileri arasındaki uçurum iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme amacından kaynaklanmaktadır. Ancak halkın çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığı gerçek enflasyon TÜİK rakamlarını katlayarak, emekçilerin, işçilerin, emeklilerin, halkın yaşadığı yoksullaşma gizlenemez boyutlara ulaşmıştır.

“ZENGİN TABAKA DAR GELİRLİ KESİMLERİN YAŞADIĞI ENFLASYON FARKLIDIR”

Öncelikle altını çizmek isteriz ki; zengin tabaka ile toplumun neredeyse yüzde 95’ini kapsayan dar gelirli kesimlerin yaşadığı enflasyon farklıdır. Bugün dar gelirli kesimler gelirlerinin en az yüzde 85’ini sadece üç kaleme; gıda, kira ve ulaştırmaya harcamak zorunda kalmaktadır. Üstelik bu kalemlere yaptıkları harcamaları asgari düzeye indirmek zorunda kalan milyonlar ne yeterince beslenebilmekte ne de barınma, ısınma gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılayabilmektedir. Öte yandan dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 400 TL’yi, yoksulluk sınırı 20 bin 500 TL’yi aşmıştır. Ortalama kamu emekçisi maaşı 6 bin 750 TL’de, ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı ise 4 bin 674 TL’de kalmıştır. Tüm bunlara rağmen resmi enflasyon yıllardır TÜİK vasıtası ile düşük gösterilerek milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, emeklinin ekmeğiyle oynanmakta, alın teri çalınmaktadır. Emeği ile geçinen tüm kesimler gibi kamu emekçilerinin ve emeklilerinin de ağır bir yoksulluk girdabına sürüklendiği koşullarda söz konusu artışı ‘memura, emekliye müjde’ diyerek allayıp pullayanları kınıyoruz.

TBMM’den çıkarılan Ek Bütçe Kanunu’nda emekçilerden, halktan toplanacak vergiler 1 trilyon 80 milyar TL ek ödenekle tam yüzde 86 artırılmıştır. Üstelik mevcut gelir vergisi tarife dilimleri değiştirilmemiştir. Bu nedenle alınacak maaş artışları daha cebe girmeden başta kaynakta kesilen Gelir Vergisi olmak üzere vergilere gidecektir. Dolayısıyla bugün ‘enflasyon farkı’ ve ‘toplu sözleşme artışı’ adı altında maaşlarımızda yapılacak yaklaşık yüzde 42’lik zam, daha önceki maaş zamları gibi birkaç ay içinde buharlaşacaktır.          

“RESMİ ENFLASYON FARKI HESAPLAMASINDA BİLE HİLE YAPILIYOR”

Maaşları gerçek enflasyonla buharlaşan kamu emekçilerinin ve emeklilerinin resmi enflasyona göre maaş artışı bile eksik ve hatalı hesaplanmaktadır. Bilindiği üzere 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. dönem ‘toplu sözleşme’ ile kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 2022 yılı maaşlarının ilk altı ay için yüzde 5, ikinci altı ay için yüzde 7 artırılması düzenlenmiştir. Ancak 2021 yılı enflasyonu her zamanki resmi enflasyon tahminlerini aşmış, bunun üzerine siyasal iktidar milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin tepkisine karşı ‘yüzde 2,5 refah payı aldatmacası’ oyununa başvurmuştur. Siyasi iktidar önce kamu emekçilerine ve emeklilerine ‘2,5 refah payı’ verileceğini açıklamıştır. Ardından TBMM’ye ocak ayı başında getirilen yasa teklifi ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2022 yılının ilk altı için maaşlarında toplu sözleşme ile yapılacak artış yüzde 5’ten yüzde 7,5’e çıkarılmıştır. Böylece 2,5 refah payı veriliyormuş gibi bir algı oluşturulmuştur. Ancak aynı teklife eklenen başka bir madde ile toplu sözleşmede bu yılın ilk 6 ayını kapsayan enflasyon farkı hesaplamasında esas alınması gereken rakam da aynı oranda arttırılarak ilk 6 ay için maaşlarımıza refah payı adı altında eklenen miktar ikinci 6 ay ödenecek maaşlarımızdan mahsup edilecektir.

“SÖZ KONUSU ‘REFAH PAYI’ HİLESİ BUGÜN NET OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

Söz konusu yasa teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerine ne Memur Sen ne de Kamu Sen katılma zahmetinde bulunmamıştır. Kamu emekçileri adına sadece konfederasyonumuz KESK’in katıldığı komisyon toplantısında uzun tartışmalar yaşanmış, toplu sözleşmenin bağlayıcı bir yasa olduğuna, başka bir yasa ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin aleyhine değiştirilemeyeceğine ilişkin itirazlarımız yok sayılmıştır. Göz göre göre bir hukuksuzluğa daha imza atan iktidar söz konusu hileyi Resmi Gazete’de yayımlamıştır. Söz konusu ‘refah payı’ hilesi bugün net olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü bugün 6 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin enflasyon farkı, dolayısıyla maaşı bu hukuksuzluk üzerinden hesaplanmaktadır. Yandaş konfederasyon başkanı ise bu hukuksuzluğa açıktan destek vermektedir.

“KAMU EMEKÇİLERİ BİR DE RESMİ ENFLASYON KAYBI YAŞAYACAKTIR”

Enflasyon farkını düşük alan hileli hesaba göre maaş zammımız yüzde 42 olarak hesaplanmıştır. Oysa yüzde 5 olan toplu sözleşme artışı esas alındığında enflasyon farkı hesaplandığında milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin resmi enflasyona göre maaş artışı yüzde 47 olacaktı. Eğer resmi enflasyon farkı hesaplamasına ilişkin söz konusu hukuksuzluk giderilmez ise maaşları gerçek enflasyon karşısında fazlası ile eriyen tüm kamu emekçileri bir de resmi enflasyon kaybı yaşayacaktır. Konfederasyonumuz KESK, en başından beri dikkat çektiği aldatmacanın ortadan kaldırılması için hukuki girişimlerde bulunmuştur. Bundan sonra da konuyla ilgili gelişmelerden başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere kamuoyunu aydınlatmaya devam edecektir.

“TÜİK RAKAMLARINA GÖRE YAPILAN ARTIŞLARIN SEFALET DÜZEYİNDE KALDIĞI BİR KEZ DAHA İSPATLANMIŞTIR”

TBMM’den geçirilen ek bütçe ile TÜİK enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmanın çok uzağında olduğu, dolayısıyla maaşlarımızda TÜİK rakamlarına göre yapılan artışların sefalet düzeyinde kaldığı bir kez daha ispatlanmıştır. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için, tüm kamu emekçilerine, emeklilere en az vergi, artışı kadar yüzde 86 enflasyon farkı ödenmelidir. Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir. İktidarın bütçeyi tek başına belirleyip ardından toplu sözleşme masasında ‘bütçe imkanlarımız el vermiyor’ diyerek bizleri hedeflenen çarpık enflasyon rakamlarına mahkum bırakma politikasına artık son verilmelidir. Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalıdır. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır. Başta kamu emeklileri ve emeklileri olmak üzere maaşları, ücretleri resmi enflasyon çarkı ile ufalanarak yok edilen, yoksulluğa, sefalete itilen tüm kesimleri emeğimizin çalınmasına artık yeter demeye, insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve güvenli bir gelecek için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”