CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraşlı depremlerin büyük yıkıma ve can kaybına neden olduğu Hatay’ın Defne ilçesinde, Kılıçdaroğlu Gönüllüleri Merkezi, Büyükçekmece Belediyesi Koordinasyon Merkezi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bölgede kurmuş olduğu kamp alanını ziyaret etti ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Kılıçdaroğlu’na, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Defne’de ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait deprem koordinasyon merkezini ziyaret etti. Yetkililer, Kılıçdaroğlu’na, “Şu anda 95 arkadaşımız var ama ilk 550 kişiyle geldik” bilgisini verdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Bölgelerden gelenler de oldu. 300 kurye geldi, hiç kimseye söylemeden tamamen gönüllü olarak. Yardımları ihtiyaç sahiplerine götürdüler” dedi.

“UYKU UYUMADAN, DİNLENMEDEN İŞE KOYULDUK”

Belediye yetkilisi, Kılıçdaroğlu’na, “Toplamda 12 saatlik bir yolculuk yaptık. Sabah saat 5’te buraya indiğimizde kilometrelerce kuyruk vardı. Hakikaten içler acısı bir durum. Derhal, hiç uyku uyumadan, dinlenmeden işe koyulduk, kime nasıl faydalı olabiliriz diye. Zaten daha önce gelen itfaiye ekiplerimiz, kriz masası niteliğinde ihbarlar almışlar. Bizi oralara yönlendirdiler. O gün bu gündür çalışmalarımız devam ediyor. Arkadaşlarımız sirkülasyon halinde değişiyor, yormuyoruz arkadaşlarımızı. Ankara’dan başka bir ekip geliyor, yenisi ile tazeliyoruz. Sağ olsun Gümrük Müdürlüğü’nden rica ettik, burayı bulabildik. İlk önce alt taraftaki çadırı bulduk, orası özel bir mülkiyetin TIR parkıydı. Biz, buradan ne talep ettiysek çok hızlı bir şekilde TIR çıktı. Kervan yolda düzülür misali bu hale geldik. Çalışmalarımız halen daha devam ediyor” bilgisini verdi.

KILIÇDAROĞLU: TÜRKİYE SİZE ŞÜKRAN DUYUYOR

Mansur Yavaş, “Kahramanmaraş’ta kaçak suların tespiti yapılıyor. Enkaza suyun girmemesi gerekiyor, bu sefer de sudan dolayı acil durumlar oluşuyor” dedi. Kılıçdaroğlu ise “Gerçekten de büyük hizmetler yaptınız. Türkiye size şükran duyuyor. Biz gelsek buraya enkazı kaldırmak ya da bir kaçak suyu önlemek için onu beceremeyiz ama onun uzmanı olan sizlersiniz. Bu konuda ihtisas yaptınız. Deneyim kazandınız. Dolayısıyla hem soruna yaklaşmak hem de sorunu çözmek gibi bir kapasiteniz var. Teşekkür ederiz sizlere” diye konuştu.

“17 GÜN GEÇMİŞ, 17 GÜN SONRA HÂLÂ VATANDAŞ ÇADIR İSTİYOR VE BİZ ONLARIN ÇADIR İHTİYACINI KARŞILAYAMIYORUZ”

Bir başka belediye yetkilisi ise Kılıçdaroğlu’na, “Çok acıklı, çok duygusal sahneler yaşıyoruz. Yardım ulaştırdığımız halkımız da bizi sahadaki çalışmalarımızdan dolayı elinden geldiğince, bir zeytin olur, bir yağ olur, bize bir şey ikram etmeye çalışıyorlar. Bizi çok duygulandırıyor. Elimizde kalan son bir ısıtıcı vardı, küçük bir yavrumuzun çadırına götürdük, geri geldi. ‘Ne oldu yavrum’ dedim; çocuk, ‘Babam elektrikçi, bunun elektriği 2 bin vatmış. Buranın elektriğine zarar verir, kullanmayalım’ diye geri getirdi. Çok yüce gönüllü bir halkımız var. Çok ihtiyaçları var, çok ulaşılamamış yerler var. İstemeye alışık olmayan insanlar var, zor bir süreç” dedi. Başka bir yetkili ise “Özellikle ikinci depremden sonra çadır ihtiyacı doğdu” diye konuştu. Kılıçdaroğlu ise “Çadır sıkıntısı var maalesef. Çadır, Türkiye’nin her tarafında sorun. Söyledik, bir çağrı yaptık, ‘Kimin elinde fazla çadır varsa haber versin, fiyatı da önemli değil, gelip alacağız, göndereceğiz diye. Fakat maalesef yeteri kadar çadır bulamıyoruz. Var olan üretim merkezleri de AFAD’a çalışıyorlar. Çalışsınlar, biz çalışmasınlar demiyoruz. Çalışsınlar ama bir an önce çadırı vatandaşa ulaştıralım. Burada en büyük sorun; normalde bu tür kuruluşların elinde yeteri kadar çadır stoğunun olması lazım. Her an bir deprem olabilir, ilk ulaştırılacak şey çadırdır. İnsanların barınabileceği, kalabileceği bir yer. Stok yeteri kadar olmadığı için böylesi acı bir tablo ile karşılaştık. Halen daha çadır arıyoruz. 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde 17 gün geçmiş, 17 gün sonra hâlâ vatandaş çadır istiyor ve biz onların çadır ihtiyacını karşılayamıyoruz. Böyle bir acı tablo ile karşı karşıyayız” yanıtını verdi.       

Kılıçdaroğlu, ayrıca, “Bu ülkenin insanları gerçekten yardımseverdir. Koşturur, birbirine yardım eder. Bizim güzel bir atasözümüz var, ‘komşu komşunun külüne muhtaç’ diye. Aynı duyguyla hepimiz hareket ettiğimiz zaman çözemeyeceğimiz sorun yok” dedi.

DEPREMZEDE: AFAD’IN BİZE YAPTIĞI ZULÜM

Bir depremzede ise Kılıçdaroğlu’na, “15-16 gündür elimizde imkan olmasına rağmen AFAD’ın bize yaptığı zulüm. Elimizde çadır olmasına rağmen biz kendi imkanlarımız ile bir yerlere getirmeye çalıştık. Kendi imkanlarımız ile barakalarımızı kurduk, yerleştik. Elimizde imkan var, çadır da var, bunu halka neden veremiyoruz? Burada koordinasyonda mı sıkıntı var, planlarda mı sıkıntı var? Niye böyle? Dünya kadar yardım toplandı, bu yardımların halka nasıl ulaşacağını, bunun takibini yapabilecek misiniz? Bize ulaşabilecek mi? Evi yıkılan, hasar görenlere bir şekilde nasıl ulaşacak, takibini kim yapacak” diye konuştu. Kılıçdaroğlu da “Bunun takibini yapacağız. Siz vatandaş olarak yapacaksınız, biz de yapacağız. Toplanan paraların nereye harcandığı, hangi yatırımlar için harcandığını bir şekilde takip edeceğiz. Bir yerde yanlışlık olursa kamuoyuna açıklayacağız. Şundan emin olmanızı isterim; Türkiye, bu sorunu çözmek için kilitlenmiş vaziyette. Var sorunlar biliyorum” dedi.

Depremzede ise “Enkazın altında millete daha erken müdahale edilseydi canımız bu kadar yanmayacaktı. Bu kadar ölüm olmayacaktı. Zaten iletişim sıkıntımız vardı, yeni çözülmeye başlandı. Sesimizi daha yakın iletmiş olsaydık bu kadar ölüm olmazdı” diye konuştu.

DEPREMZEDE: BİZ, GEREKEN DESTEĞİ ALAMIYORUZ. DEVLET BURADA GEREKEN ÖNLEMİ ALIYOR MU

Depremzede yurttaş, sesinin geç duyulduğunu belirterek hasarlı evler için hasarsız raporu söyledi. Kılıçdaroğlu ise “Bu işin uzmanları gelecek, oradan gerekirse numune alacak. Evlerin kalınlığına bakacak, binanın yüksekliğine bakacak. Bu işin uzmanları yapacaklar bunu. Zaten büyükşehir belediyesi de bunun takipçisi olacak. Sonuçta bu kentte hiçbir binanın yıkılmasını, enkaz altında bir kişinin kalmasını asla istemeyiz. O nedenle her şeyden ders çıkarmamız gerekiyor” yanıtını verdi. Depremzede ise “Çıkartamıyoruz başkanım. 1999’da aynı şey oldu, şimdi Elazığ geldi. Biz akıllanamıyoruz. Biz, gereken desteği alamıyoruz. Devlet burada gereken önlemi alıyor mu? Sıkıntı devlette mi? Yapı denetimde mi sıkıntı? Burada bir aksaklık oluyor” dedi.

KILIÇDAROĞLU: DEVLET NEFES ALAMAZSA, KURUMLARI HAREKETE GEÇİREMEZSE İŞTE BU TÜR FELAKETLERLE KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ

Kılıçdaroğlu, depremzedenin bu sözlerine karşılık, “Bunu da savcılar ortaya çıkaracak. Savcılara çağrı yaptık. Dedik ki ‘Bakın, bu işte kimin ihmali, sorumluluğu varsa gereğini yapın’. Devletin kurumlarını harekete geçirmemiz lazım. Devlet nefes alamazsa, kurumları harekete geçiremezse işte bu tür felaketlerle karşı karşıya kalıyoruz. Devletin nefes alması lazım. Devletin, bütün organlarının, kurumlarının, yasalarla kendisine verilmiş görevleri yapması lazım. Burası deprem bölgesiyse burada yapılacak binaların depreme dayanıklı olması lazım. Bütün bunların araştırılması lazım. Kimin kusuru, hatası varsa bir şekilde ortaya çıkarılması lazım” diye konuştu. Hataylı depremzede ise “Hatay yeniden inşa ediliyor. Hatay’ın kültürel mirasını koruyacak şekilde mi yapı planı çıkarılacak? Hiç olmazsa yapılırken tarihe özenerek, kendi kültürümüze sahip çıkarak yapılmasını sizden arz ederim” diye yanıt verdi:  

İTFAİYE ERİ: ŞU ANDA SADECE TEHLİKELİ NOKTALARDA ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRİYORUZ. GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ

ABB İtfaiye Dairesi Başkanlığı çalışanı ise Kılıçdaroğlu’na, “Depremin meydana geldiği günden itibaren bölgeye hızlı bir şekilde intikalimiz gerçekleştirdik. İtfaiye arama-kurtarma ekiplerimizle, aşevimizle, arama-kurtarma köpeklerimizle çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Şu anda bildiğiniz üzere arama-kurtarma faaliyetlerimiz sona erdi. Emir-talimat doğrultusunda şu an enkaz çalışmaları başlatıldı. Biz de en son enkaz çalışması sırasında burada 6.4 şiddetindeki depreme maruz kaldık. Şu anda sadece tehlikeli noktalarda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Görevimizin başındayız, çalışmaya devam ediyoruz. Allah devletimizi, milletimizi böyle bir şekilde tekrar sınamasın” dedi. Kılıçdaroğlu da itfaiye erlerine teşekkür etti.

DEPREMZEDE: ÇOCUKLARIMIZ BERBAT DURUMDA. ANNEMİZ 95 YAŞINDA. KADIN TİTRİYOR, ÖLÜYOR SOĞUKTAN. ÇADIRIMIZ YOK

Başka bir depremzede yurttaş ise Kılıçdaroğlu’na, “Çocuklarımız berbat durumda. Annemiz 95 yaşında. Kadın titriyor, ölüyor soğuktan. Çadırımız yok. Ne yapacağımız belli değil. Kimse el uzatmıyor bize. Allah razı olsun, buraya geldiler, bir yemeğimiz oldu. Kimse bakmıyor. Yapacak bir şeyimiz yok. Bir siz varsınız. Umutsuzluk olsa şehrimizi bırakırdık, bırakmadık. Şu an yıkık evlerimizin yanında duruyoruz. Biz, şehrimizi terk etmedik, terk etmeyeceğiz. Ama yaşamakta zorlanıyoruz. Söyleyecek söz kalmadı artık” diye dert yandı. Kılıçdaroğlu ise depremzedeye, “Tek isteğim, umutsuzluğa kapılmayın. Sorunu çözmek zorunda kalacaklar zaten” diye yanıt verdi.

Bir başka depremzede yurttaş da Kılıçdaroğlu’na, “Ölümden döndük. 5 çocukla çıktık. Çok şükür, Lütfü Başkan’ım numaramızı aldı. Mehmet vekilim de numaramızı aldı. Bir çadır istiyorum, sadece bir çadır. Başka bir şey istemiyorum. Para istemiyorum, yemek istemiyorum. Bir tane çadır. Eğer benim kardeşlerim yurt dışından iki günde geliyorsa, devletimiz gelemiyorsa yazıklar olsun. Bir çadır istiyorum. 15 gündür biz yıkanmadık. Burayı da bırakıp gidemeyiz. Her şey güzel olacak, eminiz” dedi.

DEPREMZEDE: HERKES HATAY’I KADERİNE BIRAKTI

Su sıkıntısı olduğunu ifade eden başka bir diğer depremzede ise Kılıçdaroğlu’na, “Tek kurtuluşumuz sizsiniz, artık yeter. Bıktık, artık nefes alamıyoruz. Bizi ayakta tutan bir Antalya kaldı, herkes Hatay’ı kaderine bıraktı” diye dert yandı. Bir başka Hataylı depremzede de “Antakya’da depremzede olarak elimizden geleni yapıyoruz. Beş gün Mozaik Hastanesi’nde gece gündüz bütün arkadaşlarımıza yardımcı olduk. Desteklerinizi bekliyoruz. Herkes çok mağdur. Herkes çok çaresiz ve bitkin. Lütfen desteklerinizi ihmal etmeyin. Hepimiz insanız. Dayanışma içerisinde hep birlikte ayağa kalkacağız. Güzel Antakya’mızı tekrar kalkındıracağız” diye dert yandı.