Dünya Çevre Günü’nde Kanal İstanbul'a karşı doğayı, ormanları ve yaşamı savunan yurttaşlar, Tarihi Küçükçekmece Köprüsü'nde basın açıklaması düzenledi.

Haber: Fatoş Erdoğan
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, yurttaşların ve bilim insanlarının yaratacağı doğa tahribatı nedeniyle karşı çıktığı, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise “İsteseniz de istemeseniz de yapılacak” dediği Kanal İstanbul Projesi’nin iptali için 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde saat 16.00’da Küçükçekmece Tarihi Mimar Sinan Köprüsü’nde bir araya geldi. Çok sayıda yaşam savunucusu, siyasi partiler ve çevre örgütleri basın açıklamasına katıldı. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu çağrısıyla toplananlar "Kanal İstanbul'u yaptırmayacağız" dedi. Düzenlenen basın açıklamasının tam metni ise şu şekilde: Kanal’ı yaptırmayacağız, Yenişehir’i kurdurmayacağız İçinden geçtiğimiz siyasal süreç, neler olduğunun farkında olanlar için bile çok ağır, fakat bilmeyenlerin de ortaya saçılanlarla aslında hiçbir yapılan işin halkın yararına olmadığını, bir avuç yandaş, sermaye, mafyanın servetine servet katılması için olduğunu görüyor. İşte Kanal İstanbul ve Yenişehir denen rant projesinin de yapılmak istenmesinin doğayı öldüreceği, İstanbul’un ve hatta Marmara Bölgesi’nin geri dönülmez biçimde tahrip olacağı bilindiği halde “inat edenler” sadece kendi “beka”larını düşünüyorlar. Bu akıl ve bilimden uzak projede yer alan şirketlerin hepsinin isimleri biliniyor; mafya, yandaşlar ve hatta büyük sermaye halkın büyük emekle ayakta tutmaya çalıştığı tarım arazilerine türlü mafyatik araçlarla el koyuyor. İtiraz edenlerin karşısında şirketlere kalkan olan kolluktan, aylardır bir bilirkişi keşfi yaptırmayan, yürütmeyi durdurmayan yargıya kadar bu cinayetin işlenmesinde faildir. Doğa cinayetleri için ülkenin her yerinde saldırıyorlar, artık o hale geldi ki yandaş şirketlerin koruyuculuğunu yapanlar, jandarmaya ekolojik yıkıma direnen İkizdere’de kadınları yerlerde sürükletiyorlar, Van’da doğasını savunmaya çalışanlara ateş açtırıyorlar. Bu arada gün geçmiyor ki işsizlikten açlıktan yılanların intiharını duymayalım, Covid sürecinde yoksula, işçiye, esnafa bir destek verilmiyor, “evde otur” diyorlar, oturamayan işçiler Covid’den dolayı en çok hayatını kaybedenler. Sadece kanalın maliyeti 172 milyar TL’nin üzerinde o da şimdilik, bizim paramızla şirketlere devlet taahhüdü verileceğinin de altı kalın biçimde çiziliyor. Halk açlıktan kırılırken, deprem kapımızdayken, halkın konutlarının yerinde yapılandırılması gerekirken, 3 – 5 şirkete milyarlarca dolar vaad ediliyor. İstanbul’un 3. Bölgesinde yaşayan halk yerinden edilmeye çalışılıyor, ÇED raporunda tarif ettikleri “nitelikli insanlar” için yani bir avuç zengin için “yeni bir şehir” inşa edilmek isteniyor. Biz İstanbul halkı olarak, Ya Kanal Ya İstanbul diyoruz Çünkü Bu proje akla, bilime, hukuka, halkın iradesine karşıdır. Sadece insanlara değil, bütün canlılara zarar verecek bir projedir. Adeta İstanbul’a; hava, su orman, deniz eko sistemlerine yani canlı yaşamına karşı açılmış topyekûn bir savaştır. Bir avuç rantçı dışında hiç kimseye fayda sağlamayan bir projedir. İstanbul Susuz Kalacak Proje ile birlikte İstanbul'un su ihtiyacının yüzde 28.89’unu karşılayan Sazlıdere Barajı, Terkos Gölü, Küçükçekmece Lagünü yeraltı suları ile birlikte tuzlanacak, ekolojik yapıları tamamen değişecek. Sadece İstanbul halkının yüzde 28.89’u değil havzada yaşayan tüm kara canlılar yaşamları için gereken suya erişemeyecek. Marmara denizi ölüyor Marmara Denizi ölüyor, günlerdir videoları her yerde, deniz salyasının altında denizin canlı yaşamının durumunun ne kadar kötü olduğu henüz anlaşılabilmiş değil,  bilim insanları, oksijensiz Karadeniz Marmara’ya bağlandığında yıkımın sonuçları sıçramalı olarak, kat be kat artacağını söylüyor. Kuzey Ormanları tamamen yok olacak İstanbul’daki doğal alanların; tarım alanları ve sulak alanların yüzde 13.5’i yok edilecek Kanal İstanbul’un yapımı sırasında, 136 milyon m2 tarım alanı yok edilecek. İmar Planı gerçekleşirse  Kuzey Ormanları yok olacak. Kültür varlıkları proje tarafından yutulacak Yarımburgaz Mağaraları, Bathenoa Antik Kenti  ve henüz gün yüzüne çıkarılmayan yüzlerce uygarlık izi, kültürel varlıklar proje tarafından yutulacak. Kanal güzergahı üzerinde 25 tane tescilli kültür varlığı, mevcut. Bütün bunlar ayan beyan ortadayken, bilim insanları ve halk bu projeye itiraz ediyorken, hala kanal yapacağım diyen Şahsım’ın kör inadının, çıkarlarıyla ilgili olduğunu biliyoruz. Haziran sonunda atılacağı söylenen köprü temeli, Marmara’nın kuzeyini boydan boya parçalayan, daha geçen ay hazine garantisi kapsamına alınan bir katil projenin, Kuzey Marmara Otoyolu’nun parçasıdır. Olmayan kanalın üzerine kurulacağı söylenen 6 karayolu köprüsünden biridir. Köprüler, yollar, yerleşim yerleriyle İstanbul’un kuzeyini yok eden bu projelerin hepsi halka ve doğaya karşı işlenen suçlardır. Biz İstanbul halkı olarak tekrar ediyoruz, bu projeden vaz geçin, bilimle, halkla inatlaşılmaz. İlan ediyoruz, vaz geçmediğiniz durumda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlı biçimde mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul’u seviyoruz. Kanalı istemiyoruz!