TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Adalet Bakanlığı, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Ceza ev İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın bütçeleri görüşülüyor. Komisyonda söz alan CHP İstanbul Milletvekili ve anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, şunları söyledi:

"Anayasa Mahkemesi Türkiye’de ne kadar değerli, bunun üzerinde duracağım. Ama tabii ki Sayın Bakan’ın söz ettiği bu yargı reformu paketlerinden hareketle ona değineceğim. Çünkü 19 yasa önerisi Adalet Komisyonu’nda yasalaştırıldı. Bunların altısı, yargı reformu adı altında yapıldı, 88 yasada değişiklik yapan ve bu düzenlemeler iki yönden eksik. Bir; hiçbirinde etki analizi yok. Nasıl uygulanmış, ne sonuç alınmış, yok. Hepsi torba niteliğinde. Buna karşılık, bizim CHP olarak beş partinin katılımıyla hazırladığımız 189 maddeden oluşan 12 yasa önerisi bir buçuk yıldır ilgili komisyonların önünde beklediği halde ‘Adil Yargılanma Önerileri’ yasa başlığı altında, hiçbiri gündeme alınmadı. Neden önemli bu? Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin önünde bekleyen 10 binlerce dosya, adil yargılanma hakkı gerekleri yerine getirilmediği için mahkemelerden çıkan hak ihlallerine karşı Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurulardan oluşmaktadır. Bunların da önemli bir kısmı, makul süre kaybına ilişkindir. Bu nedenle genel bir reform gereği açıktır, acildir. Biz muhalefet olarak bunu yaptık ama çoğunluk bunu engelledi.

“BU, BİR HAYSİYET SORUNUDUR”

 Şimdi burada, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin uyulmayan kararlarına değinmek istiyorum, Meclis’imiz tarafından. Anayasa Mahkemesi iptal ettiği halde ısrarla aynı konuda yeniden düzenleme yapmaktayız. Tipik örneği, 7162 sayılı Yasa. 7221 sayılı Yasa’yla yeniden düzenleme yaptık. Yasaya aykırı olarak başlatılan Ahlat Sarayı’nın inşaatı devam ediyor. 7166 sayılı Yasa; yine kamulaştırmasız el atmaya ilişkin yeniden yasa yaptık aynı konuda. Neyse ki Anayasa Mahkemesi iptal ettiği halde neyse ki itiraz yoluyla gündemine geldi ve iptal etti. Umarım üçüncü kez yapmayız.  Benzeri şekilde güvenlik soruşturmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları olduğu halde 7315 sayılı Yasa’ya iptal nedenlerini dikkate almadan yeniden düzenleme yaptık. Ha keza pilot niteliğinde de olan, internet ortamında düzenlemeye dahil olan 7418 sayılı Yasa da yine Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını karşın yapılıyor ve bu Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları karşısında hiçbir zaman Anayasa Komisyonu toplanmadı. Bu da bir zihniyet sorunu demiyorum. Bu, bir dignitas sorunudur ve haysiyet sorunudur. Yani bizim içtiğimiz andın gereklerini yerine getirmeme sorunudur. Çok ciddi bir sorundur. Tabii böyle olunca, Meclis Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayınca, haliyle yürütme de ikide bir Anayasa Mahkemesi’ni tehdit edebilmekte. Anayasa Mahkemesi’ni kapatmakla tehdit etmekte. Kararlarına saygı duymamakta. Böyle olunca, kesinleşmiş Anayasa Mahkemesi kararı, buna dayanarak verilen Ağır Ceza Mahkemesi kararları, idare mahkemeleri ve Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu, ‘Ben uymuyorum’ diyor. Yani onlar, Anayasa’nın üstünde ve açıkça anayasa suçu işlemektedirler. Böyle bir ortamda bulunuyoruz. Dolayısıyla ben, yeni Anayasa yerine, yürürlükteki Anayasa’ya saygı vurgusu yapmanızı beklerdim."