"Bizim karnımız doyuyor bununla, geçim kaynağımız. Biz, kuş, kurt yesin diye küçük ağaçların zeytinlerine ellemiyoruz. Onların da yiyeceklerini ellerinden aldılar, yazıklar olsun” dedi. Başka bir kadın da “Devlet, bizim elimizden bu şekilde alacak olsun tarlamızı, ‘cephanelik yapacağız, savaş çıktı’ desin, biz bir kuruş para istemiyoruz, umurumuzda değil. Ama benim ağzımdaki lokmayı alıp ötekinin cebine koymasın, zenginin cebini doldurmasın” diye konuştu.

Mezeköy’de yaşayan yurttaşlar, köylerinde yapılmak istenen JES’e karşı çadır kurarak nöbet tutmaya başlattı. Köylülerin nöbetine jandarma müdahale edildi, çok sayıda yurttaş gözaltına alındı. Köşk Kaymakamlığı, köye giriş ve çıkışları 29 Ağustos’a kadar yasakladı.

Ali Öztunç, CHP milletvekilleri ile birlikte Mezeköy'e giderek nöbet tutan köylülere destek verdi. Mezeköylü bir kadın, jandarmanın müdahalesi sırasında yaşadıklarını Ali Öztunç’a şöyle anlattı:

“KADIN HAKLARI DEMEDEN, BİZİ İNSANDAN SAYMADAN ÇİĞNEDİLER”

“Kadın hakları demeden, bizi insandan saymadan çiğnediler, vekillerimizle beraber çiğnediler. Biri dizimin üstüne bastı, koca ayaklarıyla böyle ezdi. Allah da onları ezsin. Bizim arkamızda devlet yok, Allah var. Emir büyük yerden geldi ama askerlere bir şey demiyoruz. Ama askerler ‘şuraya cephanelik yapacağız’ desin, nöbet beklemezsem ben insan değilim. Oruç ağzıyla benim çocuklarım kenarında namaz kılar, torbalarını doldurdular. Saati 20 liraya kadın tuttular, doldurdular ve bunların elinden söke söke aldılar. Kenan denen adam, ‘Senin tarlayı tarumar yapacağım’ dedi, dediği gibi yaptı. Canımız yandı. İstanbul’un göbeğinde iki ağaç kesiyorlar, ceza kesiyorlar. Ama onlar meyve vermiyordu, bunlar meyve veriyor. Bizim karnımız doyuyor bununla, geçim kaynağımız. Biz kuş, kurt yesin diye küçük ağaçların zeytinlerine ellemiyoruz. Onların da yiyeceklerini ellerinden aldılar, yazıklar olsun. Daha yukarı doğru gidecekler. AKP burada kazandı, en sonunda bunu yaptı. Gecenin 3’ü ya, biz anarşist miyiz, ot mu yetiştiriyoruz? Sokaklarımızda yaşayamıyoruz, çocuklarımız gezemiyor. Askerler zap zap geziyor. Biz eşkıya mıyız? Gitsinler teröristleri bulsunlar o zaman. Biz kimi desteklediysek bizim bağrımıza bastılar.”

Mezeköylü başka bir kadın ise şöyle konuştu:

“BENİM AĞZIMDAKİ LOKMAYI ALIP ÖTEKİNİN CEBİNE KOYMASIN, ZENGİNİN CEBİNİ DOLDURMASIN”

 “Devlet bizim elimizden bu şekilde alacak olsun tarlamızı, ‘cephanelik yapacağız, savaş çıktı’ desin, biz bir kuruş para istemiyoruz, umurumuzda değil. Ama benim ağzımdaki lokmayı alıp ötekinin cebine koymasın, zenginin cebini doldurmasın. Köylünün hiçbiri gelmedi; herkesi korkutmuşlar, bastırmışlar. Kaç kişiyi aradıysam gelmedi. Fidanlarımızı ezmişler. Benim yaptığım şey, sadece ‘Fidanlarımı ezmeyin’ dedim onlara. Fidanlarım kuruyacak biliyorum. ‘Ezmeyin, kıyıya koyun, kıyısından geçim gene’ dedim. O gün de asker, jandarma bizi kenara itti. Adam, önden elini kolunu sallaya sallaya, güle güle geçti. Arkadan araçlarını götürdü, döktü oraya kamyonlarını, döktü fidanların üzerine. Bir kadın iç kanama geçirmiş, birisi beyin travması geçirmiş. Bu nedir ya? Benim onlara söylediğim; ‘İtmeyin kardeşim, biz de sizi itmeyelim’.”

Başka bir Mezeköylü de “Aldığımız haberlere göre jandarmalar, burada şirketin yetkilisi var, Kenan, arabaya bindirip şirketin adamına burada özel korumalık yapıyor, devletin paralarıyla” dedi.

Öztunç da köylülere şunları söyledi:

“AVUKATLAR DAVAYI TAKİP EDECEK, BİZ KONUYU MECLİS’E TAŞIYACAĞIZ, PAZARTESİ ÖNERGELER VERECEĞİZ”

“10 ayları kaldı, bunlar gidecek, ondan sonra biz bu işi durduracağız. Ne sıkıntı olursa biz ilgileneceğiz, köylüye de bunu söyleyin, yürekleri rahat olsun, biz bu işi çözeceğiz. Avukatlar davayı takip edecek, biz konuyu Meclis’e taşıyacağız, pazartesi önergeler vereceğiz. Meclis’te çıkıp konuşmalar yapacağız, bu işi büyüteceğiz. 37 kilo kadın dövülmez, hiç kimse dövülmez. Bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz.”