İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremin üzerinden 1 yıl geçti. 117 kişinin yaşamını yitirdiği, bin 34 kişinin yaralandığı depremin etkileri kentte hâlâ sürüyor. Bu süre zarfında depremzedelere verilen sözler tutulmazken, zarar gören halk ölmedikleri için cezalandırıldıklarını söyledi.

EŞİNE 4 GÜN SONRA ULAŞTI

11 kişinin yaşamını yitirdiği Yılmaz Erbek Apartmanı’ın da eşi Ramazan Bal'ı kaybeden Fatma Bal, şu anda Bayraklı'da kirada oturuyor.

Mezopotamya Ajansı'ndan (MA) Özlem Yayan'a konuşan Bal, deprem sabahı eşinin emeklilik maaşını çekmek için bankaya gittiğini oradan da apartmanın altında bulunan markette alışveriş yaparken depreme yakalandığını söyledi. Bal, "4 gün sonra oğlum, babasını enkazların arasında tespihinden tanıdı, öyle ulaşabildik. Oradan sağ çıkanlar anlattı. Eşim enkazın altında 2 saat yaşam mücadelesi vermiş. Depremin üzerinden bir yıl geçti ama yaşadığım acı hâlâ çok taze” diye konuştu.

"SORUMLULUK SAHİPLENİLMİYOR"

Eşinin yaşamını yitirdiği markette kolon eksikliği olduğuna dikkat çeken Bal, markete daha önce “çürük” raporu verilmesine rağmen, binada oturanlara bildirilmediğini söyledi.

Yapılan yargılamalarda herkesin sorumluluğu birbirine attığını belirten Bal, "Müteahhit belediyeye, belediye yapı denetime yüklüyor sorumluluğu. Son olarak ‘biz suçluyuz, oraya gittik ve öldük’ deme noktasına geldik” dedi.

"YA 'BURADAN ÇIK' DERLERSE"

Depremde evi hasar gördüğü için konteyner kente yerleşen Arzu Almaç da bir yıllık süreçte hiçbir ilerleme kaydedilmediğini söyledi. Almaç, "Depremde bizim bölgemiz olan Karşıyaka’da sadece evler hasar gördü. Evlerin hepsi çok eski. Bizim kaldığımız binada çok eskiydi. Depremde hep dışarıda kaldık. Artçılar sürekli devam ediyordu. Büyük bir kâbustu. Depremden sonra her şey yanlış ilerliyor. Hiç kimse depremzedelerin yanında değil. Konteynerde kaldığım için kızımı babasının yanına göndermek zorunda kaldım. Her açıdan hayatımız mahvoldu. Bu konteynerden yarın öbür gün çık dediklerinde ben ne yapacağım?” diye sordu.

"YAŞADIĞIMIZ İÇİN CEZALANDIRILIYORUZ"

Depremzedeler için acil eylem planı yapılması gerektiğini ifade eden Almaç, şöyle devam etti:

“Bu ülkede istendiğinde bir gecede bir sürü yasa çıkıyor. Hemen acil bir eylem planı yapılmalıydı. Yıkılacak binaya karot testi yaptırmanın mantığını da anlamıyoruz. Karot testi yaptırmazsak edinebildiğimiz haklardan en kötüsü kentsel dönüşümden bile faydalanamayacağız. Ancak kentsel dönüşüme mecbur bırakılıyoruz. Yıkım kararı çıkmış. ‘Bu evi bir yıl içinde ya güçlendireceksin, ya da kentsele gireceksin. Yoksa ben gelip yıkacağım, yıkım parasını da senden alacağım’ diyorlar. Yani depremzede depremi yaşadığı için cezalandırılıyor. ‘Bir yıl içinde kentsel dönüşüme’ gireceksin deniliyor. Müteahhit bulmak, para bulmak zor. Yıkıyorlarsa neden yıkım parası alıyorlar ki. Zaten zor durumda insanlarız.”

ÇÖZÜM BEKLİYORLAR

Konteynerde yaşamın zor olduğunu anlatan Almaç, “Burada durum çok kötü. Buradaki insanlar unutuldu gitti. Toplumsal bir olayda önce kenetleniyorlar ama daha sonra oradaki insanları çok çabuk unutuyorlar. Biz çözüm istiyoruz. Herkes üzerine düşeni yapsın artık” diye belirtti.

ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

Erdoğan Dalkılıç depremde Bayraklı'daki evinin yıkıldığını söyledi. Deprem anında Cumhurbaşkanı ve belediye başkanının, “Kimse aç ve açıkta kalmayacak” sözlerini hatırlatan Dalkılıç, “Bir yıldır kimse evine giremedi. Konteyner kentte ve geçici konutlarda kalan depremzedeler halen evlerine yerleştirilmedi. Depremzedeler yeteri kadar destek almadı. Depremden sonra oğlumun 50 metrekarelik evinde bir süre kaldık. Ancak başka bir eve çıkmak zorunda kaldık. Bölgede kira fiyatları çok pahalı. Oturduğumuz evin kirası 3 bin TL. Emekli maaşıyla burada yaşamaya çalışıyoruz. Bittik artık” diye durumu özetledi.

"HAKKIMIZ OLANI VERİN"

Depremzedeler olarak karamsar duygular içinde olduklarını ifade eden Dalkılıç, “Devlet bize hakkımız olanı versin. 30 yıllık birikimimle bir ev aldım ama depremde yıkıldı. Evlerimizin bir an evvel yapılıp bize teslim edilmesini istiyoruz. Bir kış geçti, bu kışı nasıl geçireceğiz bilmiyorum” sözleriyle kaygısını dile getirdi.