İsveç’in, Türkiye’ye iade kararı verdiği ve 19 Ağustos’tan bu yana Kållered Cezaevi’nde tutulan 26 yaşındaki Kürt mülteci Zinar Bozkurt açlık grevine başladığını açıkladı.

İsveç’in, hakkında Türkiye’ye iade kararı verdiği Kürt mülteci Zinar Bozkurt, 19 Ağustos’tan bu yana Göteborg şehrinde bulunan Kållered Cezaevi’nde tutuluyor. Bozkurt beş gündür açlık grevinde olduğunu ve iade süreci durdurulana kadar açlık grevine devam edeceğini ifade ediyor.

1995 yılında Adana’nın Seyhan ilçesinde doğan Zinar Bozkurt, burada HDP’nin çalışmalarına katıldı. Eczanede çalışarak yaşamını sürdüren Bozkurt, bir süre sonra, "Üzerimde polis baskısı var" diyerek İsveç’e gitmeye karar verdi. 2014 yılında işçi oturumu alarak gittiği ülkede yeni bir yaşam kurmaya çalışan Bozkurt’un Seyhan’daki aile evi, 2016 yılının kasım ayında HDP’ye yönelik polis baskınları kapsamında basıldı. Bu operasyonlarda uzun süre birlikte HDP çalışmalarına katıldığı bir arkadaşı da tutuklandı. Aynı dönemde işçi oturumunda da sorun yaşayan Bozkurt, evine yapılan polis operasyonunun ardından İsveç’e iltica etti. Ancak bu kez de İsveç İstihbaratı (SÄPO) ile başı derde girdi.

2018 yılında SÄPO’nun kendisiyle yaptığı görüşmede, Facebook paylaşımlarının ve İsveç’te katıldığı demokratik eylemlerin suç unsuru olarak sunulduğunu ve ‘PKK sempatizanı olmak’la suçlandığını ifade eden Bozkurt şunları söylüyor: “Polisler bana ‘Neden PKK bayrağı olan yürüyüşlere katılıyorsun?’, ‘YPG ve YPJ’yi terör örgütü olarak görüyor musun?’ gibi sorular sordu. Ben de onlara, ‘İsveç’te herkes özgürce istediği bayrağı taşıyabiliyor. Ben elime hiçbir bayrak almadım ve PKK ile bir bağım yok. Ben Kürdüm ve HDP’liyim’ dedim.”

SÄPO ile yaptığı görüşmenin ardından iltica süreci sonuçlanmayan Bozkurt, 2021 yılında başvurusuna 'ret' yanıtı aldı ve ardından hakkında iade kararı verildi. Bu tarihten itibaren de İsveç’te kaçak yaşamaya başladı.

19 Ağustos’ta kaldığı evin sivil giyimli polisler tarafından basıldığını söyleyen Bozkurt, yanına elbiselerini dahi almasına izin verilmediğini, tuvalete gittiği sırada ise istihbarattan olduğunu düşündüğü polislerin kendisine “kapıyı kapatma, seni görmemiz lazım” diyerek baskı uyguladığını belirtiyor.

İşlemlerin ardından Kållered Cezaevi’ne getirilen Bozkurt, burada telefonuna el konulduğunu ve kendisine eski bir telefon verildiğini söylüyor. Tutuklandıktan üç gün sonra duş alabildiğini ifade eden Bozkurt, yetkililerin süreçle ilgili kendisine herhangi bir bilgi vermediğini de kaydediyor.

Bozkurt, Türkiye’de hakkında devam eden bir soruşturma ya da açılmış bir dava olup olmadığını bilmediğini ama medyada kendisini hedef alan çok sayıda haber yapıldığını belirterek, “Türkiye’ye iade edildiğim durumda baskı ve işkenceye maruz kalacağımı, sonrasında da ceza alma riskiyle karşı karşıya olduğumu düşünüyorum” dedi.

Sosyal medyada Hıristiyan kimliğine yönelik yapılan ayrımcı paylaşımlara da tepki gösteren Bozkurt, “Anne tarafım aslen Süryani ve 1915’teki süreçten sonra Müslüman olmak zorunda kalmışlar. Ben kendi isteğimle, iman ederek Hıristiyan oldum. Oturum almak için din değiştirseydim bunu İsveç kilisesinde yapardım. Ben Süryani-Ortodoks kilisesinde vaftiz oldum. Hıristiyan olmam bir günde olmadı, dört yıl sürdü, çünkü Süryani Ortodoks inanışına göre İncil’i okumak, özümsemek ve kalpten iman etmek gerekiyor. Sonuç olarak bu benim inancım ve kimseyi ilgilendirmez” ifadelerini kullandı.

İade süreciyle ilgili belirsizliğe de dikkat çeken Bozkurt şunları söyledi: “Suçsuz bir insanı sınır dışı etmek hiçbir mülteci hukukuna sığmaz. Kürt olduğum için sınır dışı ediliyorsam ölmeye de razıyım. İade kararım durdurulana kadar açlık grevine devam edeceğim.”

Öte yandan Zinar Bozkurt’un Türkiye’ye iade edilmesini engellemek amacıyla çeşitli eylem ve etkinlikler de gerçekleştiriliyor. Kållered Cezaevi önünde ve Göteborg şehir merkezinde eylemler yapılırken, 22 Ağustos günü başlatılan imza kampanyasında verilen imza sayısının da üç bini aştığı belirtiliyor.