İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Niyazi Erdinç Orhan, Kahramanmaraş 6 Şubat depremlerinden en çok tarım ve hayvancılık sektörünün etkilendiğine yazılı açıklama ile dikkat çekti. Orhan’ın açıklaması özetle şöyle:

“TÜRKİYE’DEKİ TOPLAM HAYVAN VARLIĞININ YÜZDE 15’İ BU BÖLGEDEYDİ: Enkaz altında kalarak yaşamını yitiren binlerce insanımızın yanında hayvan varlığımızın önemli bir bölümü de kaybedildi. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki toplam hayvan varlığının yüzde 15’i, 3.7 milyon hektar tarım arazisi ile 270 bin kayıtlı çiftçi bölgede yer alıyor. Özellikle Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adıyaman’da son yıllarda keçi ve inek sütü üretimi yapan çok sayıda hayvan çiftliği bulunmaktadır. Deprem öncesi bölgede 2 milyondan fazla büyükbaş ve 9 milyondan fazla küçükbaş hayvan olduğu kayıtlarda belirtilmektedir.

HAYATTA KALAN ÜRETİCİLERİ DEPREM SONRASI ÖNEMLİ PROBLEMLER BEKLİYOR: Hayatta kalan üreticileri deprem sonrası önemli problemler beklemektedir. Ağır hasar gören, yıkılan evlerin yakınlarındaki makine ve ekipmanlar kullanılamaz durumdadır. Bölgedeki yem fabrikası ve işyerlerinin hasar görmesi üretimin durmasına neden olmuştur. Yetiştiriciler açısından en büyük sıkıntı su ve yem temininde yaşanmaktadır. Ayrıca ahırların yıkılmasından dolayı hayvanlar soğuk havada açıkta kaldığı için çadır desteği acil bir ihtiyaçtır. Birçok yerde elektrik olmaması nedeniyle hayvanlar sağılamamakta, sağılan sütler depolanıp değerlendirilemediği için de hayvanların sütten kesilme tehlikesi bulunmaktadır. Yetiştiricilerin önemli bir bölümü bu şartlar altında üretime devam etmektense hayvanlarını çok düşük fiyatlarla satarak bölgeden göç etmeyi tercih etmektedir.

ASIL SIKINTI ÜRETİCİ KALMAYACAK: Deprem sonrası asıl sıkıntı tarımsal üretim yapan insan kaynağında yaşanacak gibi görünüyor. Çünkü bu alanda çalışan çok sayıda insanımız ya yaşamını yitirdi ya da yaralandı. Hayatta kalanlarsa, yaşanan travma nedeniyle üretimi sürdürebilecek ruh sağlığına sahip değiller. Ülkede var olan ekonomik buhran nedeniyle artan gıda fiyatlarına depremin etkisi de eklenince, önümüzdeki süreçte bir gıda kriziyle karşı karşıya kalma tehlikesi hızla büyüyor. Bu durum, dar gelirli vatandaşlarımızın hayvansal gıdaya erişimini daha da zorlaştırarak, toplum sağlığını tehdit eder hale getiriyor.

ÜRETİCİNİN MADDİ SIKINTILAR NEDENİYLE ELDEN ÇIKARMAK İSTEDİĞİ HAYVANLAR KAMU ELİYLE GÜVENCE ALTINA ALINMALI: Tarım ve Orman Bakanlığı depremden etkilenen çiftçilere yönelik bir dizi destek paketi açıkladı. Bu kapsamda 10 ilde bulunan 185 bin işletmeye; 2 milyon büyükbaş için hayvan başına 500 TL ve 9 milyon küçükbaş için hayvan başına 50 TL olmak üzere toplam 1.5 milyar TL yem desteği verilecek. Ancak böylesine büyük bir yıkım sonrası bu paket çiftçinin sorunlarına yeterli gelmeyecektir. Acil olarak yem, su ve barınma/çadır ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir. Bölgedeki şartların zorluğu nedeniyle üreticilerin elden çıkarmayı planladığı hayvanlar kamu eliyle güvence altına alınmalıdır. Bu süreçte; üreticinin kriz fırsatçılarının eline düşmesini engelleyecek yasal düzenleme ve destekler yapılmalıdır. Dişi hayvan varlığının ürün ve popülasyon devamlılığı açısından taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Süt sağımı, toplanması ve soğuk zincir yoluyla bölge dışına nakli acilen sağlanmalıdır. Ortaya çıkabilecek gıda krizinde bu ürünlerin değerlendirilmesi toplum sağlığı ve beslenmesi için hayati önem taşımaktadır.

HER AİLENİN 20-50 BAŞ HAYVANA BAKARAK GEÇİNEBİLMESİ SAĞLANMALI: Mümkün olan en kısa sürede çok kapsamlı bir hasar tespiti çalışması yapılması elzemdir. Kaç üretici ve yetiştiricimizin yaşamını yitirdiği, kaybedilen hayvan varlığımız, yıkılan ahır ağıl ve zarar gören makina ve ekipman sayıları belirlenerek bunu telafi edecek plan biran önce hayata geçirilmelidir. Konuyla ilgili uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından; kırsalda örnek yapılar inşa edilmesi ve her bir ailenin 20-50 baş hayvana bakarak yaşamını idame ettirmesine yönelik planlama yapılmalıdır. Böylelikle yeni model güvenli ve sürdürülebilir tesislerle, ailelerin hem üretimin içinde hem de bölgede kalmaları sağlanmalıdır. Üreticilik bilgi, tecrübe ve yeteneğine sahip yetişmiş insan gücünün bölgeden ayrılmasına engel olunmalıdır. Küçük aile işletmeleri öncelikli olmak üzere; depremden zarar gören üreticilerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), sigorta, kredi vb bütün borçları silinmelidir.

Ayrıca üretimin devamlılığında çok önemli bir yer tutan başta veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri olmak üzere, yardımcı personel, ilaç ve yem gibi ürünlerin tedariğini sağlayan işletmelerin kayıpları da karşılanmalıdır. Tarım ve hayvancılıkta üretimin paydaşlarını bir bütün olarak ele alan bir yaklaşım geliştirilmelidir.”