"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attan meslektaşlarına verilen hapis cezalarını protesto eden İstanbul Tabip Odası (İTO), "Hekimler yaşamdan yana olmalıdır. Barış bildirisini imzaladıkları için ceza alan meslektaşlarımızın yanındayız" dedi.

İstanbul Tabip Odası, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisini imzalayan hekimlerden Prof. Dr. Taner Gören, Prof. Dr. Huri Özdoğan, Doç. Dr. Haydar Durak ve Yrd. Doç. Dr. Nihan Aksakallı geçtiğimiz haftalarda görülen davalarda "örgüt propagandası yapmak"tan ceza almalarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. İstanbul Cağaloğlu'nda bulunan İstanbul Tabip Odası'nda yapılan basın toplantısına, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Osman Küçükosmanoğlu, İstanbul Tabip Odası eski Başkanı Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, İstanbul Tabip Odası önceki dönem Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Durak, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Samet Mengüç, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ekmez, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun da bulunduğu çok sayıda akademisyen katıldı.

"BİR HUKUK GARABETİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Osman Küçükosmanoğlu, yaklaşan yerel seçimler öncesi yargının daha hızlı ve daha fazla cezalar verdiğini belirterek, "Bir hukuk garabeti ile karşı karşıyayız" dedi. Küçükosmanoğlu'nun ardından İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip ortak basın açıklamasını okudu. Saip, “Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyeliğini 2016-2018, İTO Başkanlığını 2010-2014 döneminde yapan ve halen TTB Onur Kurulu üyesi olan Prof. Dr.Taner Gören’e 15 ay ceza verildi. 2002-2006 Yönetim Kurulu üyemiz Prof. Dr. Huri Özdoğan’a da 15 ay ceza verildi. Yönetim Kurulu üyemiz Doç. Dr. Haydar Durak’a ise 27 ay ceza verilmiştir. Şu ana kadar tüm yargılanan, ceza alan meslektaşlarımıza ve diğer mesleklerden akademisyenlere hak etmedikleri bu hukuksuzluk karşısında yalnız olmadıklarını ve dayanışma içinde olduğumuzu bildiriyoruz” diye konuştu.

“129 AKADEMİSYENE CEZA VERİLDİ”

"Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildirinin 1128 akademisyen imzasıyla 10 Ocak 2016’da yayınladığını ve toplam 2 bin 212 imza ile Meclis’e sunulduğunu anımsatan Pınar, “Bu bildiriye imza atılmasının ‘terör suçu’ olarak ilan edilmesinin ardından imza atan akademisyenlerin bazılarının evleri basıldı, gözaltına alındı. Bazıları KHK’lerle işlerine son verildi. Bazıları emekli olmaya zorlandı, Bazıları ise ceza aldı. Kelimesi kelimesine aynı iddianameyle halen 640 imzacı akademisyen Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmaktadır. Bugüne kadar 129 imzacı hakkında 1 yıl 3 ay ila 3 yıl arasında değişen cezalar verildi. 50’yi aşkın hekim yargılanmaktadır. Bugüne kadar ceza verilen hekim ve diş hekimi sayısı 9 dur. İstanbul’da yargılanan 18 meslektaşımızdan 10’nun davası devam etmektedir. Aynı suçtan farklı mahkemelerde yargılanmalarına rağmen, mahkemelerin verdiği kararlar gerekçeleri ve ceza verme saiki aynı olmuştur” dedi.

“MESLEKTAŞLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ”

Barışın hekimlerin her zaman savunduğu bir talep olduğunu vurgulayan Saip açıklamasını şöyle sürdürdü: "Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hekimler Birliği barış koşullarında yaşamı sağlığın sosyal belirleyicisi olarak saptamıştır. Meslektaşlarımız hekim olarak görevlerini yaptıkları, insanların ölmemesi için bir çağrıya imza attıkları için ağır cezada yargılanarak ağır cezalara çarptırıldılar. Ceza alan ve davası devam eden tüm meslektaşlarımız her türden silahlı gücün savaş politikalarına alet olmama, karşı durma duyarlılığıyla, çatışmasızlığı ve barışı talep etmişlerdir. Bir insan ve bir hekim olarak insan hakları zemininde, hekimlik etiğine sadık kalarak özgür iradeleriyle bir tutum almışlardır. Dolayısıyla yaptıklarında insanlık yasalarının ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu koşullarda bir suç yoktur."

“CEZALAR İLE TOPLUMA KORKUYU YAYIYORLAR”

Açıklama sonrası konuşan İTO eski başkanı Dr. Taner Gören, Temmuz 2015’te başlayan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan olaylara bir akademisyen olarak kayıtsız kalamadığı için bildiriyi imzaladığını belirtti. Hakkında düzenlenen iddianameyi tanımlamak için ‘absürt’ kelimesinin dahi yeterli olamayacağını kaydeden Taner, “Beni kaygılandıran aldığım ceza değil; gelecek nesiller için barış, hukuk ve toplumsal düzenin ne zaman geleceğine ilişkin kaygılar taşıyorum. Bana ve arkadaşlarıma verilen ceza bizi korkutmak için değil, diğer insanlara korku salmak ve düşünce özgürlüğünü kullanamayacakları bir ortam yaratmayı amaçlıyor” dedi.

“BARIŞI SAVUNMAK HEM HEKİMLİK HEM İNSANLIK GÖREVİMİZ”

Ardından söz alan İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Haydar Durak da, hekim olarak yaşamayı ve yaşatmayı öncelediklerini dile getirdi. Haydar, “Biz sadece barış istedik ve cezalandırıldık. Bu cezayı ne hak ediyoruz ne de kabul ediyoruz. Barışı savunmaya devam edeceğiz. Bu hem hekimlik hem de insanlık görevimiz” diye konuştu.

“SORGULAYAN BİR TOPLUM İSTEMİYORLAR”

İTO Merkez Konseyi Taner Mengüç ise, şunları dile getirdi: “Arkadaşlarımız sadece insan olmanın gereğini yerine getirdikleri için iktidar tarafından bir suçla cezalandırıldılar. İnsanlık vicdanında bunu hiçbir zaman suç olarak değerlendirmedik ve kabul etmiyoruz. Ülkenin içerisindeki atmosferde bir hekim ve bir akademisyen olarak yaşanan olumsuzluklara karşı neyi söyleyebilirim diye düşündüler. Ancak bu tehdit olarak görüldü. Çünkü sorgulayan bir toplum istemezler. Önemli olan bu olumsuz süreçlerde nerede durduğunuzdur. Tarih sizi onunla değerlendirir. Bu süreç de tarihe bir onur olarak kaydedilecek. Bu onurlu duruşu gösteren tüm meslektaşlarıma İTO olarak tekrar teşekkür ediyorum.”