İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ölüm orucunda ölen avukat Ebru Timtik'in posterinin İstanbul Barosu'na asılmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada Ebru Timtik'i, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın katili olmakla suçladı. İstanbul Barosu da, "Kiraz’ın şehit edilmesi ile ilgili terör eyleminde, Av. Ebru Timtik’e yöneltilen bir iddia yoktur. Henüz kesinleşmeyen kararda da bu yönde bir saptama yoktur" yanıtını verdi.

"Adil yargılanma" talebiyle başlattığı ölüm orucunun 238. gününde vefat eden Ebru Timtik’in posteri dün bir grup avukat tarafından İstanbul Barosu binasına asıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “İstanbul Barosu, Şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın DHKP-C’li katillerinin fotoğrafını binasına asmış. Yazıklar olsun! Bu, avukatlık mesleğine ihanettir. Barolar, terör örgütlerinin arka bahçesi olamaz. Bu konuyla ilgili şahsım adına ben de savcılığa suç duyurusunda bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Ebru Timtik’in posterinin kaldırılmasının ardından binaya Türk bayrağı asan İstanbul Barosu yönetimi Soylu’nun suçlamalarına yönelik açıklama yaptı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu imzasıyla yönetim kurulu adına yapılan açıklamada savcı Mehmet Selim Kiraz davasında Ebru Timtik’e yönelik hiçbir suçlama yöneltilmediği belirtilerek posterin de baro görevlilerine rağmen asıldığına vurgu yapıldı. ‘İstanbul Barosu, İçişleri Bakanı, Ölüm Orucu, Poster ve Algı Operasyonu’ başlıklı açıklama şöyle: Dün ölüm orucunda kaybettiğimiz Av. Ebru Timtik için yapılan anma vesilesiyle, İstanbul Barosu özelinde bir algı operasyonu tasarımlandığı anlaşılmaktadır. Son aylarda tartışılan ve yasalaşan çoklu baro sistemine de “özel bir yarar” getireceği umulan bu tartışmaya, İçişleri Bakanının da gerçek dışı anlatımlarıyla katılmış olması dikkat çekicidir. Gerek bizzat İçişleri Bakanı, gerek bir takım basın organları ile operasyoncu trollere aşağıdaki maddeleri özel bir duyarlılıkla anımsatmayı, İstanbul Barosu olarak şimdiye kadar sürdürdüğümüz tavrın gereği sayarız: 1. Dün İstanbul Barosu önünde yapılan anma sırasında, Av. Ebru Timtik’in posteri Baro tarafından asılmamıştır. Poster “baro görevlilerine rağmen” Müdür Yardımcısının odasına girilerek asılmıştır. 2. Bu poster, İçişleri Bakanının beyanının aksine, güvenlik güçleri tarafından değil, bizzat Baro görevlilerince indirilmiştir. Bunun tanığı da, güvenlik güçleridir. 3. İstanbul Barosu, bu noktadaki tavrının işareti olarak binaya Türk Bayrağı çekmiştir. 4. Av. Ebru Timtik için Mahkemece verilen karar, kesinleşmemiştir. Bir hukuk kurumu olarak konumumuzu belirleyen en temel ilke, evrensel hukukun genel kabule ulaşmış kurallarının başında gelen “masumiyet karinesi”dir. Kaldı ki, anlatmaya çalışılan da o yargılamadaki ihlaller ve kararın yanlışlığıdır. Bu çerçevede bir terör üyesinden veya terör savunuculuğundan söz edilmesi, düzenlenen algı operasyonunun bir parçasıdır. 5. C. Savcısı M. Selim Kiraz’ın şehit edilmesi ile ilgili terör eyleminde, Av. Ebru Timtik’e yöneltilen bir iddia yoktur. Henüz kesinleşmeyen kararda da bu yönde bir saptama yoktur. 6. M. Selim Kiraz’ı şehit eden eylem, İstanbul Barosu tarafından en ağır şekilde lanetlenen bir terör eylemidir. Bugün de aynı anlayış içinde bulunan Baromuz, her yıl Savcımızı anmakta ve onun isminin yaşatılmasına verdiği önemi her yıl özel olarak vurgulamaktadır. 7. Av. Ebru Timtik özelinde savunduğumuz değer, “adil yargılanma ilkesi”dir. Bu alanda ülkemiz yargısının çok ciddi bir sorun yaşamakta olduğu, tüm hukukçuların malumudur. İstanbul Barosu olarak bu tartışmaların dışında kalmamız beklenemez. 8. Bu tartışmanın içinde bulunmak, “ölüm orucu” eyleminin kutsanması anlamına gelemez. Daha önce de, bu türden eylemler sırasındaki tavrını açıkça ilan etmiş olan İstanbul Barosu, bugün de aynı noktadadır. Ölüm orucu, onanacak bir eylem değildir. Yaşam hakkını öncelikle savunan bir kurumsallığın başka bir noktada bulunması beklenemez. 9. Burada önemli olan konu, yaşadığımız soruna “insan hakları odaklı” yaklaşıp yaklaşmadığınızdır. Ölüm orucundaki avukatların eylemlerinin sona ermesini sağlamak uğruna, başlangıçtan bu yana etkin bir çaba gösterilmiştir. Bu çabalarımızın odağındaki temel yaklaşım, sadece ve yalnız “ölümü engellemek” olmuştur. Son kez 18.08.2020 tarihinde, hastane ziyaretleri yaparak soruna dair duyarlılıkları anlatan 9 Baro Başkanımızla birlikte, “görünen bu gelecek” işaret edilerek basın toplantısı ile uyarılmıştır. Ne yazık ki, bu uyarılar beklenen karşılığı bulmamıştır. İstanbul Barosu; resmî sitesi ve sahiplendiği tüm mecralarındaki yazı, afiş, duyuru, bildirge ve toplantıları ile çizgisini “net biçimde” ortaya koyan bir hukuk kurumudur. Bu çizgiyi tanımak isteyenleri tarihe geri götürecek bütün kaynakları açık iken, şimdi o çizgi üzerinden yaratılmaya çalışılan kuşkular, bir algı operasyonudur. Hukuk bilincinin yeterli gelişim süreci izlememiş olması nedeniyle, böyle bir algı operasyonunun yararlı olacağını düşünenler, karşılarında avukatları bulacaklardır. İstanbul Barosu, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletinin Atatürk Devrimlerinden doğduğunu bilen ve bu Cumhuriyetin değerlerini yaşayıp yaşatmayı amaçlayan mücadelesine aynı bilinçle devam edecektir.