Gazeteci İsmail Saymaz, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik, “PKK ile iltisaklı birini alırsanız, bu normal mi?”, “İSKİ’de suyun başına adam alıyorsunuz. İGDAŞ, doğalgaz, çocuklarımızın geldiği parklara adam alıyorsunuz. Bunların hepsi güvenlik, sağlık ve birçok açıdan önemlidir ve biz devlet olarak takip etmek zorundayız” ifadelerini hatırlatarak,“Peki İBDA/C ile iltisaklı R.A. ve H.K, 2018’de İBB’de işe girerken neden takip edilmedi?” diye ekledi.

Saymaz Halk TV’deki yazısında“Üstelik bu çalışanlar sabıkalıydılar. Ferman gibi uzadıkça uzayan adli sicil kayıtlarında hangi suçlara karıştıkları yazıyordu” diye yazdı.

Saymaz, 31 Aralık 2000’de yılbaşına 15 dakika kala İstanbul İstiklal Caddesi’nde bir merdiven boşluğunda el yağımı boru tipi bir bombanın patlaması ile ilgili davayı hatırlattığı yazısında, “Aynı davadan ceza alan, aynı cezaevinde yatan H.K. ve R.A., 2018 yılında birkaç ay arayla İBB’de işe girdi” dedi.

“BU ÇİFTE STANDART DEĞİL MİDİR?”

“R.A., 12 Temmuz 2018’de, H.K. ise 1 Aralık 2018’de kadroya alındı. Kamuda 50’nin üzerinde işçi çalıştıran kurum ve kuruluşların yüzde iki oranında eski hükümlü çalıştırması hükmü iki İBDA/C’li için işletildi. Halen İBB’de çalışıyorlar. Biri sürücü, diğeri beden işçisi. İki İBDA/C’linin İBB’de işe alınması bir istisna olabilir mi?” diye soran Saymaz, devamına şunları kaydetti:

Sanmıyorum. Çünkü İBB’nin 2018’de hazırladığı ‘STK-Okul-Yurt Faaliyet Raporu’nda belediyenin hizmet verdiği ve kaynak aktardığı yandaş kuruluşlar arasında İBDA/C yanlısı Kökler Derneği de var.

Ben R.A. ve H.K.’nin bugün eski eylem, düşünce ve görüşlerini değiştirmiş olmaları ihtimalini yok saymıyorum. Olabilir. Zaten yargılamanın amacı bireyi topluma kazandırmak değil midir? Şiddet eylemine katılmadıkları ve terör propagandası yapmadıkları sürece hayatlarını kurmalarına yardımcı olunmalı diye düşünüyorum. İtirazım, iktidarın çifte standardına.

İBDA/C üyeliğinden ve bombalı saldırılara katılmaktan ceza alan iki kişi İBB’ye girince “Ne oluyor?” diye telefon bile açılmazken, yalnızca bir yıl sonra sabıkası bulunmayan beş gassalın kadroya alınması üzerine müfettiş ordusu gönderiliyor. İBDA/C’lilerin iki-üç sayfalık adli sicil kayıtlarına gözünü kapatanlar, İBB’nin erişemeyeceği istihbarat fişleri üzerinden Ekrem İmamoğlu’na hesap soruyor. Bir gassalın Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne yaptığı 1000 TL’lik bağış örgüte yardıma sokuluyor da İBB’nin İBDA/C’nin Kökler Derneği’ne kaynak aktarması STK faaliyetine destek sayılıyor. Bu çifte standart değil midir?”