Umut Gazetesi’nde yer alan habere göre, İran’da Mahsa Amini protestoları 4. ayını geride bıraktı. En az 500 kişinin öldürüldüğü protestolarda, tutuklananlara da idam cezası veriliyor. Yargılama sırasında idamla yargılananların savunmaları 15 dakika ile sınırlı tutuluyor. Sınırda İran rejimine seslenen Van Barosu, “İdam kararlarından vazgeçin” dedi.

Van Barosu İnsan Hakları Merkezi öncülüğünde, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İran’da Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan eylemlerde, protestocuların idam edilmesi kararlarına karşı İran sınırına giderek basın açıklaması yaptı.

Saray ilçesinde bulunan Kapıköy Sınır kapısında yapılan açıklamada, “İran İslam Cumhuriyetine sesleniyoruz yargısız infazlara son verin idam cezalarını derhal durdurun” pankartı açıldı.

Açıklamada basın metnini, avukat Jîyan Özkaplan okudu.

4 HAK SAVUNUCUSU İDAM EDİLDİ

İran’da eylemlerin sürdüğünü hatırlatan Özkaplan, şuana kadar 4 hak savunucusunun idam edildiğini, en az 26 kişinin de idamla yargılandığı ve 11 kişi hakkında idam cezası verildiğini hatırlattı.

İdam gerekçelerinin, “Allah’ın yeryüzündeki düşmanı olmak, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak ve devlete savaş açmak” şeklinde gerekçelendirildiğine dikkat çeken Özkaplan, şöyle devam etti:

Yaratılan düzmece gerekçe ve rejim güçlerinin sınırsız yetkileri bir araya gelince muhalif protesto eyleminde yer alan bütün hak savunucuları idam cezasıyla yargılanmaya başladı. Hak savunucuları arasında korku ve panik yaymak için idam cezaları sıklaştırıldı ve akabinde hızlıca cezalar infaz edilmeye başlandı.

BM’NİN SESSİZ TAVRINA ELEŞTİRİ

Özkaplan, İran rejiminin keyfi uygulamalarına Birleşmiş Milletler’in (BM) sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. İran yönetimine seslenen Özkaplan, şu çağrıyı yaptı:

Halk ayaklanmasını vahşice bastırmak için idam cezasını kullanan İran yönetimine sesleniyoruz; Bu faşizan tavırlarınızdan vazgeçin. İdam infazlarının derhal durdurması ve verilen idam kararlarının kaldırması çağrısında bulunuyoruz. Bir çağrımız da uluslararası kamuoyuna, İran devletinin kendiliğinden hukuka dönmeyeceği bilinmelidir. Bu anlamda uluslararası kamuoyundan İran devletine baskı yapılmasını ve İran faşizmine direnen halka desteğin arttırılmasını istiyoruz.

İran’da idam kararları: Yargılananlara savunma için 15 dakika süre veriliyor

Bu arada Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltındayken ölümü sonrası başlayan protesto gösterilerine katılanlar idam cezası tehdidiyle karşı karşıya.

İran İnsan Hakları Eylemcileri Haber Ajansı’na (HRANA) göre, şimdiye kadar 22 kişi eylemlerle bağlantılı olarak idam cezasına çarptırıldı, dört kişinin cezası infaz edildi.

Son olarak 7 Ocak’ta 22 yaşındaki karate şampiyonu Muhammed Mehdi Karami, idam edildi. Muhammed’e kendisini savunmak için 15 dakikadan az süre verildi. Gözaltına alındıktan 65 gün sonra idam edilen Muhammed’in idam cezasına çarptırılması, İran’da otoritelerin protestocuları caydırmak için mahkemeleri nasıl kullandığını da net olarak gösterdi.

Son olarak İngiltere için casusluk yapmakla suçlanan eski savunma bakan yardımcısı Ali Rıza Akbari’nin idam edilmesi, dünya genelinden tepki topladı ve birçok ülke tarafından kınandı.

“Casusluk” suçlaması ve protesto eylemleri arasında bir ilişki olmasa da, Akbari’nin hücre cezasına çarptırılması ve zor yoluyla “suçunu itiraf etmesi”, diğer eylemcilerin yaşadıklarına benzetildi.

İdam edilen 22 yaşındaki Muhammed Mehdi, Tahran yakınlarındaki Kerec’de, paramiliter Besiç güçlerinin üyesi olan bir güvenlik görevlisinin öldürülmesiyle bağlantılı olarak yakalanmıştı.

Söz konusu olayla ilgili suçlanan 16 kişiden birisiydi. Tüm şüpheliler 3 gün boyunca Kerec’deki mahkemede yargılandı.

İran’da yargılananlar bir avukatla temsil ediliyor ancak bunun gibi vakalarda ve casusluk suçlamalarında, bu temsil genelde “bağımsız” olmuyor. Mahkeme, yargı otoritelerinin onayladığı listeden bir avukatı davaya atadı.

Gazetecilerin ve ailelerin mahkemeyi izlemesine ise izin verilmedi. Mahkemede neler yaşandığına dair tek görüntü, yetkililerin düzenleyerek yayınladığı bir video oldu.

Baba Maşaallah Karami, İran gazetesi Etemad’a konuştu

Babası, Muhammed’in idam cezasına çarptırıldığı gün, gözyaşları içerisinde kendisini aradığını aktardı. Muhammed telefonda şunları söyledi: Baba, cezamızı açıkladılar. Benimki idam. Anneme bir şey söyleme.

Babası, Muhammed’in masum olduğuna inandığını söyledi.

Ardından sosyal medyada “1500 tasvir” (1500 resim) adlı anonim bir hesap, Muhammed Mehdi’nin işkenceye uğradığına ilişkin bilgiler paylaştı. Hesapta, Muhammed’in bir görüşmede ailesine, gardiyanlar tarafından dövüldüğünü ve bayıltıldığını söylediği aktarıldı.

Muhammed’in öldüğünü sanan gardiyanlar onu uzak bir bölgeye bıraktı ancak sonradan halen hayatta olduğu fark edildi. Muhammed, güvenlik görevlilerinin kendisini tecavüzle tehdit ettiğini ve “her gün genital bölgelerine dokunduklarını” da açıkladı.

YARGI SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?

İran’da mahkemelerden birinin verdiği idam cezası, Temyiz Mahkemesi’ne gönderiliyor. Üst mahkeme kararı onaylasa bile buna itiraz edilebiliyor.

Muhammed’in babası, verdiği röportajda, devletin atadığı avukata birkaç kez ulaşmaya çalıştığını ancak yanıt alamadığını söyledi.

Aile daha sonra İran’ın önde gelen insan hakları avukatlarından Muhammed Hüseyin Aghasi ile temasa geçti. Aghasi, “Muhammed beni cezaevinden üç kez aradı ve onu savunmamı istedi. Ailesi de aynı talepte bulundu” dedi.

Avukat, yerel mahkemeye ve ardından üst mahkemeye başvurdu ancak yer aşamada, başvuruları yok sayıldı ya da reddedildi.

İranlı yetkililer, bu yargılamaların protestocuları caydırma amacı taşıdığını defalarca dile getirdiler.

SAVUNMASIZ BIRAKILANLAR

Kerec’de idam edilen Muhammed Hüseyni de benzer bir yargı sürecinden geçti.

Ailesi hayatta olmadığı için sosyal medyadaki kampanyalarda “Hepimiz Muhammed’in ailesiyiz” sloganı kullanıldı. Öte yandan Muhammed Hüseyni, bağımsız bir avukatla savunma yapmayı başardı.

Avukat Ali Şerifzade Ardakani, onu cezaevinde ziyaret etti ve ardından şu Tweet’i attı:

Ziyaret boyunca ağladı. İşkenceyi anlattı, elleri bağlı şekilde dövüldüğünü, gözlerinin bağlandığını, kafasına tekme atıldığını, bilincini kaybettiğini söyledi.

Avukat Ardakani, “Suçu işlediğine dönük itiraflar işkence altında elde edildi ve yasal geçerliliği yoktur” dedi. Temyiz Mahkemesi’ne itiraz eden avukat, mahkemeye 7 Ocak’ta çağrıldı. Ancak yola çıktığı sırada, Muhammed Hüseyni’nin asılarak idam edildiğini öğrendi. Ardından avukat da gözaltına alındı ancak kefaletle serbest bırakıldı.

İnsan hakları örgütleri, ‘zor yoluyla alınmış itiraflara’ ve söz konusu duruşmalara tepki gösteriyor.

BBC Farsça, devletin atadığı avukatların çoğu zaman ‘sorgu yargıcı’ gibi davrandığı, zanlıları savunmadığı bilgisini aldı.

HRANA: 522 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ

ABD merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA) dördüncü ayına giren gösterilere ilişkin verileri sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.

HRANA’ya göre 4 ay boyunca 144 üniversite, 164 kent, kasaba ve yerleşim yerinde bin 255 protesto gerçekleşti.

Ajans’a göre gösterilerde 70’i 18 yaşın altında 68’i güvenlik görevlisi toplam 522 kişi hayatını kaybetti.

HRANA’nın verilerine göre, protestolarda yaklaşık 168’i çocuk, 713’ü öğrenci toplamda 19 bin 400 kişi tutuklanırken tutuklanan kişilerden 721’ine ceza kesilirken 110’unun ise İran’daki yasalara göre idama varan cezalar öngördüğü ifade edildi.