İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB, İETT ve İSKİ’de yeni göreve başlayan memurlara, “Her konuda Türkiye'nin lokomotifi olan bir kurumdasınız. Kendi liyakatinizle buradasınız. Hakkınızla buradasınız. Hakkınızla elde ettiğiniz bu sürecin de hakkını vereceğinizden hiçbir şüphem yok. Toplumun her kesimine hizmet etmeyi ve toplumun her kesimini eşit görebilmeyi başaran insanlar, ülkesine ve milletine fayda verir. Öbür türlüsü gerçekten kalıcı faydalar üretmez, hatta kalıcı arızalar üretebilir” diye seslendi. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; İBB, İETT ve İSKİ’de görev yapacak 388 yeni memurla tarihi Meclis Salonu’nda bir araya geldi. Bu buluşmayı geçen şubat ayı için planladıklarını aktaran İmamoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle bunu gerçekleştiremedikleri bilgisini paylaştı. Deprem felaketinde hasar gören şehirlerde yaşayan vatandaşların yanında olmaya devam edeceklerini vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“ASLA DEPREM BÖLGESİNİ TERK ETMEYECEĞİZ: Ülkemizin, devletimizin her kurumunun bu konuda hassas olacağı gibi, bize düşen ne var ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, bütün kurumlarımızla bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Orada bulunan tüm vatandaşlarımıza neleri ulaştırabiliriz, neleri yapabiliriz konusunda hassas bir süreç yöneteceğiz ve asla o bölgeyi terk etmeyeceğiz.

HER KONUDA TÜRKİYE'NİN LOKOMOTİFİ OLAN BİR KURUMDASINIZ: Her konuda Türkiye'nin lokomotifi olan bir kurumdasınız. Depreme dair sorumluluğumuzu hatırlatırken, aslında sizin de burada görev yaparken bulunduğunuz konumlarda böylesi bir sorumluluk hattınızın olduğunu da hatırlatmak istedim. Büyük bir onur ve sorumluluk bu kurumda olmak, 16 milyon insanımıza hizmet etmek, onların isteklerini, ihtiyaçlarını gözeterek hiçbir vatandaşımızı ıskalamamaya gayret etmek, hiçbir insanını bu şehrin, özellikle bir konuma taşımadan, her bireyine eşit bakan bir anlayışla hizmet sunma kabiliyetini göstermek büyük bir ferahlık verecek sizlere. Görevinizi böyle yaptığınız takdirde, inanın ki akşam evinize döndüğünüzde, başınızı yastığınıza koyduğunuzda, dünyanın en huzurlu uykusunun uyursunuz. Yeter ki içinizdeki, ruh halindeki bu kavramlarla görevinizi yapın. Ben bunu yürekten hissediyorum. Manevi bir tılsımı var. İçtenlikle ifade edeyim ki, bu şehre hizmet etmenin o manevi yükünü ve sorumluluğunu taşıdığım kadar da yerine getirdiğim sorumluluklar üzerinden de huzurlu bir biçimde evimde başımı yastığa koyabilmenin onurunu yaşıyorum. Bunu yaşamak için de son anına kadar büyük bir sorumlulukla çalışıyor olacağım.

HİÇ KİMSE BU KOLTUKLARIN SAHİBİ DEĞİL: Hiç kimse bu koltuklarını sahibi değildir. Koltuğun sahibi olmadığınızı, bir emanetçi olduğunuzu, üstün bir demokrasi kimliğine ve kişiliğine sahipseniz bir gün bu sürecin biteceğini, biterken ahlaklı, liyakatli bir şekilde görevinizi devretmeyi de bilmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Dolayısıyla öyle hassas süreci yönetmelisiniz ki günü geldiğinde hesabını ‘pat’ diye vererek hem halka hem görevi devredeceğiniz insanlara devredebilmelisiniz anlayışıyla göreve başladım ve böyle devam ettim, etmeye de gayret ediyorum. Şehrin bütün unsurlarıyla diyalog kuran ve onları modere eden ve kent faydasına birlikte karar alma mekanizmalarını da oluşturabilen bir felsefeden, derinlikten bahsediyorum. Bu aslında demokrasiyi de çok üst seviyede güçlendirecek bir kavram. O bakımdan, şehrin bu koltuğuna oturan ya da kamuda seçilerek bir koltuğa gelen hiç kimse, o koltuğun ya da ilgili ya da yetkili olduğu alanın sahibi asla değil. Bunu vatandaşlarımızın bilmesi lazım. Ama siz, bu kurumun yöneticileri olarak da bunu bilmelisiniz.

HAKKINIZLA, KENDİ LİYAKATINIZLA BURADASINIZ: Sizleri ortak aklın parçası olmaya davet ediyorum. Burada oturan her arkadaşım, kendi kabiliyetiyle burada. Kendi yaşamında aldığı eğitimden, ailesinden ilkokulundaki öğretmenine ya da yüksek öğrenim kurumundaki akademisyen hocasından, kendi hayatında biriktirdikleri ve kabiliyetleriyle buradalar. Kendi liyakatinizle buradasınız. Hakkınızla buradasınız. Hakkınızla elde ettiğiniz bu sürecinin de hakkını vereceğinizden hiçbir şüphem yok. Ülkemizin toparlanması, derlenmesi, düzelmesi, her aşamada, her ortamda en iyi koşullara erişmesi, dünya ölçeğindeki sıralamasını her hususta daha yukarıya taşıyabilmesinde kamu yönetiminin becerilerinin de ya da kamu yönetiminin de göstereceği üstün performansın da ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan siyaset üstü bir yerdir. Partiler, siyaset elbette hayatın gerçeğidir ve içinde vardır. Bu bir gerçek. Ama şunu bilin: Toplumun her kesimine hizmet etmeyi ve toplumun her kesimini eşit görebilmeyi başaran insanlar, ülkesine ve milletine fayda verir. Öbür türlüsü gerçekten kalıcı faydalar üretmez, hatta kalıcı arızalar üretebilir. Ben ve beni temsil eden her arkadaşım ama çalışanlarına ama milletine siyaset üstü bakarak, bu kurumun içinde partizanlığa asla müsaade etmediğimi ve etmeyeceğimi de burada ifade etmek isterim. Bu ruh haliyle çalışın. Birikiminiz ve ürettikleriniz ne varsa cömertçe sergileyin ve arkadaşlarınızla paylaşın." (ANKA)