İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avcılar'da; "Bazıları, sırf koltuğunu korumak için; fitneden, yalandan, fesattan, iftiradan geri durmuyor. Bizim insanlarımızı zehirliyorlar. Bizim insanlarımızı, bu yalanlarıyla birlikte aldatıyorlar. Allah aşkına, milletin inancıyla sizin derdiniz ne? Siyaseti, kutsalımız olan bu caminin içine niye sokuyorsunuz? Yaradan’ın önünde belediye başkanı da bir, esnaf da bir, cumhurbaşkanı da bir, işçi de bir, emekçi de bir. Orası eşitlenme yeri. Allah'ın yeri. Allah'ın evi orası. Oradaki vaiz koltuğu, peygamber efendimizin koltuğu. Orada siyaset yapmaya kalkanları, siyaset yapanları koruyanları, siyaset yapanları orada ödüllendirenleri kınıyorum. Sizi Allah'a havale ediyorum. Allah sizi ıslah etsin" dedi.

 Kütüphanede bulunan bir grup öğretmenle sorunları üzerine sohbet eden İmamoğlu, daha sonra Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ile birlikte, imar bekleyen Yeşilkent Mahallesi temsilcileriyle kısa bir toplantı yaptı. Kütüphane önünde toplanan mahalle sakinlerini bilgilendiren İmamoğlu, Avcılar Marmara Caddesi’nde kendisini bekleyen kalabalıkla buluştu. İmamoğlu şunları söyledi:

“DAHA ÖNCEKİ YÖNETİM KENDİ PARTİSİNDEN OLMAYAN İLÇELERİ İHMAL ETTİ: Çok önemli bir zaman dilimindeyiz. Sesimden dolayı kusura bakmayın. Avcılar'daki birçok konuyu kıymetli başkanımızla çalışıyoruz ve her soruna çözüm üretiyoruz. Avcılar'ın geçmiş yıllardan kalan Büyükşehir Belediyesi ile olan kopukluklarını tek tek gideriyoruz. Ne yazık ki daha önceki Büyükşehir Belediyesi yönetimi, kendi partisinden olmayan ilçeleri ihmal etti. Bu acı bir şey, bunu söylemek hoşuma gitmiyor. Ama öyle ihmal etti, yapmadı işini. Mesela Marmara Mahallesi, Marmara Caddesi'nin de yapımını bilirim. Yıllar geçmiş, eskimişti, ihmal ettiler. Ama Allah'ın izniyle pırıl pırıl bir cadde oldu. Esnafımıza, siz değerli hemşerilerime hayırlı olsun.

SANDIK GÜNÜ HEP BİRLİKTE CEKETLERİMİZİ ÇIKARACAĞIZ: Hemen seçimden sonra, Avcılar'ın girişinde tam üniversitenin karşısında depremden dolayı yıkılan Tükenmez Camisi'nin temelini de seçimden hemen sonra iki hafta, üç hafta sonra atacağız. Orada çok güzel bir Avcılar girişini yapacağız size. Aynı şekilde yıllardır duran ve özellikle metro bağlantısı açısından hassas davrandığımız, Avcılar'ın girişindeki meydanın da inşaatı önümüzdeki hafta başlıyor. Sahildeki düzenlemeler, açtığımız kreşlerimiz... İki tane yurt açtık Avcılar'da. Sağ olsun genç kızlarımız orada. Biz önümüzdeki sene tam 5 bin gencimize, İstanbul'da yurt imkânı sağlayacağız. Biz görevi aldığımızda sıfırdı. Hiç yatağı yoktu. Bir öğrencisine bile yurt imkanı sağlayamıyordu. Bu eylül ayında tam 5 bin gencimize yuva olacak yurtlarımız. Kreş yoktu, biz sosyal yardımlaşmayı 5 katına çıkarttık. Ne dediler? 'Yapamaz' dediler, 'Keserler' dediler. Tam 5 katına çıkarttık. Tek bir farkla, ahlaklı bir şekilde, devletinin vatandaşına yaptığı desteği göstermeyeceği ahlakla yaptık. Alan elin veren eli görmediği şekilde yaptık. Onun için milletimizin bu zor günlerinde, ekonomik krizin insanlarımızı yorduğu günlerde biz vatandaşımızın yanında olduk. (Ceketi çıkar tezahüratları üzerine) Ceketi çıkar demekle olmaz. Hep beraber ceketleri çıkaracağız onu söyleyeyim. Sandık günü hep birlikte ceketlerimizi çıkaracağız.

SİYASETEN BU HALKIN METROYLA BULUŞMASI İÇİN BİR İMZA BİLE ATMAYAN AKLI PAZAR GÜNÜ EVİNE YOLLAYIN: Bakın bu iktidarın ikiyüzlülüğünü size söyleyeyim. Sizi ilgilendiren bir konu. Göreve geldiğim ilk günden itibaren rafa kaldırılmış olan Sefaköy-Avcılar-Beylikdüzü Metrosu'nu yapmak için can havliyle çalışıyoruz. Projelerini bitirdik, kredi anlaşmalarını da toparladık ama iki yıldır Cumhurbaşkanlığı yatırım planının içine Sefaköy-Avcılar-Beylikdüzü Metro hattını almıyorlar. Küçükçekmece’yi, Avcılar'ı, Beylikdüzü, Esenyurt hatta Büyükçekmece, Başakşehir'i cezalandırıyorlar. Bu metro hattının yapılması için tek şey yapacak bir imza. Bakın kefil değil, imza istatistiğe giriyor. Siyaseten bu halkın metroyla buluşması için bir imza bile atmayan aklı pazar günü evine yollayın, evine. Size söz biz bu memleket hangi ihtiyacı olursa olsun, hangi köşesinde hangi şehrinde olursa olsun, yeni dönemde iddiayla söylüyorum ki siyasi parti ayrımı yapmaksızın herkesin işine koşacağız, adaletle koşacağız. Her belediyenin, her şehrin işine koşacağız. Hiçbir zaman vatandaşımızın işini ihmal etmeyeceğiz. Partisi bizden değil diye, hiçbir şehri cezalandırmayacağız. Bunlar yaptılar. Onun için ne yapacağız? Pazar günü gideceğiz. Mührümüzü Kemal Kılıçdaroğlu'nun olduğu yere hep birlikte basacağız

SİYASETİ KUTSALIMIZ OLAN BU CAMİNİN İÇİNE NİYE SOKUYORSUNUZ: Amacımız iş yapmak. Amacımız vatandaşımıza hizmet etmek. Yahu iyi insan işini iyi yapan insandır. İnsan özellikle partisi görüşü fark etmeden insanına hizmet eden, onunla ilgili iyi şeyler düşünen, iyi yöneticidir. Bakın, bazıları ne yapıyor son günlerde? Sırf koltuğunu korumak için, fitneden, yalandan, fesattan, iftiradan geri durmuyor. Hani diyor ya 'Montaj işi, şu işi, bu işi'. Yahu Allah aşkına, Allah aşkına bir Müslüman, yalan konuşur mu? İftira atar mı? Bakın bunlar büyük yalan, büyük günah. Büyük günahın affı olmaz. Kul hakkı yemek, büyük günah, iftira büyük günah, yalan konuşmak büyük günah. Ya kalkacaksınız siz, Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Terörist' diyeceksiniz. 'PKK'yla ilişkili' diyeceksiniz. Kalkacaksınız siz onun yanındaki bizlere 'Terörist' diyeceksiniz. Bakın bizim insanlarımızı zehirliyorlar. Bizim insanlarımızı bu yalanlarıyla birlikte aldatıyorlar. Sadece onunla da değil, bakın hemen öğle namazına müteakip bu güzel caminin önünde size hitap ediyorum. Bu Avcılar'daki insanlar birbirimizi tanırız, biliriz. Ya Allah aşkına. Allah aşkına, milletin inancıyla sizin derdiniz ne? Siyaseti kutsalımız olan bu caminin içine niye sokuyorsunuz? Biz camiyi nasıl biliriz? Cami nedir biliyor musunuz? Oturursun Yaradan’ın önünde belediye başkanı da bir, esnaf da bir, Cumhurbaşkanı da bir, işçi de bir, emekçi de bir, orası eşitlenme yeri. Allah'ın yeri, Allah'ın evi orası. Oradaki vaiz koltuğu peygamber efendimizin koltuğu. Orada siyaset yapmaya kalkanları, siyaset yapanları koruyanları, siyaset yapanları orada ödüllendirenleri kınıyorum. Sizi Allah'a havale ediyorum. 'Allah sizi ıslah etsin' diyorum. Başka hiçbir şey demiyorum.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİ YERLE BİR ETTİLER, PARAMIZI PUL ETTİLER: Bakın sevgili dostlar, burada esnaf var, iş insanları var, tüccarlar var. Bakın bu insanlar büyük bir ekonomik kriz yaşıyor. Bakın orada döviz bürosu var. Bugün bankadaki dövizle, döviz bürosundaki döviz arasında ciddi farklar var. Bankalar, Merkez Bankası, artık döviz bürolarından, Tahtakale’den para satın alır hale geldi. Bakın Türkiye ekonomisini yerle bir ettiler, paramızı pul ettiler. Memleket bütün değerlerini kaybederken ekonomik olarak da yoksullaştı. Şunu unutmayın tek sebebi var. Bu çöp rejim, bu kötü sistem bu memleketten adaleti de götürdü, bereketi de götürdü. Bizi büyük bir sıkıntıya soktu. Bakın iddiayla söylüyorum. Uluslararası, ulusal, içeride, dışarıda itibarı kalmayan kurumlarımız oluştu Kızılay gibi, AFAD gibi. Bütün bunların sorumlusu bu sistem ve bu sistemi yöneten akılda. O aklın tek derdi koltukta kalmak. Bu aklın tek derdi liyakatli insanlar yerine, eşini, dostunu, akrabalarını koltuğa oturtmak. Ne yapacağız? Bu pazar günü, o bir avuç insanı da o bir avuç insandan faydalananları da evlerine göndereceğiz. İktidara milleti getireceğiz milleti.

BÜTÜN AKILLARIN KENDİNDE OLDUĞUNU ZANNEDEN O TEK KİŞİLİK AKIL DERHAL EVİNE GİTMELİ: Ben buradan görüyorum her yaşam biçiminden, her siyasi görüşten insanımız var. Biz böyle meydanlara alışığız, 'Bana oy vermeyenler kötü, bana oy verenler iyi' ya olmaz öyle şey. Oy verir vermez, birbirimizi sevelim, birbirimizi sayalım. Vallahi de billahi de biz birbirimize yeteriz. Bu milletin parası da kendine yeter aklı da kendine yeter. Bu bütün akılların kendinde olduğunu zanneden o tek kişilik akıl derhal evine gitmeli. Sevgili hemşerilerim, sevgili hanımefendiler. Çok kritik günlerimiz var üç gün. Bakın pazar günü, eğer pazartesiden itibaren bankalarda milletin parasını çekemediği, ekonomik krizin daha derinden hissedildiği bir süreç istemiyorsak, ekonomiden sosyal yaşama, kültürel hayatta, yoksulluğun giderilmesine, işsizliğin ortadan kaldırılmasından deprem bölgesindeki o can yoldaşlarımızın, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasına, bütün sorunlarımızın yanı sıra bu mülteci sığınmacı konusunun bu şehirden ve bu ülkeden ortadan kalkmasına hep birlikte imza atmak istiyorsak çok çalışmak zorundayız. Lütfen ama lütfen çok çalışın. Her bir komşunuzla konuşacaksınız. Eşinizle, dostunuzla, sevgili gençler, özellikle hanımefendiler, lütfen ama lütfen konuşun, dertleşin. İnsanlarımızı ikna edin siz edersiniz. Bu aldatan insanlardan, yalanı, iftirayı, kumpası, yöntem haline getirmiş akıldan kurtulmaları için onlara da yardımcı olun, oylarımızı arttırın. Hep birlikte seçim gününe kadar soluksuz bir biçimde çalışmaya Avcılar hazır.

SANDIKLARA HEP BERABER SAHİP ÇIKACAĞIZ: Sandık günü iki şey yapacağız. Bir; oy kullanacağız. İki; sandıklara hep birlikte sahip çıkacağız. Sandıklara nasıl sahip çıkacağız? İster partiler üzerinden sandık görevlisi olun, ister Türkiye gönülleri üzerinden müşahit olun. Sandıklarınızı bırakmayın. Bakın iki oy kullanılacak. Dolayısıyla iki kişiye oy kullanılan iş çok hızlı sonuçlanacak. Sakın ayrılmayın oradan. Evinizde, o canım Türk bayraklarını ep birlikte kaldırıp o gün okullarınızı terk etmeyin. Çünkü, demokrasi bayramını kutlayacağız. Bu seçim bir cumhurbaşkanının değiştiği seçim değil sadece. Bu seçim sadece bir partinin gidip bir partinin geldiği seçim değil. Bu seçim, milletimizin geleceğinin seçimi. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğinin seçimi. Geleceğimiz için oy kullanacağız, milletimizin ayağa kalkmasını sağlayacağız. Coşkuyla size söz pazartesi sabahı bambaşka bir güne uyanacaksınız. Demokrasiyle, içinde olacak güzel duygularla, hoşgörüyle birbirinizi daha çok seveceksiniz. Selam vermediğiniz komşuya selam vereceksiniz, selam alacaksınız. Bu ülkenin üstündeki kara bulutları defedeceksiniz. Bu ülkenin bütün güzelliklerle buluşmasını sağlayacaksınız. Onun için sorumluluğumuz büyük. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı yapıp Çankaya'ya Atatürk'ün evine yollayacağız. Ama aynı zamanda 86 milyon insanımızın iktidarını başlatacağız. Allah bizi mahcup etmesin., Allah milletimizi korusun. Kötülükten, fitneden, fesattan, itiraftan Allah'ım sizi korusun."