Haber: Fatoş Erdoğan

Saraçhane Parkı'nda basın açıklaması gerçekleştiren İBB işçileri, sürecin genel bir değerlendirmesini  yaptı. 71 gündür devam eden süresiz oturma eylemi sonlandırdığını ilan etti.

Basın açıklamasına DİSK Nakliyat-İş genel başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu üyesi Pelin Pınar Giritlioğlu, DGD-SEN, Umut-Sen, Tüm Bel-Sen, İşçi Emekçi Birliği, İşçinin Kendi Partisi, HDP, TÖP, TİP destek verdi.

Basın açıklamasını İBB çalışanları adına Fatma Eryıldız okudu.

Açıklamada, "Bizler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi tarafından mobinge maruz bırakılan, arşiv taraması ve güvenlik soruşturması bahane edilerek barış akademisyeni olduğu için, KHK’lı olduğu için, Ali İsmail Korkmaz anmasına katıldığı, Halepçe anmasına katıldığı ve başka meşru eylemlere katıldığı için işinden edilen emekçileriz.

1961 yılında 100.000’lerce işçi ile Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitinginin yapıldığı Saraçhane’de 28 Temmuz 2022’de başladığımız direnişimizin bugün 71. günündeyiz. 71 gün bir emekçi için ne anlama gelir: ülke genelinde ortalama ücretlerle geçinmenin bile olanaksızlaştığı mevcut ekonomik kriz koşullarında emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan bir kısmımızın 7 aydır işsiz olduğu bizler için sadece direniş süresince 70 gündür bile 2 kere maaş alamamak, 2 kere kirayı ödeyememek, alana gelmek için 2 kere aylık akbil doldurmakta zorlanmak, hafta sonlarını çıkarırsak okula giden çocuklarına 45 defadan fazla harçlık verememek demektir.

Geriye dönük bakarsak ilk gün basın açıklamamızda 2019 yerel seçimlerinden sonra el değiştiren yerel yönetimlerde karar alıcı konumda olan makamlar, kendi yetki alanları dahilinde mutlak iktidardır. Bununla birlikte İBB, kendi personeliyle girdiği işçi-işveren ilişkisinin toplum tarafından dikkatle izlendiğinin ve bunun kamu-dışı alanda da emsal oluşturduğunun farkında olmalıdır demiştik. Biz de bu sebeple 71 gündür AKP iktidarının kendi politik gündemine uymadığı için hukuksuz bir şekilde uydurduğu damgalamaları sorgulamadan kabul eden bu suça ortak olan İBB’nin yaptığı yanlış uygulamadan vazgeçerek işe iade olma talebimizi sayısız siyasi parti, STK, dernek, sendika, platform, oluşum ve basının desteği ile dile getirdik. Güvenlik soruşturmaları iktidarın beğenmediklerini cezalandırma aracı olarak kamuda çalışanların veya çalışmak isteyenlerin başına musallat edildiğini, ana muhalefetin yönetimindeki belediyelerin tavrının bu uygulamaya temelden, ilkesel bir itirazı dile getirmesi gerektiğini, geri adım atmanın ve taviz vermenin hep daha fazla kayba yol açacağını defalarca kere bu alandan haykırdık.

Yanımızda olan sayısız siyasi parti, STK, dernek, sendika, platform oluşum dışında İstanbul Barosu, TTB, TMMOB, DİSK, KESK hatta İBB bile hakkında herhangi bir dava, soruşturma, gizli soruşturma vs. olanlara yönelik yürütülen güvenlik soruşturmaları gerekçe gösterilerek yapılan işten çıkarmaların hukuki bir zorunluluk değil, siyasi tercih olduğunu kabul etmiştir.

Bu süreçte biz direnişçiler olarak gerek siyasi iktidar ve medyasının üzerimize atmaya çalıştığı yaftalamaya karşı gerek İBB yönetiminin bu yönelimi adeta kabul edercesine bizleri harcama tutumuna karşı başlattığımız direniş ile sesimizi kamuoyuna duyurduk. Bununla birlikte “anlatılan senin hikayendir” diyerek 86000 İBB emekçisine yapılan bu yakışıksız saldırıyı kısmen de olsa boşa çıkarmayı başardık.

Direnişimiz sonrası  İBB ve diğer yerel yönetimlerin emekçileri güvenlik soruşturmaları gibi damgalama uygulamaları bahane ederek işten çıkarmalarda defalarca kere düşüneceğini, emekçilerin ekmeğine el uzatmaya öyle kolay cesaret edemeyeceklerini gördük.

Direniş ile birlikte sermayedarın kolay işçi atması için kılıf olan Kod 42 (yalanbeyan) verenin bizler olmadığını ve Kod 42 garebeti ile işçileri atmanın bir bedeli olduğunu tüm işverenler görmüştür.  Defalarca dile getirdiğimiz üzere KOD-42, belediyelerin çıkardığı KHK'lardır! İBB, bütün bu güvenlik soruşturmalarını ve KOD 42’nin garabet olduğunu onaylamasına, kendi hatalarını ve bize yapılan hukuksuzluğu kabul etmelerine rağmen hepimizin işe iadesi konusunda bir adım atma cesareti gösterememiştir.

Direniş süresince kazanamadıklarımız kadar kazandıklarımız da var. İşlerimize iade olmak emek mücadelesi açısından bizler için çok önemliydi. Bunun yanında olağanüstü hal rejiminin güvenlik soruşturmalarının kalıcılığının önüne geçmek; güvenlik soruşturmaları, fişlemeler, masumiyet karinesinin ayaklar altına alınmasının son bulmasını hep bir ağızdan söylemek direnişimizin en büyük motivasyonuydu.

71 gündür tüm dostlarıyla tavizsiz direnen bizler, buradaki direnişimizin sesinin tüm ilgililere ulaştığını, taleplerimizin haklı olduğunu, tüm yerel yönetimlere haksız hukuksuz işten atılan işçilerin hiçbir zaman sessiz kalmayacağı ve yalnız olmadığı mesajını yüksek sesle verdiğimizi düşünüyoruz. KOD-42 uygulamasının gayri meşruluğu ve hukuksuzluğu teşhir edilmiş, bundan sonra benzer durumdaki çalışanlara uygulanmaması herkesin genel kabulü haline gelmiştir. Bu kazanımlar yürütülen direnişin kazanımlarıdır. 

Söz konusu kazanımlar elbette yeterli olmamakla birlikte mücadelemizi hem hukuki zeminde hem de her alanda sürdürme konusunda kararlığımız ve inadımızın devam edeceği hususunda kimsenin şüphesi olmamalıdır. Haksızlıklara karşı her alanda mücadelemiz devam edecektir. Hukuki süreçler elbette lehimize sonuçlanacak, siyasi dayatmalar son bulacak ve hepimiz işlerimize geri döneceğiz. Bundan sonra bu haksızlık tam anlamıyla ortadan kaldırılıncaya kadar ve tüm arkadaşlarımız işlerine iade edilinceye kadar mücadelemiz farklı alanlarda devam edeceği vurgusunu düşerek Saraçhane Parkı nöbetini bitirdiğimizi tüm basın emekçileri ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Nöbetimize destek veren, yüreği bizimle atan, gücümüzü büyüten, sesimizin daha gür çıkmasını sağlayan tüm siyasi parti, STK, dernek, sendika, oda ve  platforma içtenlikle teşekkür ve dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Yaşasın emek mücadelemiz!" ifadeleri kullanıldı. 

İBB işçileri işe geri dönmek için hukuki mücadeleye devam edecek.