BERKAY VAROL 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türkiye İşverenleri Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Ergün Atalay ile birlikte İstanbul’da, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde milyonlarca emekçiyi ilgilendiren yeni asgari ücreti dün açıkladı.

Erdoğan, "Asgari ücrete temmuz ayından geçerli olmak üzere yüzde 25 oranında bir ara artış yapıyoruz. Buna göre yeni asgari ücret, net 5 bin 500 TL olacaktır" dedi. Daha sonra Bakan Bilgin'in uyarısı üzerine sehven oranı yüzde 25 olarak söylediğini, aslında yüzde 30 olduğunu ifade etti. Karar Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında dün akşam yayınlanarak 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe girdi.

Asgari ücretin açıklanan açlık sınırının altında kalması tepkilere neden oldu. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Erdoğan'ın açıkladığı 5 bin 500 TL olan asgari ücreti ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. 

Açıklanan asgari ücret üzerine Paylan, “Asgari ücreti açlık sınırının altında açıklamak vicdansızlıktır. Açlık sınırı şu anda 6 bin 391 TL ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanki bir müjde veriyormuş gibi asgari ücreti açlık sınırının altında açıklıyor. Ben Cumhurbaşkanının yerinde olsam utanırdım. Bu açıklamayı yapmazdım. Çünkü açlık sınırı bir ailenin yalnızca mutfak masrafını ifade eder. Yani Cumhurbaşkanı, asgari ücretlileri açlığa mahkûm ettiğini ilan etti” eleştirisini yaptı.

“CUMHURBAŞKANININ YAPTIĞI AÇIKLAMAYI BÜYÜK BİR VİCDANSIZLIK OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM”

Paylan, konut kiralarının, giderlerin artışına dikkat çekerek, “Kiralar, faturalar üç katına çıkmışken, temel ihtiyaçların hepsine zam yağmışken ve yoksulluk sınırı 20 bin TL’nin üzerine çıkmışken asgari ücreti 5 bin 500 TL olarak açıklamak büyük vicdansızlıktır. Bir sıkıntı daha var, 5 bin 500 TL, bugün için 5 bin 500 TL. Ama enflasyon canavarı durmuyor. Enflasyon canavarı, asgari ücretlinin alım gücünü yemeye, bitirmeye devam edecek. Düşünün ocak ayında da 4 bin 253 TL olarak açıklandığında belki işçilerimiz bir miktar sevinmişti ama daha maaş cebe girmeden eriyip gitmişti. Maalesef bugün de 5 bin 500 TL bir nebze bir anlamı olabilir ama bugün bu altı ay boyunca geçerli olacak asgari ücret ve asgari ücretlinin alım gücü daha da eriyecek. Bu açıdan Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamayı büyük bir vicdansızlık olarak değerlendiriyorum” dedi.

“İŞÇİLERE, TÜİK’İN YALAN ENFLASYON RAKAMINI BİLE REVA GÖRMEYEN BİR CUMHURBAŞKANI”

Erdoğan, kamu emekçilerine ve emeklilere yüzde 40’ın üzerinde zam yapılacağını duyurdu. Paylan, “Erdoğan, yüzde 40’ı kamu emekçilerine TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre yapıyor. Emeklilere de zammı TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre yapıyor. Oysa şu anda sokağın enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde. Eğer ki emeklilere ve memurlara yüzde 100 zam yapmış olsaydı Erdoğan, ancak emeklilerin ve kamu emekçilerinin alım gücünü koruyabilirdi. Ancak yüzde 40 zam yapıyor. Yani düşünün işçilere bunu bile reva görmüyor. İşçilere, TÜİK’in yalan enflasyon rakamını bile reva görmeyen bir Cumhurbaşkanı gerçekliği ile karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemiz lazım” diye konuştu.

“EMEKÇİLER, ALIM GÜCÜNÜ ANCAK BU ZALİM, EMEĞİ SÖMÜREN DÜZENE İTİRAZ EDEREK ALABİLİRLER”

Paylan, “Ben tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin ve işçilerin buna itiraz etmesi gerektiği çağrısında bulunuyorum. Sokakta, çarşıda, pazarda bu enflasyonu emekçiler yaşıyor. Alım güçlerinin nasıl eridiğini görüyor. Buna ancak itiraz ederek bunu değiştirebiliriz. Son bir yılda Ekonomi Bakanı da açıkladı. ‘Bu sistem patronlara çalışıyor’ dedi. ‘Bankalar karlarını yediye katladı, şirketler karlarını on, yirmi kat artırdı ama emekçilerin alım gücü eridi. Emekçiler, alım gücünü ancak bu zalim, emeği sömüren düzene itiraz ederek alabilirler. Biz bu itirazları Meclis’te yükseltiyoruz ama ben sofrasından ekmeği çalınan tüm yurttaşlarımıza bu emek hırsızlığına karşı itirazlarını yükseltme çağrısı yapıyorum” dedi.

“EMEKÇİLERİN AĞZINA BİR PARMAK BAL ÇALIYORLAR AMA BU BAL ACI BİR BAL”

Açıklanan “Yüzde 30 artış” üzerine ise Paylan, şunları söyledi:

“Yüzde 30’luk rakamını bulamamışlar. Yüzde 29’a tekabül ediyor. Yuvarlamışlar. Şimdi 6 bin 500 TL yaparsak patronlar bunu ödeyemez, açlık sınırının üzerine çıkarırsak demişler. Ee yüzde 25 de 5 bin TL yapıyor, o da çok büyük tepki alır, bari 5 bin 500 TL yapalım demişler. Yani tamamen ortada bir durumu kurtarma çabası var. Çünkü enflasyon canavarı büyük bir şekilde işçiyi eziyor ve tepki var. AKP ve MHP’nin oyları eriyor. Bunu görüyorlar. Emekçilerin ağzına bir parmak bal çalıyorlar ama bu bal acı bir bal. Yapılması gereken biz HDP olarak asgari ücretin 10 bin TL olmasını önerdik.”

“BİR SARMAL ŞEKLİNDE EKONOMİMİZ ÇÖKÜYOR”

Paylan, 10 bin TL olarak önerdikleri asgari ücrete ilişkin, “Esnaf, kobiler, sermayedarlar, ‘efendim biz bunu nasıl ödeyeceğiz.’ Ama şunu unutmasınlar, eğer işçinin alım gücü yoksa sizin sattığınız veya ürettiğiniz ürünü de kimse alamaz. Şu anda ekonomimizdeki sıkıntı budur. İşçinin alım gücü bitiyor. İşçinin, emeklinin, emekçinin alım gücü bittiğinde onlar esnafa gidip alışveriş yapamıyorlar, onlar alışveriş yapamadığında esnaf iflas ediyor. Ve sermayedar da o esnafa ürün üretemiyor. Bir sarmal şeklinde ekonomimiz çöküyor. Bu çöküşten çıkmanın iki yolu var. Bir, emekçilerin alım gücünü yerine koymak; iki, enflasyonu durdurmak. Bunu başardığımız zaman ekonomik dengeler yerine oturur. Ama bu iktidarın böyle bir derdi yok. Enflasyon ile birlikte emek sömürüsüne dayalı yandaşları zenginleştirme politikasını sürdürüyorlar. Bu politikayı sona erdirmek için de tek yolumuz var, derhal seçim” diyerek erken seçim çağrısı yaptı.

“BİN ODALI SARAYDA YAŞAYAN, HİÇ GECEKONDUDA YAŞAYAN DAR GELİRLİ EMEKÇİNİN HALİNDEN ANLAR MI”

Asgari ücretin “müjde” olarak açıklanmasını ise Paylan şu sözlerle eleştirdi:

“5 bin 500 TL iyi oldu diyen tüm bürokratlara, kamu görevlilerine, milletvekillerine ve Cumhurbaşkanına bir çağrım var. Buyursunlar, 5 bin 500 TL ile bir ay geçinmeyi denesinler. Eğer geçinebilirlerse, çok iyi yaptık desinler. Ama geçinemezlerse, tencerelerini bile kaynatamazlarsa, kiralarını, faturalarını ödeyemezlerse işçinin halini anlarlar. Onlar saraylarında şatafat içinde yaşıyorlar. Bin odalı sarayda yaşayan, hiç gecekonduda yaşayan dar gelirli emekçinin halinden anlar mı? O emekçiler her gün bulgur, kuru ekmek ile karnını doyurmaya çalışıyor. Aç kalıyor, açıkta kalıyor, kirasını ödeyemiyor. O açıdan 5 bin 500 TL’yi müjde olarak değerlendiren herkese ben o 5 bin 500 TL ile yalnızca bir ay geçinmeyi denemelerini öneriyorum.”