HalkTV'nin haberine göre; savcı Uçuk, kararında, ölüm tehdidinin sert eleştiri kapsamına girdiğini, ulusal güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike oluşturmadığını savunuyor.

 Sezen Aksu'nun 10 yıl önce çıkan bir şarkısında Adem peygambere hakaret ettiği gerekçesiyle 15 Temmuz Şehitler ve Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut ve bir grup üyesi, 23 Ocak'ta İstanbul Adliyesi'ne gelerek suç durusunda bulundu ve "Şehitlerimize asla laf söyletmeyiz. Laf söyleyenlerin dillerini keseceğiz. Beyinlerine sıkacağız" dedi.

Oyuncu Müjde Ar'ın, avukatı İlhan Cihaner aracılığıyla yaptığı şikayet üzerine Bulut ve üyeleri hakkında 'suç işlemeye tahrik', 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik', 'halk arasında korku ve panik yaratma amacıyla tehdit', 'suçu ve suçluyu övmekten' soruşturma başlatıldı.

İfade almaya gerek görmedi 

Savcı Türkşad Kunthan Uçuk, geçen 6 Mayıs’ta ifade almaya bile gerek görmeksiniz kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararında Gülşen’in de tutuklandığı TCK 216. maddesi yönünden inceleme yaptı. Yargıtay içtihatlarına göre bu suçtan ceza verilebilmesi için kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike unsurunun gerektiğini savundu ve AİHM’nin 2019 yılında verdiği bir kararda “Düşmanca bir üslupla kaleme almış olmakla birlikte halkı şiddete ve silahlı direnişe, ayaklanmaya teşvik olmadığı sürece ifadenin sırf düşmanca üslup taşıdığı gerekçesiyle cezalandıramayacağı, düşmanca kaleme alınan ifadelerin ulaştığı insan kitlesi nazara alındığında toplumu büyük kesimi etkileme imkanı olmadığından ulusal güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlikeli oluşturmayacağının” belirtildiğini söyledi.

Savcı Uçuk, suç işlemeye tahrik suçu açısından Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11 Temmuz 2016 tarihli bir kararını dayanak gösterdi. Bu kararda, “Soruşturma konusu programda eleştiri ve değer yargılarının kısmen terk ve çarpıcı bir üslupla dile getirilse de esasen eleştirinin sert bir üslupla dile gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşmasının eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu olduğu, basın özgürlüğünün belli ölçülerde abartmayı hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerdiği” belirtildi.

Kararda, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçu’ yönünden basın açıklamasındaki beyanlar sebebiyle ‘kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıktığına dair herhangi bir delil olmadığı’ savunuldu. Ayrıca ‘suçu ve suçluyu övmek’ bakımından yasal unsurların oluşmadığı, ‘suç işlemek için tahrik suçu’ açısından da kamu barışı açısından tehlikeli bir durum oluşturacağına dair delil olmadığı savunuldu.