CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “Dedikodu ve trollüğün iktidarı mı? Yoksa emeğimizin para ettiği, üretimiyle ve bilimiyle konuşulan bir Türkiye mi? Bu kez biz kazanacağız. Zamanımız geldi” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Aralık’ta yapacağı açıklamayı değerlendirdi. Gökçen'in yazılı basın açıklaması şöyle:

“28 Kasım’da altı siyasi parti olarak açıkladığımız güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa önerisi ve 3 Aralık’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklayacağı proje; Türkiye’nin geleceği için önemli bir vizyonu ifade ediyor.

“ALTI SİYASİ PARTİ, BÜTÜN TROL ÇALIŞMALARINA RAĞMEN BİRLİKTELİĞİNİ SAĞLAMLAŞTIRARAK BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİ YAPMAK İÇİN KOLLARI SIVADI”

Güçlendirilmiş parlamenter sistem kendimizi özgürce ifade edebileceğimiz, hukuk güvenliğinin olduğu, insanca yaşamamızı sağlayacak bir sistem demek. Altı siyasi parti, bütün trol çalışmalarına rağmen birlikteliğini sağlamlaştırarak bir toplum sözleşmesi yapmak için kolları sıvadı. Ve bu altı parti gençlerin tweet atmaktan korkmayacağı, bir kişinin uluslararası andlaşmadan bir gece yarısında çıkamayacağı, insan onuruna ve kuvvetler ayrılığına dayanan, istikrar sağlayacak bir sistem kurmak için uzlaştı.

“BİLİM ÜRETİMİ İÇİN UYGUN ORTAMI SAĞLAYAN BİR ANLAYIŞA İHTİYACIMIZ VAR”

Hukuk devleti ve demokrasiyi sağlamakla birlikte dünyayı ve yeni teknolojiyi yakından takip eden, dünyanın tartıştığı yeni konuları bilen ve değişime adapte olmayı sağlayacak yatırımları yapan, bilimi reddetmeyen, aksine bilim üretimi için uygun ortamı sağlayan bir anlayışa ihtiyacımız var. Genel Başkanımızın deyimiyle ‘yüksek yetenek inşası’ kavramını önceleyen ve beyin göçü veren değil, alan bir ülkeyi nasıl yaratacağını düşünen bir siyasi iradeye ihtiyacımız var. 3 Aralık bize tam da bu vizyonu gösterecek.

“DEDİKODU VE TROLLÜĞÜN İKTİDARI MI? YOKSA EMEĞİMİZİN PARA ETTİĞİ, ÜRETİMİYLE VE BİLİMİYLE KONUŞULAN BİR TÜRKİYE Mİ?”

Türkiye’nin gençlerinin önünde önemli bir seçim var. Bu seçim, geçmişte bırakmak istediğimiz kısır ve ötekileştirici tartışmalarla bütün kaynak ve enerjimizi çöpe atmak mı? Yoksa insan haklarının korunduğu, hep beraber ve adilce zenginleştiğimiz bir gelecek inşa etmek mi? Dedikodu ve trollüğün iktidarı mı? Yoksa emeğimizin para ettiği, üretimiyle ve bilimiyle konuşulan bir Türkiye mi? Bu seçenekler arasında bize mutluluğu hangisinin getireceği çok açık. Ve bu kez biz kazanacağız. Zamanımız geldi.”