Haber: Fatoş Erdoğan

Casusluk, Çarşı ve Gezi davalarının birleştirilmesi ile oluşturulan torba dava bugün başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davada, Osman Kavala "casusluk ve Gezi'nin finansörlüğü" iddialarıyla iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Taksim Dayanışması, bugün başlayan 3. Gezi Davası'nın ilk duruşması öncesinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir basın açıklaması düzenledi.

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve il teşkilatı, HDP Milletvekilleri Zeynel Özen ve Zübeyde Gülüm, Sol Parti PM üyesi Alper Taş, Gülsüm ve Sami Elvan ile uluslararası kurumlar ve hak savunucuları katıldı. Taksim Dayanışması adına Akif Burak Atlar'ın okuduğu basın açıklamasında, Gezi Direnişi'nin Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, Gezi'nin tümüyle mesnetsiz iddialarla üçüncü kez yargılanmak istendiği vurgulandı. 

"GEZİ'Yİ KİRLETEMEZSİNİZ!"

Açıklamada şöyle denildi: "Gezi'yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle , kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi'ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız beyhudedir! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!

"DAYANIŞMA YARGILANAMAZ!"

Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da aralarında yer aldığı sanıklar arasında şahsında Türkiye'nin 80 kentinde Gezi'ye katılan milyonlarca insanın haksızca yargılanmak istendiği ifade edilen açıklamada, "2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi'nin siyah ve beyazı olan Çarşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!"

OSMAN KAVALA SERBEST BIRAKILMALI

Davanın derhal geri çekilmesi, kurgu ithamlarla yargılanmak istenenler hakkındaki iddiaların düşürülmesi ve somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala'nın serbest bırakılması istenen açıklamada, "Gezi Direnişi bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi'yi suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz! Biliyor ve inanıyoruz ki: GEZİ hep haklı! GEZİ Umuttur, Umut Yargılanamaz!"" denildi.

İLK DURUŞMADA DOSYALARIN AYRILMASI TALEBİ

Casusluk, Çarşı ve Gezi davalarının birleştirilmesi ile oluşturulan torba dava bugün başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davada, Osman Kavala "casusluk ve Gezi'nin finansörlüğü" iddialarıyla iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Toplamda 52 sanığın yargılandığı davada, sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet hapisten, farklı yıllarda hapse çeşitli cezalar isteniyor. Davanın ilk duruşmasında Çarşı ve Osman Kavala'nın avukatları dosyaların ayrılmasını istedi. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala, duruşmaya SEGBİS'le katıldı ve SEGBİS arızası nedeniyle duruşma 1 saat geç başladı. Duruşmayı, Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra, CHP milletvekillleri Ali Şeker ve Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP Milletvekilleri Zülayha Gülüm ve Zeynel Özen de izledi. Ayrıca İngiltere, Hollanda, Danimarka, Fransa, Amerika, İsviçre, Almanya Konsolosluğu ve Büyükelçi temsilcisi, Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, Uluslararası Af örgütü Türkiye Kampanyalar sorumlusu Milena Buyum da duruşmada hazır bulundu.

ÇARŞI'DAN BİRLEŞTİRMEYE İTİRAZ

Duruşmanın başında mahkeme başkanının "usul itirazı olup olmadığını" sorması üzerine, Çarşı avukatları birleştirme kararının hukuksuz olduğunu belirterek, dava dosyasının ayrılmasını talep etti. Avukat Ali Rıza Dizdar, "Biz Çarşı davası olarak bilinen ve bilhassa kadın, çocuk ve insan hakları konusunda duyarlı olan müvekkilerimizi temsil ediyoruz. Dosyaların birleştirilmesi usul hukukuna aykırıdır. Sizin olmadığınız bir günde, adli tatilde, bizim yazılı beyanlarımız yokken ve bu dosya ile birleştirilmesi istenen dosyadaki deliller de bilinmeden birleştirildi. Biz Çarşıyı mı anlatacağız, onlar ne anlatacak? Sonra Çarşı her şeye karşı diyorsunuz" dedi. Çarşı'nın avukatlarından Ömer Kavili de, birleştirmenin doğrudan doğruya siyasi bir müdahale olduğu izlenimi verdiğini belirterek, "Osman Kavala bir onurdur. Onun ne ilgisi var Çarşı davasıyla?" diye sordu.

OSMAN KAVALA İÇİN TAHLİYE TALEBİ

Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da davaların ayrılması ve Osman Kavala’nın tutukluluk halinin bitirilmesi talep etti. "Osman Kavala için 52 kişinin yargılanacağı birbirinden farklı üç olayla yargılamaya gidiliyor. Bu hem hukuksuzdur hem de işkencedir" diyen Bayraktar'ın yanı sıra diğer avukatlar da, "birleştirilme kararının hukuka aykırılığının tespit edilip bu karardan dönülmesini", Çarşı ve Gezi davalarının ayrı yapılmasını talep etti. Taleplere ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner, dosyaların ayrılması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme Heyeti, duruşmaya saat 13.45'e kadar ara verdi.

ÇARŞI DAVASI AVUKATLARI SALONU TERKETTİ

Aranın ardından avukatlar savcının talebine ilişkin söz alarak itirazda bulundu. Av. Ömer Kavili, "Mahkemeniz taleplerimize ilişkin savcıdan görüş istedi, o da bir cümleyle reddini istedi. Hukuk ilkelerine göre görmediğimiz delillerden yargılansak da şüpheli ve sanık masumiyetidir esas olan. Ancak burada masumiyetimizi kanıtlamak için çırpınıyoruz. Bu dosyada davaya çökme yapılmıştır. Bu konularda savcının gerekçe göstermesi gerekirken bunu bile yapamadı. Öyleyse savcıdan yeniden görüş istemenizi, bunu yapmayacak olursa başsavcının salona çağrılarak ondan mütalaa alınmasını istiyorum. Çünkü böyle yapan kamu görevlileri nedeniyle Türkiye AİHM'de sürekli mahkum ediliyor ve tazminat ödemek zorunda kalıyor" dedi.

Çarşı sanıklardan biri ise "Biz tribüncüyüz, bizi kimseye bağlamayın. İşimizi gücümüzü bırakıp geldik" diye konuştu.
Mahkeme heyeti karar vermek için 5 dakika ara verdi. Avukat Kavili'nin talebini müzakere eden heyet, bozma ilamlarının içeriği, bozma ilamına uyulmaya karar verilmiş olması, celse arasında birleşmeye onay verilmiş olması nedeniyle dosyaların ayrılmamasına karar verdi. Talepleri reddetti.

Mahkeme heyetinin usüle ilişkin talepleri reddetmesi üzerine Çarşı davası avukatları, mahkeme heyetini protesto ederek salonu terk etti. Salonu terk ederken "Size saygısızlık değil ama biz bu celse verdiğiniz kararlardan dolayı salonu terkediyoruz" dediler. Çarşı davasında yargılananlar duruşma salonunda kalırken, avukatlarının salonu terkedişini alkışlarla desteklediler.

MÜCELLA YAPICI: GEZİ ONURUMUZDUR

Gezi davasından yargılanan Mücella Yapıcı, "Ben aynı iddianameyle iki kere yangılandım, beraat ettim, beraatim kesinleşti. Sonra aynı iddianameyle tekrar yargılandım, tekrar beraat ettim. Bu davayı, geldiği bu haliyle aklen, ahlaken asla kabul etmiyorum. iddianameyi de kabul etmiyorum. Gerçekten bu davayı bu kadar uzatarak Gezi'yi kriminalize edemezsiniz, Gezi onurumuzdur" dedi.

CAN ATALAY: BİZ YOKMUŞUZ GİBİ YARGILAMA YAPILIYOR

Gezi davasında yargılanan Can Atalay söz aldı:

"Biz yokmuşuz gibi yargılama yapılıyor. Kararlarla ilgili görüşlerimizi söylemiştik, kabul edilemez. Biz üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz, sayın savcının dosyada yeniden görevlendirilmesinin nedenini görüyoruz. Hem istinaf hem Yargıtay kararı için bize süre vererek duruşma açıp sorgu almanız gerekir. Sorgumuz tamamlanmamıştır. Yargıtay sizi delil toplama konusunda memur ederek bir karar verdi. Bu kabul edilemez. Gezi direnişi bu memleketin yaşayan bir organizma olduğunun kanıtıdır. Gezi'yi bizi kullanarak suçlamanıza izin vermeyeceğiz. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve bizim teamülen sorgu vermemize izin vermeniz gerekir" dedi.

Gezi davası avukatları ek süre talep etti.

Çarşı davasında yargılananlardan Hakan Tezel, "Aradığınız suçu cımbızla aradınız, cımbızla bulacaksınız" dedi. Çarşı sanıklarından Hüseyin Fidan ise "Söyleyecek bir şeyimiz yok aradığınız, bi şey varsa söyleyin biz yardımcı olalım" dedi. 

Mahkeme Başkanı "Böyle savunma yapacaksanız siz bilirsiniz" diye cevapladı. 

KAVALA: KOMPLO TEORİLERİNE DAYANDIRILAN FANTASTİK NİTELİKTE İDDİALAR

1438 gündür tutuklu olan Osman Kavala SEGBİS'le katıldığı duruşmada söz aldı:

“Daha önce aralarında fiili ve hukuki bağlantı olmadığına karar verilen suçlamalar hiçbir yeni delil olmadan birleştirildi ve benimle ilgili davalar, gene hiçbir delile ve anlaşılır gerekçeye dayandırılmadan Çarşı davası ile birleştirildi. Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır. 

AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın karşı oy yazısında ifade ettiği ve AİHM kararında da hükme bağlandığı gibi, bu malzemenin suç işlendiğine dair delil olma vasfı taşımadığı açıktır. Çarşı davasında suçlananlarla tanışıklığım, irtibatım olmadı. Onların da beni tanımıyor olmaları hayatın doğal akışına uygundur.

12 Temmuz’daki duruşma zaptından okudum, avukat Volkan Bahadır sanıklardan Y.D.’ye ‘Osman Kavala’yı tanıyor musun?’ diye sormuş, ‘Hangi takımda oynuyor?’ şeklinde cevap almış.

Gezi protestolarında hâkim olan ortak nokta her sınıftan, yediden yetmişe herkesin yararlandığı bir parkı yok edecek, yasaya ve kamu yararına aykırı bir projenin antidemokratik yöntemlerle uygulanmasına gösterilen tepkidir.

İddia makamının tahrif ettiği gerçek, Gezi protestolarına katılan milyonlarca insanın demokratik haklarını kullanmak için kendi özgür iradeleriyle hareket eden onurlu yurttaşlar olduklarıdır.

"HAYSİYETİME YÖNELİK BİR SUİKASTTİR"

Bana yöneltilmiş olan 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttir.

Savcının azınlıklarla yapılan faaliyetleri casusluk suçunun delilleri olarak göstermesi, halkın ırk temelli tanımlandığı ve azınlıkların potansiyel suçlu olarak görüldüğü Nazi Almanyası’nda vatana ihanet yasasına dayandırılan keyfi casusluk suçlamalarını hatırlatmaktadır.

[Bu anlayışta] Nasyonal Sosyalist bakış açısına göre suç işlediği ya da işleyecek olduğu düşünülen kişinin fiiline uygulanabilecek bir yasa yoksa, hangi yasanın temel aldığı fikir daha uygunsa o yasaya göre kişinin cezalandırılması yükümlülüğü getirilmişti.

Yasaların Hitler’in iradesiyle somutlaşan Nasyonal Sosyalist anlayışa göre yorumlanması ve uygulanması zorunluydu. Ülkemizde böyle bir uygulamaya imkân verecek bir yasa ya da kural olmadığına göre, iddia makamının yasaların dışına çıkarak bir suçlama kurgulamış olmasının hiçbir dayanağı yoktur. Bu davranış kamu yetkisini ve yasaları kötüye kullanmak anlamına gelmektedir.

Somut delil, varsayımlara dayalı olmadan somut olduğu anlaşılan delildir. Özgürlüklerin kısıtlanması, ancak bu tür delillerin tarafların ve dolayısıyla kamuoyunun önüne konması halinde, bu yükümlülük yerine getirildiğinde meşruluk kazanabilir. Bu özellikte olmayan birtakım bilgi, bulgu ve varsayımların somut delil olarak tanımlanmaları, özgürlüğün gasp edilmesine ve kamuoyuna yönelik dezenformasyona hizmet etmektedir.

Sudan bahanelerle tutukluluğumun sürdürülmesi yargısız infazdır, algı yaratma çabasıdır, AİHM’in kararının etrafından dolanma girişimidir. Umarım, davaların birleştirilmesi, Türk yargısının karşı karşıya olduğu tehditlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olur. Umarım ülkemizde bir daha böyle bir iddianame hazırlanmaz, böyle şey bir daha yaşanmaz."

KAVALA TAHLİYE EDİLMEDİ

Ardından avukatı Köksal Bayraktar söz aldı ve Osman Kavala’nın tahliyesini talep etti. Duruşma savcısı ise Osman Kavala'nın suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verdi ve duruşmayı 26 Kasım 2021 tarihine erteledi.