CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, “20 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde bir tane dahi kamu endüstriyel kompleksi, fabrikası yapılmadı. AKP iktidara geldiğinde, 2002 yılında ISO 500 ilk 20'de 6 tane kamuya ait olan sanayi şirketimiz var iken bugün ise ISO 500 ilk 20’de bir tane dahi kamuya ait sanayi şirketi yer almamaktadır. 20 yılın sonunda kamu, sanayide hiç haline getirilmiş" dedi. Açıkel, "Üzülerek söylüyorum; AK Parti'nin son döneminde inovasyondan bahsedeceksek kaçakçılık, kara para aklama, organize suç ve mafya, pasaport sahteciliği, mazot kaçakçılığı, gıda tahsis, Bitcoin ve benzeri bir inovasyondan bahsetmek gerekiyor. Türkiye, bu tür yoz inovasyona ve merdiven altı kara ekonomiye değil, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında Atatürkçü bir kalkınma stratejisine gereksinim duymaktadır" diye konuştu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bugün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bütçesi görüşülüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın sunumunun ardından ilk sözü CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel aldı. Açıkel, "Selüloz ve kağıt fabrikalarını, şeker fabrikalarını, gübre fabrikalarını ve büyük rafinerileri özeleştiren AK Parti hükümetleri, tüm bu sanayi ve teknoloji alanlarında Türkiye’nin kırılganlığını ve dışa bağımlılığını artırmıştır" dedi. 

Açıkel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“BU SABAHKİ DEPREM BİZE, İNŞAAT TEKNOLOJİLERİNİN SANAYİ VE TEKNOLOJİ POLİTİKALARIMIZ AÇISINDAN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATTI: En başta deprem olgusu olmak üzere, Türkiye’nin yoğun biçimde yaşamaya başladığı iklim krizinden kaynaklanan seller, yangınlar ve kuraklıklar gibi yer altı ve yer üstü afetleri, Türkiye’nin ciddi bilimsel ve teknolojik tedbirlerle sorunlara yaklaşması gereken bir dönemden geçtiğimizi göstermektedir. Henüz geçen ay Amasra’daki kömür madeninde metan gazı sıkışmasının sensörler ve uyarıcı mekanizmalar tarafından algılanmaması nedeniyle oluşan ihmal kazasında 42 madencimizin için yası sürerken bu sabahki deprem bize, sağlam bina teknolojilerinin, malzeme bilimlerinin, afet uyarı sistemlerinin, grizu sensörlerin, yangın söndürme uçaklarının, orman gözetleme ve ikaz sistemlerinin, internet altyapısının, baz istasyonlarının ve kentsel dönüşüm için yaşamsal nitelik arz eden inşaat teknolojilerinin sanayi ve teknoloji politikalarımız açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.

TÜRKİYE'MİZ YAKIN TARİHİNİN EN KIRILGAN KOŞULLARINDAN GEÇİYOR: Türkiye’nin hem afetlerle mücadelede hem insani ve endüstriyel kalkınma süreçlerinde yüksek teknolojide, çip ve sensör ve bilimsel ARGE ve inovasyonda, tarımsal üretimde, enerji verimliliği ve yeterlilikte, ulaştırma ve lojistik teknolojilerinde gerekli yatırımların yapılmasında, yüksek girdilerin sağlanmasında, iklim dönüşümünde ve sanayinin dijital dönüşümünde, sağlık ve ilaç teknolojilerinde kendimize yeterlilikte, ülkelerin insan kaynaklarında yeterlilik açısında mühendis, doktor, teknisyen, araştırmacı kapasitemizin, üniversitelerimizin dirençliğinin, kampüslerimizin özgür bilim üretme imkanlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş durumdayız. Ancak maalesef AKP'nin 20 yıllık iktidarı sonucunda ve 2023 bütçesini tartıştığımız şu anda Türkiye’miz, yerin altından ve yerin üstünden afet krizleri, iklim krizleri ve ekonomik krizlerden kaynaklanan bu tehditler karşısında, yakın tarihinin en kırılgan koşullarından geçmektedir.

VASAT GELİR GİRDABINA SÜRÜKLENMİŞ BİR EKONOMİ: Dünyanın gelişmiş ülkeleri Endüstri 4.0, dijital ve yeşil dönüşümü tartışırken Türkiye’nin en gelişmiş sektörleri bile Endüstri 2.5 ve Endüstri 3.0 arasına sıkışıp bırakılmış durumda. Dünyanın ortalama geliri 12 bin 500 dolar iken Türkiye’de 9 bin 500 dolara kadar inen vasat altı gelir girdabına sürüklenmiş bir ekonomi, bunu destekleyen bir sanayi ve teknoloji politikaları girdabı ile altındayız.

TÜRKİYE'NİN GSYH'Sİ DÜNYA ORTALAMASININ YÜZDE 0,8'İNE SABİTLENDİ: AK Parti'nin 20 yıllık vasat yönetimi altında Türkiye’nin GSYH’si, dünya ortalamasının yüzde 0,8’ine sabitlenmiştir. Oysa nüfusumuz, dünya nüfusunun yüzde 1,1’inden fazladır.

DIŞ AÇIK, BÜTÇE AÇIĞI, BİLİM-TEKNOLOJİ AÇIĞI...: Türkiye'nin, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılına yaraşır bir kendine yeterlilik, insani kalkınma ve bölgesel gelişmişlik ve yüksek yetenek inşasına dayalı liyakatli kadrolarla ülkeyi yönetme stratejilerine son verilmiştir. Dış açık, bütçe açığı, dış borç ve bilim-teknoloji açığını tescil eden bu bütçe, bağımlılığın sektörlerimizde, özellikle ham madde, ara mal, enerji ve yüksek teknoloji bağımlılığının arttığı, yüksek faizle KOBİ'lerimizin ayakta durmaya çalıştığı kırılgan bir ekonomik tablo sunuyor.

TÜRKİYE'NİN KIRILGANLIĞI VE DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTIRILDI: Selüloz ve kağıt fabrikalarını, şeker fabrikalarını, gübre fabrikalarını ve büyük rafinerileri özeleştiren AK Parti hükümetleri, tüm bu sanayi ve teknoloji alanlarında Türkiye’nin kırılganlığını ve dışa bağımlılığını artırmıştır. Kötü ekonomi, yüksek enflasyon; beslenme, barınma ve ısınma bütçeleri nedeniyle bir yandan gelir dağılımını bozarken diğer yandan KOBİ’lerimiz, KOBİ eko-sistemimizi dijital ve yeşil dönüşüme hazırlanmak için planlama yapmak yerine, 1,8 trilyon lirayı bulan borçlarla kırılganlığı artmış bir biçimde boğuşmaktadır.

AKP'NİN 20 YILLIK İKTİDARINDA KAMU FABRİKASI YAPILMADI: Sayın Bakan’ın sunumunda, iktidarın geçirdiği 20 yıl büyük bir başarı öyküsü anlatıldı. Ancak atlanan bir konu oldu. 20 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde bir tane dahi kamu endüstriyel kompleksi, fabrikası yapılmadı. AKP iktidara geldiğinde, 2002 yılında ISO 500 ilk 20'de 6 tane kamuya ait olan sanayi şirketimiz var iken bugün ise ISO 500 ilk 20’de bir tane dahi kamuya ait sanayi şirketi yer almamaktadır. 20 yılın sonunda kamu, sanayide hiç haline getirilmiş.

CHP'Lİ BELEDİYELER İÇİN DIŞLANMA AJANSINA DÖNÜŞTÜ: Kalkınma ajanslarında, genel bir eğilim olarak CHP’li belediyelerin, İstanbul ve Mersin başta olmak üzere önemli projelerine destek verilmemektedir. Kalkınma ajansları, bütçe gelirlerinin önemli bir kısmını büyükşehir belediyelerimizden almasına rağmen, Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) ve Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamında CHP’li belediyelerin projelerine karşı ayrımcılık yapılmaktadır. Bu haliyle kalkınma ajansları, CHP’li belediyeler için dışlama ajanslarına dönüşmüştür. 

KARA PARA AKLAMA İNOVASYONU: Madem bir 'hamburger' sataşması yaptı, ben mukabele edeyim Sayın Bakan. Bakın, bugün Türkiye'de inovasyondan bahsedeceksek, ihracatımızın kilogram/dolar değerindeki düşüşünü örtmek istiyorsak sizin gibi, belki de şu tür inovasyonlardan bahsetmek durumundayız. Sanayi, KOBİ, Endüstri 4.0, dijital yeşil dönüşüm konusunda mevzuat hazırlığı bile olmayan bir bakanlıktan bahsediyoruz. Üzülerek söylüyorum; AK Parti'nin son döneminde inovasyondan bahsedeceksek kaçakçılık, kara para aklama, organize suç ve mafya, pasaport sahteciliği, mazot kaçakçılığı, gıda tahsis, Bitcoin ve benzeri bir inovasyondan bahsetmek gerekiyor. Türkiye, bu tür yoz inovasyona ve merdiven altı kara ekonomiye değil, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında Atatürkçü bir kalkınma stratejisine gereksinim duymaktadır."