HABER MERKEZİ

24. Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kura Töreni'nde konuşan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yakında her ilde sulh komisyonlarını devreye alıyoruz. Böylece yargının iş yükünü düşüren bir çözüm yolunu daha hukuk sistemimize kazandırmayı hedefliyoruz" açıklamasında bulunmuştu.  “Bu komisyonlara hukukçu olmayan kişilerin de seçilmesini sağlayabilirler” değerlendirmesinde bulunan Avukat Celal Ülgen iktidarın uzun bir süredir böyle bir niyetinin olduğunu hatırlatarak, “Hukukçuların bu uygulamayı takip etmesi ve karşı durması çok önemli” demişti.

"SULH KOMİSYONLARINI KADINLAR AÇISINDAN RİSKLİ BULUYORUZ"

Konuya dair bir basın açıklaması yapacağını duyuran EŞİK Platformu, sulh komisyonuna dair tepki gösterdi. EŞİK'in basın açıklamasına davet metni şu şekilde:

"1 Ekim’de başlayan yeni yasama dönemi kadınların kazanılmış haklarına yönelik yeni saldırı haberleriyle başladı. Meclis açılır açılmaz 5. Yargı Paketi gündeme getirildi. 5. Yargı Paketi’nde yer alacağı söylenen “tüm illerde Sulh Komisyonları” kurulması girişimini, hem laik hukuk devleti açısından hem de kadına karşı şiddetle mücadelede arabuluculuk/uzlaştırma girişimlerine kapı aralama risk taşıması nedeniyle çok riskli buluyoruz."

"TÜM GÜCÜMÜZLE HAYIR DİYECEĞİZ"

"Bunun dışında şimdiye dek açıkça dile getirilen, boşanan kadınların yoksulluk nafakasının süreyle sınırlanması, 6284 sayılı şiddet yasasını işlevsiz kılacak değişiklikler gibi esasen 2016 tarihli TBMM Boşanma Komisyonu Raporu’nda da açıkça yazılan pek çok başlıkta tehditler gündemde. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı şekilde çekilme kararından alınan cesaretle kadınların eşit ve özgür yaşam hakkına göz diken eski niyetler, yeni ve yakın tehlikelere karşı tüm gücümüzle hayır diyeceğiz."

"1 DAKİKA BİLE KAYBETMEDEN HER İMKANI ZORLAYARAK MÜCADE EDECEĞİZ"

Çevrimiçi toplantıda basın açıklamasını okuyan Sevilay Çelenk, İstanbul Sözleşmesi’ni ve kadınları korumak için bir araya gelen EŞİK Plarformu’nun yeni bir kampanya örgütlediğini kaydetti. “6284, TCK 103 ve nafaka gibi olası saldırılara hazırlıksız yakalanmak istemiyoruz” diyen Çelenk, “1 dakika bile kaybetmeden her imkanı zorlayarak mücadele etmekte kararlıyız. Önümüze gelen her konu kazanımlarımızın tırpanlanması ile sonuçlandı. 20 yıllık AKP iktidarı ile mücadelemizden öngördüklerimiz bunlar. O yüzden bizler nafakama dokunma, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı önlenebilir ve bu konularda af söz konusu edilemez” dedi.

"LAİKLİK KARŞITLIĞI ARAÇ OLARAK KULLANILIYOR"

Laiklik karşıtlığının siyasi iktidarın tabanını konsolide etmekte bir araç olarak kullanıldığını vurgulayan Çelenk, “AKP iktidarı ittifaklarında kadın haklarını gözetmiyor. Bütün bunlarla mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Çelenk’in ardından EŞİK Platformu tarafından hazırlanan "2010’dan Bugüne, Kadınların Yasal Haklarına Saldırılar ve Mücadelemiz!" adlı kadınların kazanımlarına yönelik saldırıların özetlendiği bir zaman çizelgesi tanıtıldı. Özgül Kaplan tarafından tanıtılan zaman çizelgesinde yıl yıl kadın mücadelesindeki kazanımlar, eylemlilikler ve kadın haklarına yapılan saldırılar kaydedildi.

kadn

EMSAL KADIN DAVASI TAKİBİ YAPILACAK

Kaplan’ın ardından söz alan Fidan Ataselim, emsal kadın davası takibi yapılacağını açıklayarak, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelli kadın davalarında nelerin ihmal edildiğini araştıracağız. Nelerin yapılabilecek olduğuna dair de analizler yapacağız” bilgisini paylaştı.

"HUKUK KADINLAR ADINA UYGULANMIYOR"

Sonrasında konuşan EŞİK Gönüllüsü Hülya Gülbahar ise “Var olan hukuk sisteminde kadınlar lehine hukukun nasıl uygulanmadığını göreceğiz” diyerek sözlerine başladı. 2002’den sonra kadın haklarında geriye gidişin olduğunu belirten Gülbahar, “2010 yılından beri üç temel risk kadınların kazanımları için tehlike oluşturmaya devam ediyor. 2010’dan itibaren kadınların devlet içinde statüsünün kaybedilmesi, kadın bakanlığının kaldırılması, kadın birimlerinin yok edilmesi gibi bu mekanizmaların tavsiyesi süresi şu anki yasama sürecinde de bir tehlike olarak önümüzde duruyor. Birimlerden kadın kelimesi çıkartılarak aile konulması da bunun en somut örneklerinden” ifadelerini kullandı.

"ERDOĞAN'IN SÖZLERİ SONUCUNDA KADINA KARŞI ŞİDDET VE KADIN CİNAYETLERİNDE ARTIŞ OLDU"

“İkinci risk ise dönemin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ demesi. Çünkü bu söylem toplumu ideolojik olarak değiştirme hamlesi ve eşitlik karşıtı bir politikadır” diyen Gülbahar, “Bu politikanın sonucunda da kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri artmıştır. Kadınlar ev içine çekilmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı bu politikalar sonucunda eğitimden de bu ifadeler çıkartılmış ve bu konuda eğitim veren akademisyenle ise eğitim kadrolarından tasfiye edilmiştir” ifadelerine yer verdi. LGBTİ düşmanlığının da bunun devamında geldiğini vurgulayan Gülbahar “Aynı süreci kürtaj ve çocuklarla evlilik yaşının 12’ye kadar indirilmeye çalışmalarından biliyoruz. Her yargı paketinde kadınlar olarak bizim sabahladığımız geceler oldu. 5’inci yargı paketi ile beraber de ‘Yasalara dokunma’ diyoruz” diye konuştu.

"KADINLARIN BOŞANMASI ZORLAŞTIRILACAK, ERKEKLERİNKİ KOLAYLAŞTIRILACAK"

 5’inci yargı paketinde olacağı söylenen düzenlemelere de değinen Gülbahar, “Nafakanın 2-3 yıl ile kısıtlanması gibi bir durum söz konusu. Yani bu pakette kadınların boşanmasını zorlaştıran erkeklerin boşanmalarını ise kolaylaştıran maddeler var. İkincisi ise çocuk istismarcılarına af meselesi. Çocuk istismarcılarına af maddesi bir toplum meselesi ve politik bir stratejidir. Toplumu dönüştürme hamlesidir” dedi.

"KADILIK' GİBİ LAİKLİK KARŞITI BİR KURUMUN ÖNÜ AÇILABİLİR"

Çocuk haczi adı altında babanın çocuk ile ilişkisini düzenleyen yasada değişiklik yapılmasının da yolunun açılması için yargı paketinde maddelerin olduğunu bildiren Gülbahar, “Burada kadınların ellerinden çocukların alınması riski var” dedi. Sulh komisyonlarına da değinen Gülbahar, “Kadına karşı şiddet söz konusu olduğunda en önemli sorun arabuluculuk ve uzlaştırma girişimidir. Bağımsız hukuk devletinin yargısını ortadan kaldıran, ‘kadılık’ gibi laiklik karşıtı bir kurumun önünün açılacağı; kimin bu komisyona üye olacağının belli olmaması gibi bir girişim bekliyor bizi” bilgisini verdi.

Screenshot_1-1

"BİR YÜZ YIL DAHA KAYBETMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK"

Hak gasplarına karşı mücadele etmek için toplantıyı yaptıklarını belirten Gülbahar kampanyada ‘Yasaları uygula’ talebinin ön plana çıkmasını şu sözlerlerle anlattı:

“Türkiye’de kadın mücadelesi yasalar konusunda çok kazanım sağlamıştır. Yasalarımız kadın haklarını koruma konusunda çok ileri. Ancak AKP döneminde yasalar hiçbir zaman uygulanmadı; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 numaralı kanun gibi. Bizim sorunumuz bu maddelerin uygulanmaması. Onun için biz dokunma diyoruz. Bir yüzyıl daha kaybetmeye tahammülümüz yok. Muhalefet partilerinden var olan anayasal eşitlik ilkesinin uygulanması ve LGBTİ’lerle birlikte hiç kimsenin cinsel yönelimi nedeniyle eşitsizlik yaşamayacağı; eşit temsilin, kimselin ayrımcılığa uğramayacağı bir süreç için mücadele çağrısında bulunuyoruz.”

"SİYASİ PARTİLER İLE GÖRÜŞMELERİMİZDE KADINLARIN MASADA BULUNMASINI İSTİYORUZ"

Gülbahar’ın ardından konuşan Eşik Gönüllüsü Berrin Sönmez de siyasi partilerle görüştükleri bilgisini paylaşarak, “Siyasi partiler ile görüşmelerimizde kadınların yanımızda bulunmasını istiyoruz. O erkek masada mutlaka bir kadın yönetici, bütün kadınları temsil etmeli. Temel ilkeler üzerinde anlaşan siyasi partilerde eşit temsilin bulunması gerektiğini istiyoruz ve çalışmaların her aşamasında kadın perspektifini olması gerektiğini vurguluyoruz. Çünkü eşitlik yoksa demokrasi yoktur” dedi.

"ÇOCUK TESLİMİ SIRASINDA KADINLAR ÖLDÜRÜLÜYOR"

5’inci yargı paketinde yer alan çocuk teslimi konusuna dair bilgi veren Sönmez, “Bu çocuğun kişisel görüşme hakkıdır. Çocukla kişisel görüşme hakkı babanın gibi sunuluyor ülkemizde ve buradan bir erkek mağduriyeti oluşturulmaya çalışılıyor. Bu aslında kadını ve çocuğu koruma konusunda düzenlenmiş bir maddedir. Ancak şunu söylemek lazım; hakkın öznesi çocuktur ve hakkı uygulayan anne ve babadır. Hakkın koşulu ise çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun üstün yararı gözetildiğinde bazen bu görüşmeler engellenebilir. Bunu da devlet engelleyebilir. Pedagoglar eşliğinde görüşmeler sonrasında velayet hakkının olduğu ebeveyne çocuk teslim ediliyor. Genellikle velayet hakkı da kadın da olduğu için bu sırada kadınlar öldürülebiliyor. Bunu engellemek için polis memuru ve pedagog bu süreçte ebeveyne eşlik ediyor” ifadelerini kullandı.

Screenshot_2-1

"ERKEK MAĞDURİYETİNİN OLDUĞU YERDE EŞİTSİZLİK VARDIR"

Çocuk tesliminin sulh komisyonlarında halledilebilecek gibi basit bir konu olmadığını vurgulayan Sönmez, “Düzenleme yerli yerinde uygulanması gereken bir konudur. Basında icralık çocuk meselesi bir mizansen şeklinde mağduriyet edebiyatı yaratmak amacıyla eşitlik karşıtı bir durum ortaya çıkarıyorlar. Nerede bir erkek mağduriyeti varsa orada eşitsizlik söz konusudur” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

"EŞİT YURTTAŞLIK HAKKIMIZI AŞINDIRMAKTAN VAZGEÇİN"

EŞİK’in somut taleplerini anlatan Çiğdem Seçkin ise kadınların temel taleplerinden bahsederek, “Anayasa ile güvence altında olan kadın erkek eşitliği yürütmenin başı tarafından tartışmaya açılınca bu söylem giderek arttı. Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin diyoruz. Kadınların erkeklerin baskı ve şiddeti altında yaşadığı bir toplumun bugününde huzur olmadığı gibi yarınında da bir mutluluk yoktur. Cinsel yönelim nedeniyle ayrımcılık yapmaktan vazgeçin diyoruz” ifadelerini kullandı.

"ŞİDDETSİZ YAŞAMAK HAKKIMIZ"

Ardından söz alan Adalet Kaya ise “Evde, sokakta, iş yerinde kısacası toplumsal alanın her yerinde şiddetsiz yaşamak hakkımız. “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile birlikte kolluk, yargının bazı mensupları, kadın sığınma evleri, sığınaklar çok ciddi anlamda zaafiyet gösterdiler. Koruma sürelerinin azlığı, koruma kararını kolluğun uygulaması konusunda gevşekliği, yer yer harekete geçmemesi gibi sorunlar ortaya çıktı. Dolayısıyle acil bir eylem planı uygulanmalı ve herkes acilen görevini yapmalı. Bu yüzden ‘Görevini yap, yasayı uygula, 6284’ü tartışmaya açma diyoruz” diye konuştu.

"KIZ ÇOCUKLARI EĞİTİM HAYATINA DAHİL EDİLMELİ"

Son alarak söz alan Ceren Kurt ise kız çocuklarının talebini dile getirerek, “Eğitim eşit, parasız hale getirilmeli. Kız çocuklarının evlenmesinin önüne geçilmeli ve eğitim hayatına dahil edilmeliler. Çocuk yaşta işçilik engellenmeli. 12 yıl parasız ve sürekli eğitim olmalı. Biz kazanılmış haklarımıza sıkı sarılacağız ve koruyacağız, daha iyisi için de mücadele edeceğiz” dedi.

EŞİK, BU SÜREÇTE NE YAPMIŞTI?

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), yeni yasama yılında parlamentoyu ve siyasi partileri mercek altına alarak genel başkan ve yönetim organlarıyla görüş alışverişi ve iş birliği halinde kadın politikalarının güçlendirilmesi için görüşmelere başladı. 12 Ekim’de görüşmelere başlayan EŞİK, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile partinin Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Kadın Partisi Genel Başkanı Benal Yazgan, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros ile bir dizi görüşmeler yaptığını yazılı açıklama ile duyurdu. Aralarında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliği (TTB) ile Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) gibi emek ve meslek örgütlerinin kadın birimlerinin temsilcilerinin de bulunduğu EŞİK bileşeni kadın örgütlerinden katılımcılar, görüşmelerde yer alıyor.

5 ACİL TALEP

Görüşmelerde kadın erkek eşitliğinin inşası için EŞİK’in 5 acil talebi olduğu aktarılarak, taleplerin hayat bulması için yerellerden ortak çalışmanın başlatılması istenildi. Görüşmede ayrıca cinsel şiddet kriz merkezleri açılması, sığınakların sayı ve kapasitesinin arttırılması, LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve ayrımcılığın sonlandırılması, iş yerlerinde şiddet ve cinsel tacizin önlenmesi ile ilgili ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin Türkiye tarafından imzalanması ve uygulanması için baskı gücünün oluşturulmasına işaret edildi.