AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in (BM) 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde konuştu. 

Türkiye'nin Suriye krizinde "insanlık onurunu kurtaran ülke" olduğunu söyleyen Erdoğan, "Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız, ne de tahammülümüz vardır" ifadelerini kullandı. 

"AŞI MİLLİYETÇİLİĞİNİN SÜRDÜRÜLÜYOR OLMASI YÜZ KIZARTICI"

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

"Öncelikle, acı da olsa, bir gerçeği ifade etmek istiyorum. İnsanlık olarak bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan bu salgında, ne yazık ki, küresel dayanışma açısından iyi bir imtihan verilemedi. Bilhassa az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri, salgın karşısında adeta kaderlerine terk edildi.

Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, 10 milyonlarca insanın virüsün pençesinde kıvrandığı bir dönemde, aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülüyor olması, insanlık adına yüz kızartıcıdır. Covid-19 salgını gibi küresel bir felaketin üstesinden, ancak uluslararası iş birliği ve dayanışmayla gelinebileceği açıktır. Tüm ülkeler bu salgından kurtulmadan, herhangi bir ülkenin tek başına güvenle hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Genel Kurul'da ortaya konacak iradenin, bu hakikatin anlaşılması bakımından bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz. Salgın döneminde küresel iş birliğinin önemi yanında tıp biliminin ulaştığı yüksek seviyeyi de görme imkanı bulduk. Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanan ilk aşının Almanya'da yaşayan Türk kökenli iki bilim insanı tarafından geliştirilmesinden gurur duyduk.

"Yerli aşımız TURKOVAC'ı yakın zamanda milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağımızı ifade etmek istiyorum" diyen Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütü'nün güçlendirilmesi ve salgınlara karşı sözleşme hazırlanması girişimlerini desteklediklerini vurguladı.

"Yaşadığımız hadiseler bize bazı gerçekleri tekrar hatırlatmaktadır. Sevinçlerimiz gibi hüzünlerimiz, acılarımız gibi başarılarımız, sorunlarımız gibi çözümlerimiz de ortaktır." 

“YENİ GÖÇ DALGASINI KARŞILAMAYA...”

"Sahadaki gerçekleri ve sosyal dokuyu dikkate almayan dayatmacı yöntemlerle meselelere çözüm üretilemeyeceği, en son Afganistan'da, hem de çok acı bir şekilde görülmüştür. Afganistan halkı, 40 seneden fazladır süren istikrarsızlık ve çatışmaların sonuçlarıyla baş başa bırakılmıştır. Siyasi süreçten bağımsız olarak Afganistan'ın uluslararası camianın yardımına ve dayanışmasına ihtiyacı bulunuyor. Ülkede bir an önce barış, istikrar ve güvenliğin tesis edilerek, Afgan halkının huzura kavuşmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak, bu zor günlerinde Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz."

"Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Suriye krizinde insanlık onurunu kurtaran bir ülke olarak, artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız, ne de tahammülümüz vardır"

“TÜRKİYE’Yİ DOĞU AKDENİZ’DE YOK SAYAN ANLAYIŞIN DEĞİŞMELİ”

Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu yeni çözüm vizyonunu destekliyoruz. Buradan Kıbrıs Türklerinin görüşlerini uluslararası topluma açık fikirle değerlendirme çağrısında bulunuyoruz. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının paylaşımına ilişkin sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk çerçevesinde çözülmesini temenni ediyoruz.

Türkiye’yi bölgede yok sayan anlayıştan vazgeçilmesi şarttır. Bölgedeki tüm aktörlerin yer alacağı Doğu Akdeniz konferansı düzenlenmesi önerisi hala masadadır. AB’ye üyelik sürecindeki kararlılığımızı da sürdürüyoruz. Afrika ile köklü bağlarımızdan aldığımız güçle dayanışma içindeyiz.

Yeniden Asya girişimimizle de Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasındaki birleştirici konumunu pekiştiriyoruz. Türkiye herkes için daha güvenli, huzurlu, müreffeh hakkaniyetli bir dünya yolunda atılan her adımın yanındadır. Dünya üzerindeki milyonlarca canlı türüne kucak açarken, bu cömertliğin karşılığında bizden tabiatın dengesine saygı duymamızı istiyor.

“İNSANOĞLU KAYNAKLARI MAALESEF HOYRATÇA KULLANDI”

İnsanoğlu kaynakları maalesef hoyratça kullandı. Tabiatın kendi dengesi dışında tamamen insanoğlunun yol açtığı tehditlerle karşı karşıyayız. İklim değişikliği, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz sorunlar insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak şekle ulaşmıştır.

Bir süredir dünyanın her tarafında sanayi öncesi döneme göre sıcaklık artıyor. Amerika’da kasırga, Afrika’da kuraklık, Akdeniz çanağında yangınlar, çöllere kar yağması gibi alışık olmadığımız afetlerle karşılaşıyoruz. Bu afetler insanların can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. İnsanlar toplu olarak başka yerlere göç etmeye hazırlanıyor. Halbuki dünya henüz Suriye ve Afganistan gibi kriz bölgelerinde mülteciliğe çözüm bulamadı.

Yüzlerce milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. İklim değişikliğinin en büyük etkisi büyükşehirlerde yaşayan nüfuslar üzerinde görülecektir. İçinde bulunduğu New York şehri maruz kaldığı dev kasırgalar ve yağışlar yüzünden zor günler geçirmiştir. Türkiye olarak bu konuda en hızlı ve etkin çözümler üreten ülke olmamıza rağmen oldukça sıkıntılı günler yaşadık.”