Altay, "Asıl haysiyet fukaralığı, Varlık Barışı Kanunu ile Türkiye’ye giren 82 milyar 618 milyar dolar paranın kaynağını açıklamaktan imtina etmektir. Konusu suç olabilecek kaynağı belirsiz paraları devletin kasasına sokarak, sonra muhalefete çamur atarak bu işin içinde sıyrılamazsın Erdoğan. Bir haysiyet fukaralığı var. Yönettiği devlette, 2012’de 156 milyar dolar olan temiz ve kayıtlı para, sayesinde 48 milyara düştü. 108 milyar temiz para kaçtı. Sen de cari açığı kapatmak için konusu suç olan parayı Türkiye’ye getirdin kardeşim. Haysiyet fukaralığı, konusu suç olan parayı Türkiye’ye getirmek, ‘Bu paralarla ilgili araştırma ve soruşturma yapılamaz’ diye kanun çıkarmaktır. ‘Vergi incelemesi yapılamaz’ diye konusu suç olan paraya kanun çıkarırsan tam da haysiyet fukarası olursun" dedi. 

Engin Altay, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Altay, özetle şunları söyledi:

“DEPREM TOPLANMA ALANLARI DA PATIR PATIR İMARA AÇILIYOR”

“Meclis Araştırma Komisyonu, ciddi bir araştırmayla raporunu tamamladı. Bu rapor; ciddi, tutarlı bir rapor. Alınması gereken tedbirler bu raporla belirlendi. Bu raporda 268 somut öneri var. Bu önerilerin hayata geçmesi için de üç şey lazım. Yasa lazım, yönetmelik lazım, para lazım. İnanın herkes de bilsin ki bu komisyonun 268 önerisinin hiçbiri için TBMM’ye yasa teklifi gelmedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili bakanlıkların hiçbirinde bir yönetmeliğe rastlamadık. Bu sürede, kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşüme hız verilmesine rastladık. Deprem toplanma alanları da patır patır imara açılıyor. Erdoğan, bak rapor, rapor… Suriyelilere ‘45 milyar dolar harcadım’ diye övünüyorsun, şimdi Esad ile randevu peşindesin. 10 milyar dolarda şuraya harca kardeşim. Deprem olduktan sonra bakanlarını gönderip enkaz altında kaybettikleri itibarlarını aratma onlara. Deprem elbet olacak, bu belli.

"ASIL HAYSİYET FUKARALIĞI, KONUSU SUÇ OLAN PARAYI TÜRKİYE’YE GETİRMEK, ‘BU PARALARLA İLGİLİ ARAŞTIRMA VE SORUŞTURMA YAPILAMAZ’ DİYE KANUN ÇIKARMAKTIR"

Cumhurbaşkanı, ‘Türkiye’nin finansmanını uyuşturucu parasıyla sağladığını söyleyen haysiyet fukarasıdır’ demiş. Tam öyle söylemedi Bay Kemal ama ben sana haysiyet fukaralığını söyleyeyim. Asıl haysiyet fukaralığı, Varlık Barışı Kanunu ile Türkiye’ye giren 82 milyar 618 milyar dolar paranın kaynağını açıklamaktan imtina etmektir. Konusu suç olabilecek kaynağı belirsiz paraları devletin kasasına sokarak, sonra muhalefete çamur atarak bu işin içinde sıyrılamazsın Erdoğan. Bir haysiyet fukaralığı var. Yönettiği devlette, 2012’de 156 milyar dolar olan temiz ve kayıtlı para, sayesinde 48 milyara düştü. 108 milyar temiz para kaçtı. Sen de cari açığı kapatmak için konusu suç olan parayı Türkiye’ye getirdin kardeşim. Haysiyet fukaralığı, konusu suç olan parayı Türkiye’ye getirmek, ‘Bu paralarla ilgili araştırma ve soruşturma yapılamaz’ diye kanun çıkarmaktır. ‘Vergi incelemesi yapılamaz’ diye konusu suç olan paraya kanun çıkarırsan tam da haysiyet fukarası olursun.

Sensin sefil. Sermaye Piyasa Kurulu ve borsa üzerinden dönen rüşvet çarkları sonucu iki danışmanını görevden aldın. Orta yerde adı geçen bir milletvekilin var. Asıl sefillik, görevden aldığın danışmanları hakimin önüne atmamaktır.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ MAFYA İLE İÇ İÇE GEÇMİŞ HALDEDİR, ASIL SEFİLLİK BUNA GÖZ YUMMAKTIR"

Ne demiş; ‘Devletimin ülkesini mafyaya teslim ettiğini söyleyen zavallı’. Senden büyük zavallı var mı ya? Sen daha Süleyman Soylu’ya 10 milyon doları alan AK Parti MKYK üyesinin kim olduğunu soramıyorsun ya. Süleyman Soylu şantajı bana yapmadı, sana yaptı. Zavallı sensin. Evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti maalesef mafya ile iç içe geçmişlik halindedir. Asıl sefillik, zavallılık, haysiyetsizlik, buna göz yummaktır. Senden büyük gafil olur mu? Amerikan başkanı seni malvarlığıyla tehdit etti, ağzını açamadın. Bay Kemal’e söylediğin sözleri sana gerekçeleriyle iade ediyorum. Söylediklerinle kendini tarif etmişsin, nokta.

Merkez Bankası’nın içini boşalttın sen ya. Açıklamış, 120 milyar dolar brüt rezerv, 180 milyar dolar borç var Erdoğan. Seni kandırdılar mı bilmiyorum ama bu kadar da bilirsin ekonomi uzmanı olarak. 55 milyar dolar, vallahi de billahi de Merkez Bankası rezervleri eksidedir. Bu senin eserin Erdoğan.

“GÜCÜ KAYBEDEN KONTROLÜ KAYBEDER, İTİBARI KAYBEDEN DE NEZAKETİ KAYBEDER”

Bütçe görüşmeleri sürüyor. E tabii ağaları ağzını bozunca bakanları durur mu? Bakanlar da edep dışı, muhalefete sözler sarf edecek küstahlık içindeler. Atanmış bakanların nezaketten ve edepten yoksun, kaba, küstah üsluplarına Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerde Türkiye tanık oldu. Yani her lafa bir cevap verilir; o bir söyler, sen iki söylersin. TBMM burası. Milletin seçtiği vekile Erdoğan’ın atadığı bakanın hakaret etmesi, TBMM Başkanı için bir utançtır. Buna müdahale etmesi gereken, Sayın Meclis Başkanı’dır. İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı daha ayrıdır. Bu iki bakanlık, 85 milyonun can ve mal güvenliğini ve huzurunu emanet ettiği bakanlıktır. Ama öyle değil. Bu iki bakanlık, AK Parti yandaşlarının can ve mal huzurunun teminatı, bütün muhalefetin de hasmı olmuş. Böyle bir kepazelik olamaz. Gücü kaybeden kontrolü kaybeder, itibarı kaybeden de nezaketi kaybeder. İki bakanın da Plan Bütçe’de edindiği pozisyon, tam budur.

“ERDOĞAN, SEN BU KAFAYLA YAZSAN YAZSAN TUTARSIZLIK HİKAYESİ YAZARSIN”

Dış politikada ‘Dün dündür, bugün bugündür’ derseniz; tutarsız, kararsız ve elde edilebilir olursunuz. ‘Sisi sen katilsin’ dedi adam, maşallah kanka oldular. Biz bilmiyoruz, meğer Sisi, Türkiye’den gidenlerle Erdoğan’a mango suyu yolluyormuş. Kemal Kılıçdaroğlu sana kaç yıldır diyor ki ‘Mısırda büyükelçilerimiz olmalı. Akdeniz’deki menfaatlerimizi öncele’ dedikçe ‘Sisi katil’ diyordun. Ne olacak şimdi Rabia Meydanı, Erdoğan? İki elinle adamın elini tutun. Türkiye Mısır ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde, asgari müştereklerde yönetebilmen lazımdı. Yapamadın. Şimdi niye yapıyorsun? İçeride çok darlandın, dış politikada başarı hikayeleri yazacaksın. Erdoğan, sen bu kafayla yazsan yazsan tutarsızlık hikayesi yazarsın. ‘Bu ne yaman çelişki’ hikayesi yazarsın.

“DÜN SÖYLEDİKLERİNE BUGÜN ÇARK ETTİN”

Washington Post gazetesine makaleler yazdın Suudi Kral ile ilgili, şimdi bakıyorum da maşallah Erdoğan, hepsiyle kanka olmak için ‘Dostum Biden. Dostum Makron. Dostum Putin’ sıfatlarını ‘şerefsiz, alçak, antidemokratik’ dediğin liderlerle de yeni dostluklara yelken açmak için elinden geleni yapıyorsun. Türkiye’nin itibarını yerle yeksan edersin, sana itibar etmezler. Dün söylediklerine bugün çark ettin. Bugün söylediklerine de yarın çark edeceğin ile ilgili bir algı kendiliğinden oluşur.

“‘BEBEK KATİLİ’ DEDİĞİN İSRAİL İLE EN ÇOK ASKERİ İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI YAPTIĞIMIZ ÜLKE HALİNE GELİVERDİN”

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İnterpol’e kırmızı bülten başvurusu talebinde bulunduğu Abu Dabi Veliaht Prensi danışmanı ne olacak Erdoğan, bir cevap ver. ‘Büyük fırsatlar’ diyorsun. ‘Bizim en önemli özelliğimiz çark etmektir’ diyorsun. ‘Dün ak dediğimize bugün kara, dün kara dediğimize bugün ak’ deriz demek istiyorsun. Bir izah et. Sen İsrail’e ‘One minute’ dedin. ‘Bebek katili’ dedin. Mavi Marmara katliamını yaşadık. ‘Bebek katili’ dediğin İsrail ile en çok askeri iş birliği anlaşması yaptığımız ülke haline geliverdin. Mavi Marmara katliamını 20 milyon dolarlık sus payına feda ettin.

Cemal Kaşıkçı meselesi... ‘Bunlar bizi enayi zannediyor’ dedin. ‘Cemal’in kanının hesabını soracağız’ dedin. ‘İnsanları enayi, ahmak zannediyorlar’ dedin. Buradan da bize bir dava gelmesin ahmak meselesinden. Sonra dosya Arabistan’a gitti. Bu dosyanın Arabistan’a gitmesine muhalefet şerhi yazan hakim de Maraş’a gitti. Cemal Kaşıkçı’nın kanı da ortada kaldı. 5 milyar dolarcık geldi. Yazık. Türkiye’nin itibarı 5 milyar dolara peşkeş çekilemez arkadaşlar. Erdoğan, tükürdüğünü bir kere daha yaladı. Erdoğan, senin bu kafanla boşalttığın Merkez Bankası’nın kasası bu 5 milyarla filan dolmaz. Doluyor olsa bile etrafında o kadar çok harami var ki onlara vermeden yapamıyorsun.

“SURİYE SINIRI KEVGİRE DÖNDÜ”

2011’de Esad’dan Esed’e geçtin. 2012’de Emevi caminde, Şam’da namaz kılacağız’ dedin Bay Kemal sana ‘Yapma, merkezi yönetimle diyalog içinde ol’ dedi. ‘Yoksa Türkiye ağır bir bedel öder’ dedi. Ne oldu sonuç? 870 kilometre Suriye sınırı kevgire döndü. Her gün Suriye’nin kuzeyden şehitlerimize geliyor roketler, okullarımızı hedef alıyor ve sen, Bay Kemal’in sana 2011’de yaptığı uyarıyı, elinin tersiyle ittiğin uyarıyı şimdi tatbik etmek için kolları sıvadın. Yani bunu 2011’de dinleseydin, bay Kemal’i, 4 buçuk milyar dolar paramız gitmeseydi, 4 milyon Suriyeli Türkiye’yi istila etmeseydi ne olurdu Erdoğan? Bu ihtirasın ve hırsının bedelini bu millet daha fazla ödeyemez.”