CHP Genel Merkezi tarafından hazırlanan ve dağıtılması için 81 il yönetimine gönderilen ‘SaBıKa Holding’ broşürlerini Beyoğlu ve Beşiktaş’ta dağıttıkları için aralarında İstanbul il yöneticilerinin de bulunduğu 10 partili hakkında dava açılmıştı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, bugün ilk duruşması yapılan davayı izlemek için İstanbul Adliyesi’ne geldi.

Engin Altay, duruşma sonrasında adliye önünde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“ADLİYE ZİYARETLERİNE ALIŞTIK, BUNDAN BİZİM BİR ŞİKAYETİMİZ YOK. BELKİ ADLİYEDE ADALETİN TESİSİNE KATKIMIZ DA OLUYOR: Gene adliye önündeyiz, her zaman olduğu gibi. Bugün Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Ayın 21’inde Anadolu Adliyesi'nde olacağız. Adliye ziyaretlerine alıştık, bundan bizim bir şikâyetimiz yok. Belki adliyede adaletin tesisine katkımız da oluyor. Çünkü bugünkü dava, ucube dava. ‘SaBıKa Holding’ diye bastığımız bir broşürle ilgili, CHP İstanbul İl Örgütü’müzün 10 kıymetli yöneticisinin, ilçe başkanının yargılandığı, ben artık ‘sözde’ diyorum, yargılandığı bir davayı ibretle izledik.

BİZİM ADLİYELERE GELMEMİZ ÖZELLİKLE PARTİLİLERİ SİNDİRMEMELİ: Hâkimin, iddianameyi okurken okuduğu iddianameye inanmadığı yüzüne o kadar yansıyordu ki. Gerçekten artık yargıyı bir siyasi sopa olarak kullanan iktidarın buralardan da yavaş yavaş umudunu kestiği günlere umarım tanık olacağız ve oluyoruz. Herkesin şunu bilmesi lazım. Bizim adliyelere gelmemiz hiç kimseyi, öncelikle CHP’nin her üyesini sindirmemeli, korkutmamalı. Bilakis daha da bilenmeliyiz. Demokrasi mücadelesi veriyoruz, adalet mücadelesi veriyoruz. Türkiye'nin ve aziz milletimizin en ileri demokrasiyi hak ettiğine inanıyoruz.

BU CEZANIN İSTENMESİ, YÖNETENLERİN MUHALEFETTEN NE KADAR KORKTUĞUNUN GÖSTERGESİDİR: Adaletin tabelada kalmamasını istiyoruz. Çok sevdiğim bir söz vardır: ‘Bir yerde adliyenin olması, orada adaletin olduğu anlamına gelmez.’ Ama bugün başından sonuna izlediğim davada gördüğüm bir şey var, bir broşürden korkarak 6’şar yıl hapis cezası, arkadaşlar için istenmesi; yönetenlerin, yukarıdakilerin, saraydakilerin, saray şürekasının CHP’den ve muhalefetten ne kadar korktuğunun çok açık bir göstergesidir.

BROŞÜRÜN SAHİBİ BAY KEMAL’DİR: Hukuki olarak avukat arkadaşlar da bir şey söyler mi bilmem ama pek ortada hukuki bir iddia yok, hukuka dayalı bir iddianame yok. Orta yerde bir broşür var. CHP Genel Merkezi, bu broşürün sahibidir. Sonuna kadar arkasındadır. Arkadaşlarımız, örgütsel sorumlulukları gereği bizim Genel Merkez'den gönderdiğiniz broşürü dağıtmakla bir görev yapmışlardır. Dağıtmasalar kusur işlemiş olurlardı. Broşürün sahibi Bay Kemal'dir. Broşürle derdi olan, gidip Bay Kemal'le hesaplaşabilir.

BU DAVANIN SÜRMESİ, BROŞÜRDE YAZDIĞIMIZ HER ŞEYİ İSPATLAMA İMKANINI BİZE VERDİ: Ama avukat arkadaşlarımız, içeride çok güzel bir noktaya değindi. Beraat talepleri reddedildi, belki öyle yapsalardı yukarısı için de daha iyi olurdu. Bu beraat talebinin reddedilmesi, davanın sürmesi, bu broşürde yazdığımız her şeyi mahkemede ispatlama imkanını bize verdi. Ben, bu yönüyle de bugünkü karardan, arkadaşlarımız belki stres yapıyor ama ben çok memnunum.

ÖNÜMÜZDEKİ CELSEDE TÜRKİYE’NİN NASIL SOYULDUĞUNU AZİZ MİLLETİMİZE ANLATMA FIRSATI VERDİ: Bu karar ile önümüzdeki celsede bu broşürde, Bay Kemal'in broşürünün her satırında Türkiye'nin nasıl soyulduğunu, devletin nasıl çürütüldüğünü, kara para transferine hangi devlet yöneticilerinin, hangi bakanların karıştığını, Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığına tedbir talebinin nasıl, hangi bakanın talebiyle kaldırıldığını, Sezgin Baran Korkmaz'ın yurt dışına çıkış yasağının hangi gerekçelerle kaldırıldığını, Sezgin Baran Korkmaz ile İçişleri Bakanı arasında nasıl bir ilişki olduğunu tane, tane, tane hem onlara hem yüce mahkemeye hem de aziz milletimize anlatma fırsatı verdi bu duruşma bize.

DEMOKRASİ YA GELECEK YA GELECEK, BAŞKA BİR DERDİMİZ YOK: Ben, aslında esas itibariyle bu broşürden bir dava çıkarmak suretiyle bir kere daha ayaklarına sıkmış oldular diye düşünüyorum. Tekrar şunun altını çiziyorum: Demokrasi ve adalet mücadelesini, bedeli ne olursa olsun sürdürme konusunda maksimum kararlılığı ve azmi bundan sonra daha yüksek bir refleksle, daha yüksek bir heyecan ve coşkuyla Türkiye'nin dört bir yanında ve özelde de İstanbul'da sürdüreceğiz. Demokrasi ya gelecek ya gelecek, başka bir derdimiz yok.”