Enerji-İş Sendikası Genel Başkanı Ekim Devrim Yıldıran, Türkiye Taşkömürleri Kurumu’nun (TTK) elinde grizuyu tespit edecek ve patlamayı önleyecek yeterli güvenlik sisteminin olduğunu belirterek “Bu kurumda eksik olan liyakatlı kadrolardır. Siyasi amaçlı yapılan kadrolaşma, günümüzde böylesi vahim kazaların ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmıştır. Grizu patlaması kader değildir. Çünkü grizu gazı kendiliğinden patlamayan, varlığı kolaylıkla tespit edilen ve patlaması önlenebilir bir gaz özelliğindedir. Bunun için gerekli en önemli ve olmazsa olmaz olan 2 unsur; teknoloji ve bu teknolojiyi kullanan beyin gücüdür” dedi.

Birleşik Kamu-İş’e bağlı Enerji, Sanayi ve Madencilik Hizmet Kolu İşyerleri Kamu Çalışanları Sendikası (Enerji-İş) Genel Başkanı Ekim Devrim Yıldıran, Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan maden faciasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

“BÖYLESİ KAZALAR BİR KADER DEĞİL; VURDUMDUYMAZLIĞIN VE KADERCİLİĞİN HÂKİM OLDUĞU LİYAKATSİZ KADROLARDIR”

“Ülkemizi yasa boğan Türkiye Taşkömürleri Kurumu (T.T.K.) Amasra Müessesesinde son meydana gelen Grizu Patlaması, ülkemiz yeraltı madenciliğinin yeni karabasanı olarak maalesef devam etmektedir. Grizu, kömürün bünyesinde bulunan Metan Gazının hava ile karışımı sonucu oluşan bir gaz olup, yanması ve patlaması için ortamda belli oranda olması gerekir ve bu gazı ateşleyecek bir ısı kaynağına ihtiyaç duyar. Kendiliğinden patlaması mümkün olmayan bir gazdır. Grizu Gazı günümüz teknolojisi ile varlığı rahatlıkla belirlenen ve patlaması kolaylıkla önlenebilen bir gazdır. Hal böyle iken teknolojinin ulaştığı bu çağda böylesi kazalar bir kader değil; bilgi eksikliğinin, vurdumduymazlığın ve kaderciliğin hâkim olduğu liyakatsiz kadrolardır. Biz bunu Armutçuk’da, Kozlu’da, Karadon’da gördük ve son olarak Amasra’da görüyoruz.

“KURALLARA TAM OLARAK UYULDUĞUNDA BÖYLESİ FACİALAR KESİNLİKLE YAŞANMAYACAKTIR”

Yeraltı Madenciliğinde ilk hedef; işyeri ortamında zararlı, yanıcı, boğucu, zehirleyici ve patlayıcı özelliği olan gazları tercihen tamamıyla ortamdan uzaklaştırmak, bu sağlanamadığı takdirde insana zarar vermeyecek veya yanma/patlama oluşturmayacak sınırlarda tutmaktır. İkinci hedef ise; herhangi bir nedenle işyeri ortamına yayılan yanıcı, patlayıcı, boğucu veya zehirleyici gazların çalışanlara zarar vermesini önlemektir. Bu işlemlerin belli kuralları vardır ve bu kurallar bugün itibarıyla tam olarak bilinmektedir. Bu kurallara tam olarak uyulduğunda böylesi facialar kesinlikle yaşanmayacaktır.

“SİYASİ AMAÇLI YAPILAN KADROLAŞMA, GÜNÜMÜZDE BÖYLESİ VAHİM KAZALARI ORTAYA ÇIKMASINI KAÇINILMAZ KILMIŞTIR”

Amasra Maden Ocağında meydana gelen Grizu Patlaması yukarıda sayılan hedeflerden uzak bir çalışma ortamının sonucudur. İş Güvenliği kuralları tam uygulanmadan, üretim amaçlı bir çalışma bu faciayı beraberinde getirmiştir. Grizulu Ocaklarda çalıştırılan elektrikli cihazların Alev Sızdırmaz özellikte olması ve grizu belirlenen sınıra ulaştığında cihazların kendiliğinden devreden çıkmasını sağlayacak bir güvenlik sistemi olması gerekir. Amasra Müessesesinin bağlı olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumunun elinde bu koşulları sağlayacak gerekli teknoloji mevcuttur. Bu kurumda eksik olan liyakatli kadrolardır. Siyasi amaçlı yapılan kadrolaşma, günümüzde böylesi vahim kazaların ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Sonuç olarak Grizu Patlaması kader değildir. Çünkü Grizu Gazı kendiliğinden patlamayan, varlığı kolaylıkla tespit edilen ve patlaması önlenebilir bir gaz özelliğindedir. Bunun için gerekli en önemli ve olmazsa olmaz olan 2 unsur; teknoloji ve bu teknolojiyi kullanan beyin gücüdür.”