İstanbul’da kurduğu olduğu oyunculuk ajansı pandemi sürecinde iflas eden, yaşadığı ekonomik zorluklar yüzünden Bursa Üniversitesi'nde okuduğu Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü yarıda bırakan Rizeli genç girişimci Osman Yazıcı, memleketinde topraksız tarım serası kurdu. Yazıcı, "Bu mesleği yapmak isteyen ve buna ilgisi olan genç girişimcilere elimden geldiğince kurulum ve büyütme aşamasında tüm desteği ücretsiz bir şekilde canı gönülden karşılayacağımı buradan söylemek isterim. Yeter ki gençlerimiz bu işe atılsın, ülke ekonomisine katkı sağlasın ve tarımı burada yaygınlaştırsın" dedi.

"İSTANBUL’DA OYUNCULUK AJANSI KURDUM, PANDEMİDE İFLAS ETTİM"

Varlıklı bir ailenin çocuğu olmadığını ve geçim sıkıntısı yaşadığı için sürekli bir çaba içerisinde olduğunu ifade eden Osman Yazıcı, şunları söyledi:

"Bursa’da üniversite kazandım ama geçim sıkıntısı olduğundan üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. Çalışma hayatına atıldım, ancak çalışmayla da bir şeyler elde edemeyince iş kurmayı denedim, ticarete girmeye çalıştım. İstanbul’da bir oyunculuk ajansı kurdum, orada ilerleme sağladım ama pandemi sürecinde iflas geçirdim. İflas geçirdikten sonra buraya geri döndüm. Burada da yapılacak pek bir şey yok, bir iş imkanı yok ilçemizde. Ne yapabilirim diye düşünürken topraksız tarım araştırmalarının içine girdim ve topraksız tarımı ilçemize getirmek istedim. Burası tarım bölgesi olmadığı için dışarı bağlılık var, il olarak dışa bağlılık var. İlimize Antalya’dan, Samsun’dan geliyor tarım ürünleri. Buraya gelene kadar yol masrafları eklendiği zaman esnafımıza bu ürünler çok pahalı bir şekilde ulaşıyor. Bu şekilde organik ve yüzde 100 sağlıklı bir ürün yetiştiriyoruz. Bu anlamda da ilçemizin ekonomisine katkı sağlamış oluyoruz.

"MARULLARIN İSTEDİĞİ BESİNLERİ SU İLE KÖKLERİNE VERİYORUZ"

35-40 gün, iklim şartlarına göre, büyüme hızı değişiklik gösteriyor. Şu anki ürünlerimiz 45 günlük. Topraksız tarımda insanlarımızın biraz önyargısı var, ‘toprakta yetiştirilmesi varken neden böyle bir şeye atılıyorsun’ diye. Aslında bir farkı yok. Bu marulların istediği besin değerlerini topraktan değil de su kaynağıyla veriyoruz. Sonuç olarak bunun içerisindeki kökler toprak yemiyor. Toprağın içerisindeki besinleri su olarak çekiyor. Biz bunu direk su şeklinde, besinleri suya aktararak bunların büyümesini sağlıyoruz. Bu durumda topraktan bir hastalık veya haşerat bulaşmadan yüzde 100 organik bir şekilde, sağlıklı bir şekilde büyüme sağlıyoruz. Su olarak kaynak suyu kullanıyoruz, Rize’mizin suları zaten meşhur. Suyun PH ve EC değerleri oluyor, bitkinin istemiş olduğu PH ve EC değerlerine getirdiğimiz zaman çok sağlıklı bir şekilde büyüme sağlıyorlar. Talebimiz çok fazla, talebi karşılayabileceğimizi sanmıyorum. Dışarı bir bağımlılık olduğu için burada bu üretimi ne kadar artırırsanız talebe yetmeyebilir. Bir dönüm bir alan bile olmuş olsaydı buradaki arzı sağlayamazdık. Çünkü dışarıdan bir bağlılık var, ürünler dışarıdan geliyor. İsteyen manavlarımıza gidiyor, toptancı haline gidiyor, marketlere veriyoruz, perakende olarak kendimiz elden dağıtıyoruz. Başka yapan, bölgemizde yok maalesef.

"BİZİM SATIŞ FİYATIMIZ 10 TL"

Bakkallarda 15 TL olarak satıştalar şu an. Biz daha düşük veriyoruz. Dışa bağlılık olduğu için fiyatlar yüksek. Burada üretim devam ederse ve farklı insanlar da bunu yapmaya başlarsa bu fiyatlar olmaz. Bizim satış fiyatımız 10 TL. Piyasada satılanlardan daha organik ve sağlıklı. Bunlar, iyi tarım olarak geçiyor. Yarın satışlarımız başlıyor. Tarıma destekler var ama ben herhangi bir destekten faydalanmadım, öyle bir girişimim olmadı. Amacımız tesise dönüştürmek. Bu ilimizde olacak mı, yapabilecek miyiz, buranın iklimi buna elverişli mi, büyürse kaç güne büyüyecek, büyüttükten sonra bize karı nasıl olacak; bunları görmek adına küçük bir kurulum yaptık. Güzel sonuçlar aldık. 45 günde yetiştirdik bunları. İklim şartlarına göre değişebiliyor, yaz aylarında 25 güne kadar düşebiliyor, kışın 55-60 güne kadar çıkabiliyor.

"OTOMASYON SİSTEMİYLE SERAYI UZAKTAN KONTROL EDİYORUZ"

Bir yazılım sistemi geliştirdik, buraya gelmeden telefon üzerinden buranın kontrolünü sağlıyorum. İçerideki nem arttığı zaman otomatik bir sistemle havalandırmalar açılıyor ve içerideki nem oranını düşürüyor. Tamamen otomasyon sistemi kurduk, buraya gelmeden üretime devam ediyoruz. Belli bir sıcaklığın üstüne çıkmaması, belli bir sıcaklığın altına düşmemesi gerekiyor. Belli bir nem oranında kalması gerekiyor. Bu iklim şartlarını biz burada sera şeklinde sağlıyoruz. İlgi çok var. Bu yola baş koyduğum zaman annem çok destekçim oldu. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Dışarıdan bakıldığı zaman bilgi eksikliği olduğu için insanlarımız farklı açıdan bakıyorlar. ‘Topraksız’ dediğin zaman, ‘Topraksız nasıl bir tarım olur’ diyorlar. Direk o algı ortaya çıkıyor ve sağlıklı olabileceğini düşünmüyorlar. Ama şu anda topraklı üretimden daha sağlıklı.

"TOPRAKSIZ TARIM YAPMAK İSTEYENLERE ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK SÖZÜ VERİYORUM"

Bu mesleği yapmak isteyen ve buna ilgisi olan genç girişimcilere elimden geldiğince kurulum ve büyütme aşamasında tüm desteği ücretsiz bir şekilde canı gönülden karşılayacağımı buradan söylemek isterim. Yeter ki gençlerimiz bu işe atılsın, ülke ekonomisine katkı sağlasın ve tarımı burada yaygınlaştırsın. Gerek danışmanlık olsun gerek büyütmekte, süreçte, kurulumda gençlere ücretsiz bir şekilde bu desteği vereceğime buradan da söz vermiş olayım. Ben, buraya 250-300 bin TL civarı masrafta bulundum. Ama ilimizde bunu yapmak isteyen biri bunu 150 bin TL’ye kadar mal edebilir. Biz, otomasyon sistemi için ekstra maliyette bulunduk. Tat olarak diğer marullardan farkı tamamen çok değişiyor. Bunu yiyen vatandaşlarımız tekrar bunu istiyor. Tat olarak da marul tadını alabiliyorsunuz. Bunun içerisindeki o besinlerin değerini ağzınızın içinde hissedebiliyorsunuz, ot yemiyorsunuz yani. Toprakta üretilen marulla bunun arasında çok fark var. Suyumuz tank içerisinde birikiyor, bitkinin istediği değerleri suyun içerisine ekliyoruz, karıştırıyoruz ve boruların içine gidiyor su. Sistemin içine dahil oluyor ve döngü sağlıyor. Oksijen salınımı için sürekli devir daim içinde git gel oluyor su.

"500 GRAM ÜSTÜ MARUL SAĞLIKLI DEĞİL"

Normalde marulun dünya standartlarında gramajları en fazlası 350 gr. olması lazım. Bizimkisi 500 gr. denk geliyor, o da buranın pazarından dolayı. Normalde biz de 250-300 gramdan satışını yapmak isteriz ama bunu bu şekilde halk ve esnaflarımız kabul etmiyor. Esnafta, marketlerde bir buçuk kilolara kadar varan marullar var ama bunlara kimyasal ilaç verildiği için böyle. Bizimki tamamen organik. Bunun o kilolara gelmesini biz sağlasak bu marul sapa kalkar, yani tohum vermeye başlar. Bunun metabolizmasıyla oynuyorlar ve o kilolara çıkartıyorlar. Normalde marulun olması gereken standartlar, Türkiye şartlarında maksimum 500 gram olması gerekiyor. Bunun üstü sağlıklı değil."