Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı yeterli önlem alınmamasına rağmen 6 Eylül’de başlanan yüz yüze eğitimin ilk çeyreği 12 Kasım’da sona erdi.

Okulların başlamasıyla birlikte vaka sayıları artarken, birçok okul ve bini aşkın sınıf kapatıldı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Antalya Şubesi Başkanı Nurettin Sönmez, kentteki okullarda alınmayan tedbirlere ilişkin konuştu.

“ÇOK SAYIDA SINIF KAPATILDI”

MA’dan Mehmet Şah Oruç’a konuşan ve okullarda yeterince alınmayan tedbirlerle yüz yüze eğitimin başladığını ifade eden Sönmez, öğrencilerin sağlıksız bir ortamda eğitimlerini devam ettirmek zorunda kaldığını söyledi.

Yüz yüze eğitim sürecinde sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılmadan eğitime başladığını aktaran Sönmez, kent merkezinde bulunan okullardaki sınıflarda ilk çeyrekte 40 kişiyle eğitimlerini tamamlamak zorunda kaldıklarını vurguladı.

Bu durumun vaka artışlarına neden olduğuna dikkat çeken Sönmez, böylece kentte çok sayıda sınıfın kapatıldığını dile getirdi.

“OKULLARDA PERSONEL YOK”

Aşı olmalarına rağmen testi pozitif çıkan öğretmenlerin de olduğunu kaydeden Nurettin Sönmez, ilk çeyreğin MEB'in almadığı tedbirlere karşı mücadeleyle geçtiğini belirtti.

İlk çeyreğin yükünün öğrencilere, velilere ve öğretmelere yıkıldığını sözlerine ekleyen Sönmez, şöyle konuştu:

“Bakanlığını en büyük eksikliği bu süreçte, okullarda hijyeni sağlayacak yardımcı personelin alınmamış olmasıdır. Antalya genelindeki okulların yüzde 40’ında yeterli personel yok. Yardımcı personel olmadığı için okul idareleri, öğrenci velilerinden topladıkları ücretlerle personel arama yoluna gittiler. Burada da çok büyük sıkıntılar yaşandı. Ekonomik krizden kaynaklı okullarda toplanan katkı payını, dar gelirli aileler ödeyemez duruma geldi. Bundan kaynaklı Kepez ve yoksul ilçelerdeki okullarda personel açığı giderecek bir gelir olmadı.”

“EĞİTİM POLİTİKASI, BÜYÜK MAĞDURİYETLERE NEDEN OLDU”

Sönmez, “Bu dönem, pandemi sürecinde uzaktan eğitim alan öğrencilerin kazanımlarının olmadığı ortaya çıktı. Geçtiğimiz yılın dersini kavrayamamış öğrencilerin bir üst sınıftaki dersleri de kavramaları mümkün değil. Dolayısıyla öğretmen arkadaşlarımız çoğunlukla geçtiğimiz yılın eksiklerini tamamlamak üzere çalışma yürüttü. Bakanlığın geçtiğimiz izlediği eğitim politikası, özellikle sınavlara hazırlanan öğrencilerde büyük mağduriyetlere neden oldu. Ekonomik durumu iyi olmayan öğrenciler dezavantajlı duruma düştü” diye konuştu.

“EĞİTİM CAMİASINDA YÜZDE 7 CİVARINDA AŞISIZ VAR”

Eğitimde eşitlikten yana olduklarının altını çizen Nurettin Sönmez, pandemi sürecinde parasız eğitim ve sağlık sloganlarının ne kadar önemli olduğunun net bir şekilde açığa çıktığını belirtti.

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, yüzde 40 aşı olmayan bir kitlenin olduğunu belirten Sönmez, Bakanlığın toplumu aşı olmaya ikna edecek bir politika yürütmediğini söyleyerek, “İnsanların kafalarında soru işaretleri bırakıldı. Eğitim camiasında da yüzde 7 civarında emekçinin kaygılardan dolayı olmuyor. Toplumun büyük bir bölümün aşı çalışmalarının dışında kaldığını gösteriyor. Böylece toplumsal bağışıklığın olması mümkün değil” dedi.

“EĞİTİME VE SAĞLIĞA DAHA FAZLA BÜTÇE AYRILMALI"

Salgını önleme açısından en büyük yönteminin aşı olduğuna anımsatan Sönmez, şöyle devam etti:

“Ama ne yazık ki okulların büyük bir bölümünde öğrencilerin hala aşı olmamış. Aşı olmayan öğrenciler arasında salgının yayıldığını görüyoruz. Yüz yüze eğitim savunuyoruz, ama eğitimin sağlıklı yürütülebilmesi için iktidarın ve bakanlığın politikalarında daha tutarlı bir yaklaşım göstermesi gerekir.”

Tedbirlerin alınmadığı durumda var olan tehlikenin daha da artacağını söyleyen Nurettin Sönmez, sözlerini şöyle tamamladı:

“Okullarda hem vaka hem de sınıf sayıları artıyor. Önümüzdeki dönem kış olmasından kaynaklı bulaşı sayısı daha artacak. Okullarda havalandırma sistemlerini hayata geçirmeleri gerekir. Ancak, böyle bir çalışma yok. Okulların mimarisinin değiştirilmesine dönük herhangi bir çalışma yok. Bakanlık, okullardaki düzenlemeleri bir an önce yapması gerekir. İlk çeyrek, velilerin, öğretmenlerin ve okul idarelerinin özverili çalışmaları sonucu sonlandırılmış oldu. Oysa bilimsel kriterler ortaya konulmalı ve bir an önce çalışmalar yürütülmelidir. Şu anda bütçe görüşmeleri var, eğitime ve sağlığa daha fazla bütçe ayrılmalıdır. Bu bir tercih değildir, zorunluluktur.”