Eğitim-İş yaptığı açıklamada okul kantinlerindeki yüksek fiyatları hatırlatarak "Vekillerin Meclis lokantasında kıymalı pide yediği paraya, çocuklarımızın ancak tost alabiliyor olması utanç veridir" derken, sağlıklı beslenme sorununun eğitimin kalitesini düşürdüğüne de dikkat çekti.

Eğitim-İş'in açıklaması şu şekilde:

"İktidarın ekonomi bilimini hiçe sayan, rantçı politikaları nedeniyle akıl almaz seviyelere ulaşan hayat pahalılığı eğitimin her alanında da kendini en sert şekilde göstermektedir.

Bunun ne yazık ki en somut örneği okul kantinlerindeki fahiş fiyatlardır.

Kamuoyu tam da halka sefaleti reva gören vekillerin TBMM lokantasında ödediği cüzi rakamları konuşurken, çocuklarımızın okul kantinlerinden alışverişler yapamıyor hale gelmesi ülkenin ana gündem maddelerinden biri olmalıdır. Bu ülkenin geleceği olan öğrencilerimiz, önce karanlığa şimdi de açlığa mahkum edilmiştir. Çünkü TÜİK’in iktidara yaranmak için olabildiğince düşük göstermeye çalıştığı halde ancak yüzde 36 bulabildiği enflasyon, okul kantinlerinde neredeyse bunun iki katıdır.

"OKUL KANTİNLERİ ÖĞRENCİLER İÇİN LÜKS HALİNE GELDİ"

Son 1 yılda tüm kalemlerin ortalama yüzde 70 zamlandığı okul kantinleri, artık öğrenciler için lüks haline gelmiştir.

Okulların bulunduğu illere ve semtlere göre fiyatlarda farklılık gözlense de devlet okullarındaki kantinlerde ortalama fiyat listesi şöyledir:

- Karışık tost: 11 TL

- Soğuk sandviç: 10 TL

- Simit: 3 TL

- Poğaça 3,5 TL

- Tavuk dürüm: 12,5 TL

- Küçük su: 2 TL

- Ayran: 2.5 TL

- Meyve suyu: 4 TL

"ÇOCUKLARIMIZ MECLİS LOKANTASINDA KIYMALI PİDE FİYATINA ANCAK TOST ALABİLİYOR"

Üstelik ortalamasını verdiğimiz bu fiyatlar, birçok kantinde çok daha yüksektir. Yani çalışma şartları/saatleri nedeniyle beslenme çantası hazırlamaya zaman bulamayan bir velinin, çocuğuna her gün sadece tost, ayran ve su alabilmesi için vermesi gereken harçlık, ayda 310 liraya yükselmiştir. Bu hesapla artık asgari ücret alan bir velinin maaşının 13’te 1’i okul kantinine gitmektedir. Bu çocuğumuz her gün canı çektiği bir bisküviyi almak istese, aylık harçlık 400 lira olmak zorundadır. Çocuklarımızın Meclis lokantasında vekillerin kıymalı pide yediği paraya, ancak tost alabiliyor olması utanç veridir.

Halkın korkunç bir hızla yoksullaştığı, evlerde ampullerin sayılarak yakıldığı, sebzenin taneyle alınıp ete ancak ayda bir ulaşabildiği bu ekonomik tabloda, okul kantinleri velilerin büyük kısmının kâbusu, çocuklarımızın çoğunun ise boynunun büküldüğü yerler haline gelmiştir.

Oysa beslenme de eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır ve açlığın öğrenmeyi zorlaştırdığı da bilimsel bir gerçekliktir.

Kantin, servis ücreti, okul aile birliği parası, karne parası, temizlik parası derken, devlet okullarında çocuk okutmak bile artık fahiş fiyatlara tekabül etmektedir.

"BESLENME BİR HAKTIR, GASP EDİLEMEZ"

Altını çizmek gerekir ki; okul kantinlerindeki bu pahalılık tek başına kantincilerin eseri olan bir tablo değildir. Bu tablonun asıl sorumlusu, bütçesinden yatırıma yeterli payı ayırmayan ve bu yüzden okulları birer kamu kuruluşu değil şirketmişçesine kendi başlarına ayakta kalmaya iten Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Kendi döner sermayeleriyle ayakta kalmaya itilen devlet okullarının yöneticilerinin kantincilerden alacağı kiraları başlıca gelir olarak görmeleri ve kira/ihale bedellerinin yüksel olması, kantincilerin kâr edebilmek için fiyatları yukarı çekmesine yol açmaktadır. Kamusallıktan kopuk, sadece kâr-zarar üzerine kurulmuş bu denklemde ise fiyatlarda uygunluk, sağlık, hijyen gibi diğer tüm önemli şartlar ikinci plana itilmektedir.

Olması gereken; Bir kamu hizmeti olan eğitim sırasında, beslenmenin de kamu hizmeti olarak öğrencilere sağlanmasıdır.

Eğitim-İş olarak MEB’e sesleniyoruz: Aç karnına ders olmaz! Çocuklarımızın hayati ihtiyaçları, rant kapısı haline getirilemez. Vicdana ve sosyal devlet ilkesine aykırı bu rantçılığa derhal ‘dur’ deyin. Beslenme bir haktır, gasp edilemez!"