HABER: FATOŞ ERDOĞAN

İktidarın cemevlerine yönelik ticarethane uygulamasına hem de ülke genelindeki elektrik zamlarına karşı Alevi örgütleri alanlara çıktı. Türkiye genelinde 100’ün üzerinde cemevi bugün toplu olarak mahkemeye başvuru yapacak. Alevi Dernekleri Federasyonun bileşenleri ve bağımsız Alevi kurumları Cemevlerine gelen yüksek elektrik faturalarına ilişkin dava başvurusu yapmak için, Çağlayan Adliyesi'ne geldi. Başvuru öncesinde adliye önünde  basın açıklaması düzenledi.

FATURALARI ÖDEMEME KARARI

İstanbul’da bulunan Garip Dede Cemevine 30 bin TL, Ankara’da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’na 11 bin 615 TL ve yine İstanbul’da bulunan Şahkulu Sultan Dergahı’na da 54 bin 316 TL elektrik faturası gelmişti. Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu ve Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, gelen zamların ardından elektrik faturalarını ödememe kararı almıştı. Bugün Çağlayan Adliyesi'ne gelen Alevi kurumları mahkemeye başvuru yapacak. Adliye önünde yapılan basın açıklamasına HDP Milletvekilleri Musa Piroğlu, Oya Ersoy, sanatçı Tolga Sağ ve çok sayıda Alevi örgütü katıldı. Basın açıklamasında ilk sözü Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu ve Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat aldı.

"ALEVİLER AZINLIK DEĞİL"

Elektrik faturalarının Türkiye meselesi olduğunu her evde fatura sorunu yaşandığını söyleyen Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu ve Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, "Faturalar Cemevlerinde yüreğini yakıyor. Eşit yurttaşlık istiyoruz. Alevilere ikinci sınıf statüsü veriliyor ikinci sınıf vatandaş görmekten vazgeçin. Aleviler azınlık değildir" dedi.

"EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ"

Türkiye’de sadece eşit yurttaşlık istediklerini dile getirdi. Türkiye’nin her yerinde Alevilerden eşit yurttaşlık vergilerinin alındığını belirten Fırat, “Ama gelin görün ki Cemevlerimize ibadethane statüsü verilmiyor. Türkiye’deki her yurttaşın vicdanının sesini dinlemelerini arzuluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti artık bizi ikinci sınıf vatandaş olarak görmekten vazgeçmelidir. Aleviler bu ülkenin asli vatandaşıdır, asli unsurudur. Cemevlerinin hukuksal statüsünü Aleviler tanımlar devlet de bunu kabul görmelidir. Ama kabul etmedi. Onun içindir ki Cuma günü bütün Alevi örgütleri adliyelerin önüne gidecek ve hiç biri faturalarını ödemeyecek. Devlet sorumluluğundan kaçmamalıdır. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Cemevlerimizin hukuksal anlamdaki statüleri bile mahkeme kapılarına gelmesi bile bu devlet için bir utançtır. Ne demek bir ibadethanenin ibadethane olup olmadığını mahkeme kapılarına sürükleyeceksiniz? Yapılması gereken bu statüyü kabul görmeleridir. Bu statüyü verecek olan da Alevi vatandaşlarıdır. Alevilerin ibadethanesi de Cemevidir, ticarethane değildir. Ticarethane olarak gören bu zihniyeti kınıyorum. Bu vesileyle Türkiye’nin hiçbir yerinde bu faturaları vermeyecektir. Gelip kessinler. Eğer devlet bizi vatandaş olarak görmüyorsa bizden vergi almasın, bizi askere götürmesin. Bu hakların bize tanınmaması bir utançtır” diye konuştu.

Ortak basın açıklamasını sanatçı Tolga Sağ okudu:

"Bireysel özgürlük, vatandaşlığa dair olan haklar ve özgürlüklerden yararlanmanın zeminini oluşturan özyönetimi ifade eder. Diğer bir tanımla; vatandaşlığın yasal, siyasal kimlik boyutlarının beslediği farklı ya da örtüşen aidiyet hislerini ve pratik bakımdan bireylerin devlet tarafından gördüğü saygıyı ifade eder. DEMOKRASI İSE; toplumun tüm kesimlerinin, toplumsal refahını artırmak veya hak talep etmek için bireylerin sivil topluma katılma becerisi üzerine kuruludur, bireylerin sivil ya da siyasi faaliyetler katılımı ise eşit vatandaşlığın temel ilkesidir. Mecliste demokrasi gereği bir Anayasa uzlaşma komisyonu kurulmuş, siyasi partilerden eşit sayıda temsilci "Yeni Anayasa" yapım çalışmaları için yıllarca çalışmışlardır. Bizleri temsil eden bu siyasi partilerin uzlaşma komisyonuna sunduğu anayasa taslaklarında vatandaşın siyasi kimliği , hukuki statüsü, hak sahipliği, inancı, sosyal ve kültürel kimliği katılımcılık boyutuyla ele alınmıştır. Alevilerin haklarını da kapsayan bu çalışmaların Anayasa komisyonu tarafından tekrar değerlendirilmesini eşit yurttaşlık bağlamında cemevlerimizin ibadethane sayılmasını talep ediyoruz"

"ALEVİLER AZINLIK DEĞİLDİR!"

"Bu anlayış Selçuklu- Osmanlı ve de ne yazık ki günümüz Cumhuriyetinde Sünni İslam anlayışındaki " zimmetli vatandaş " anlayışının bir tezahürüdür. Bu anlayış Alevilerin inançlarından vazgeçerek Sünni İslam'ın gölgesinde cemaat , tebaa ya da grup olarak kalmasını ve vatandaşlık aidiyetlerinin de Sünni kimliğe hizmet derecesinde olmasını isteyen bir anlayıştır. İşte bu yapay faşist idealde Sünni çoğunluğa hizmet eden Himaye bir toplum vardır. Alevileri ideolojik , siyasi , idari , ekonomik tüm alanlarda yok sayıp varlıklarını Sünniliğe hizmetle ilişkilendirmek , fetihçi halifelerin adalet düşüncesidir . Bu NAS , SÜNNET YA DA TÖRE gereğidir ; yani 'Sünniliği yay ve genişlet ideolojisidir."

CEMEVLERİMİZİN İBADETHANE SAYILMAMASI

Alevilerden vergi adı altında "karşılıksız para" alan devlet bu parayı gelir dağılımını kontrol etmek amacıyla aldığını beyan etmektedir ancak harcamaları ve finansı taraflı yaparak, vergilerimizi Sünni vatandaşların dini gereksinimleri için rahatça ve helalmiş gibi kullanmaktadır. BİREYSEL ÖZGÜRLÜK, vatandaşlığa dair olan haklar ve özgürlüklerden yararlanmanın zeminini oluşturan özyönetimi ifade eder. Diğer bir tanımla; vatandaşlığın yasal, siyasal kimlik boyutlarının beslediği farklı ya da örtüşen aidiyet hislerini ve pratik bakımdan bireylerin devlet tarafından gördüğü saygıyı ifade eder.

Alevi toplumunun siyasallaşmasının dinamiklerinde, kimlik ve tanınma taleplerinin merkezinde cemevlerinin inançsal haklarının mücadelesi vardır. Geldiğimiz süreçte de devlet; cemevlerimizi yok sayarak, kendisine ideolojik açıdan bağımlı bir toplum yaratma özlemi içindedir. Bu nedenle Alevilerin ibadet merkezlerini ticarethane olarak görüyor ve onları mali sıkıntılarla yıldırmaya çalışıyor. Ancak denetim ve özgüven kazanan Alevi örgütleri, devletten mali kolaylık yerine Alevi toplumun haklarını istiyor; yani eşit vatandaşlık mücadelesi veriyor ve bundan asla vazgeçmeyeceklerdir. Cemevlerimize dayatılan milyarlık elektrik, doğalgaz ve su faturaları bizleri yıldırmayacaktır. Bizler yüzyıllardır ibadetimizin cem olduğunu, bunun yerinin de cemevi olduğunu, orucumuzun Hızır ve Muharrem orucu olduğunu, kendi inançsal ilkelerimizin Sünnilik veya Şiilikle hiçbir bağının olmadığını vurguluyoruz. Devlet bir inancın safiyetine, gerçekliğine ve sahihliğine dokunamaz, onu tarif edemez, o inancın mensuplarını çeşitli maddi ve manevi baskılarla tehdit edemez çünkü aynı havayı, suyu ve aynı toprağı kardeşçe paylaşan bir toplumu tehdit etmek, aslında özünü tehdit etmek demektir. Bizler, halkımızla paylaştığımız milyar TL'lik elektrik, doğalgaz ya da su faturalarını ödemeyeceğiz. Bu bir haktır ve verdiğimiz özgürlük mücadelesinin bir sembolüdür diyor, saygılarımızı sunuyoruz."

Basın açıklaması sonrası Alevi kurumları mahkemeye başvuru yapmak için adliyeye geçtiler.