Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul şubeleri, 12 Mayıs Uluslararası Hemşireler Günü nedeniyle İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, hemşire ve ebelerin yaşadığı sorunlara dikkat çekilerek, talepler sıralandı.

"EBE VE HEMŞİRE AÇIĞI GÜVENCELİ İSTİHDAMLA GİDERİLMELİ"

Hemşirelerin ve ebelerin özerk ve özgün yapısının, yıllardır izlenen sağlık politikaları ile yok edilmeye çalışıldığını belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Neoliberal politikalar sağlık alanında sağlıkta dönüşüm programıyla boy göstermiş ve sağlık hizmetlerini adım adım piyasalaştırmıştır. Salgın süreciyle birlikte bu dönüşümün, piyasalaşmanın acı sonuçlarına hepimiz tanıklık ettik-ediyoruz. Küresel pandemi ile mücadelede en ön safta bizler olmamıza rağmen birçok sorunla karşı karşıya kaldık. Yıllardır yeteri kadar ebe ve hemşire istihdam edilmemiş, az kişi ile çok iş yürütülmesi tercih edilmiştir. Siyasi irade eksik sağlık emekçisi istihdamını tamamlamak, atama yapmak, ihraçları iade etmek yerine Covid-19 bulaş risk grubu altında bulunan sağlık emekçilerine, diğer kamu çalışanlarına verilen izinleri dahi vermeyerek hayatlarını riske atmayı yeğlemiştir. Ebe ve hemşire açığı derhal güvenceli istihdamla giderilmelidir."

"YAŞATMAK İÇİN YAŞAMALIYIZ"

Salgın sürecinden ebe ve hemşirelerin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı vurgulanarak, şöyle devam edildi: "Ebe ve hemşireler tirajdan-filyasyona, tanıdan tedaviye sağlık hizmetinin bütün süreçlerinde yer alırken kişisel koruyucu donanımların yetersizliği ve uygun nitelikte olmaması başta olmak üzere bir çok sorunla baş etmek zorunda kalmışlardır. Bu süreçte 10 bini aşkın sağlık emekçisi Covid-19 hastalığına yakalanmış, maalesef 33 sağlık emekçisi de hayatını kaybetmiştir. Hastalık riskiyle burun buruna yaşayan sağlık emekçileri 'Yaşatmak için yaşamalıyız' şiarıyla toplumsal bir duyarlılık ve farkındalık yaratmaya, taleplerini görünür kılmaya çalışmışlardır. Bu taleplerden biri de Covid’e yakalanan sağlık emekçilerinin bu durumunun iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesidir."

"TALEPLERİMİZİ KARŞILAMAYAN YIPRANMA PAYI YASASI İPTAL EDİLMELİ"

Yıpranma ve tükenmişlik payından hak ettikleri kadar faydalanamadıklarını aktaran ebe ve hemşireler, "Sağlık yönetiminde şeffaflığın olmaması, liyakatsiz yöneticilerin iş bilmezliği, yeteri kadar kişisel koruyucu ekipman olmaması ve çok yoğun çalışma koşulları, sağlık emekçilerindeki yıpranma ve tükenmişliği katbekat artırmıştır. Hal böyleyken bütün sağlık emekçileri gibi ebe ve hemşireler de yıpranma payından hak ettiği kadar faydalanamamaktadır. Taleplerimizi karşılamayan kadük yıpranma payı yasası iptal edilmeli, bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini ve geçmiş çalışma yıllarını kapsayacak, fiili çalışma şartına dayanmayan 5 yıla 1 yıl yıpranma payı olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir" ifadelerini kullandı.

"3600 EK GÖSTERGE HAKKIMIZDA ISRARCI VE KARARLIYIZ"

3600 ek gösterge haklarını da hatırlatan sağlık emekçileri, açıklamaya şöyle devam etti: "Yıllardır ebe ve hemşire olarak mücadele ettiğimiz taleplerden biri olan 3600 ek gösterge hakkımızı seçim propagandası yaparak, oyalayarak, zamana bırakarak vazgeçmemiz beklenmektedir. Oysa ki hakkımız olan 3600 ek göstergede ısrarcı ve kararlıyız. Bu hak tüm sağlık ve sosyal hizmet iş koluna bütünlüklü olarak verilmelidir, en düşük ek gösterge 3600’den başlatılarak kademelendirilmelidir. Pandemi süreciyle birlikte performans sisteminin adaletsizce dağılımı bir kez daha ortaya çıkmıştır. 'Müjde' diyerek getirilen her uygulamanın aslında toplumalgısını yönetmek için olduğunun farkındayız. Sağlık hizmeti ekip olarak üretilmekteyken performans sisteminde ekibin parçaları arasında 16 kata varan farklılıklar olduğu gibi benzer risklere maruz kalan 4D’li çalışanlar, ASM’lerde çalışanlar, ortak kullanım kapsamında olmayan üniversite hastanelerinde çalışanlar performans ödemelerinden muaf tutulmuştur. Sağlık emekçileri hak ettikleri ücretleri alamadıkları gibi bu durum ekip içerisindeki iş barışını da bozmuştur. Ebe ve hemşireler olarak hastanelerde aynı işi yaparken farklı istihdam biçimlerinin olması, iş ve gelir güvencesizliği, yoğun nöbetler, düşük ücret, riskli çalışma koşulları, performans sistemi, toplam kalite yönetimi anlayışı, emekliliğe yansımayan ek ödemeler ve ek ödemelerin katsayı hesaplamalarındaki adaletsizlikler ile daha çok çalışıp daha az ücrete mahkum ediliyoruz. Performansa dayalı ücretlendirmeden derhal vazgeçilerek ekonomik krizde göz önünde bulundurularak en düşük temel ücretin yoksulluk sınırının üstüne çıkarılmasını ve yapılan/yapılacak olan tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz."

"GÜVENCELİ KADROLU İSTİHDAM"

Ebeler ve hemşireler ekonomik, özlük ve sosyal taleplerini şöyle sıraladı: "*Ebe ve hemşirelik mesleğindeki çalışan açığı güvenceli-kadrolu istihdam ile giderilmesini istiyoruz. *4B, 4C, 4D, taşeron, vekil, sözleşmeli, ücretli olarak çalışan ebe ve hemşirelerin kadroya geçirilmesini istiyoruz. *İş yerimizde Pandemi sürecinde daha fazla artan baskı, Mobbing ve şiddetin ortadan kaldırılmasını istiyoruz.

"COVID-19 İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI KABUL EDİLMELİ"

*Covid 19’un iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyoruz. *Ebelik ve hemşirelik yasasının yeniden düzenlenmesini, meslek tanımlamalarımızın net olarak belirlenmesini istiyoruz. *Esnek ve kuralsız çalışmaya karşı; iş güvencesi, can güvencesi, ücret güvencesi, güvenceli çalışma koşulları istiyoruz. *Her iş yerinde 7 gün 24 saat açık, ücretsiz ve anadilinde kreş hizmeti istiyoruz. *KHK ile ihraç edilen, güvenlik soruşturması bahanesi ile bekletilen ve ataması yapılmayan ebe hemşirelerin acilen göreve başlatılmasını istiyoruz. *Sağlığımızı korumak için uygun sayıda ve nitelikte, kadın emekçiler için de kadın dostu kişisel koruyucu ekipman istiyoruz. Tüm ebe ve hemşirelerin 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü’nü ve 12 Mayıs Hemşireler Günü’nü kutluyoruz. Haklarımız için daha çok örgütlenmeye, dayanışmaya, birlik ve mücadele için SES’te örgütlenmeye çağırıyoruz."