Çerkezoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, “müjde” diye sunulan asgari ücret artışının sembolik düzeyde olduğunu belirtti. Türkiye'de asgari ücret civarında ücret alanların sayısının yaklaşık 9,5 milyon olduğuna dikkat çeken Çerkezoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dolayısıyla saptanan ücret asgari değil, ortalama ücrettir. Neredeyse tüm toplumun ücreti belirlenmiştir. 2022 Temmuz'da asgari ücret net 1.246,6 TL artırılarak 5 bin 500 TL'ye yükseldi. Böylece asgari ücrete yüzde 29,3'lük bir zam yapılmış oldu. Oysa artan enflasyon karşısında asgari ücret 2022 Ocak-Mayıs arası 5 ayda 5 bin TL erimişti. Sadece mayıs ayındaki kayıp ise 1.515 TL oldu.  Asgari ücrete yapılan 1.247 TL'lik artış, asgari ücretin mayıs ayı kaybını bile gidermeye yetmedi. Geçmiş kayıpları karşılamayan zam, önümüzdeki aylarda yaşanacak enflasyon karşısında da erimeye devam edecek.

Resmi gıda enflasyonunun yüzde 90, emekli ve dar gelirlinin gıda enflasyonunun yüzde 120-130 bandında olduğu ülkemizde bu artışlar derde deva olmayacaktır. Bu artış geçmiş 6 aylık kaybı karşılamadığı gibi önümüzdeki günlerde hızla artan enflasyon karşısında tekrar eriyecektir. İyimser bir bakış açısıyla, enflasyonun ayda yüzde 3 artacağı varsayımıyla bile asgari ücretlinin yıllık kaybı 24 bin 839 TL'yi bulacak. Belirlenen asgari ücret, açlık sınırının altında, yoksulluk sınırının ise üçte birinden daha azdır. Yoksulluk sınırının 20 bin lira civarında olduğu ve tek bir işçinin yaşam maliyetinin 8 bin 300 liraya ulaştığı ülkemizde bu asgari ücret miktarları ile geçinmek mümkün değildir.

Asgari ücret ülkemizde en düşük ücret değildir. Ortalama ücret haline gelmiştir. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmalıdır.

Türkiye'de çalışanların yaklaşık yarısı asgari ücret ve civarı ücretle çalışıyor. Bunun en önemli nedeni düşük sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamıdır. Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesini önlemek için sendikal haklar ve toplu pazarlık önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Asgari ücret tartışmalı resmi enflasyon oranlarına göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına gayri safi yurt içi hasıla (KB GSYH) artışı (büyüme) esas alınmalıdır. Çalışanların büyümeden/verimlilikten pay almasını sağlayacak bir hesaplama yöntemi gereklidir.

Asgari ücretli işçinin SGK prim payı bütçeden karşılanmalıdır. Hükümet 14 yıldır işverenlere 5 puan SGK prim desteği sağlıyor. Bunun bir benzeri de işçi için yapılmalı. İşçilerin SGK pirim payı yüksek enflasyon döneminde bütçeden karşılanmalıdır. Yüksek enflasyon döneminde ücretler bir yandan enflasyonla öte yandan vergi ve kesintilerle azalmaktadır. Asgari ücrete sağlanan vergi istisnası (muafiyeti) yüksek enflasyon döneminde (enflasyon yüzde 10'un altına ininceye kadar) asgari ücretin iki katına kadar yükseltilmeli. Asgari ücretin iki katına kadar olan ücretlerden gelir vergisi alınmamalıdır.”