Rûdaw canlı yayınında soruları cevaplayan Mehmet Emin Ekmen, Altılı Masadaki bütün siyasi partilerin genel başkanlarının hepsinin doğal cumhurbaşkanı adayı olduğunu ancak bu konunun henüz partiler arasında müzakere edilmediğini belirtti.

Partisinin Kürt sorununun çözümüyle ilgili görüşünü açıklayan Ekmen “Türkiye'de bir bölgesel yönetim öngörmüyoruz. 81 ilde güçlü yerel yönetimler ve (vatandaşların) birçok alanda şehirleri ile ilgili alacakları kararlara katılımını öngörüyoruz. Dolayısıyla Irak'takine benzer bölgesel bir yönetim ya da özerk bir yönetim modeli bizim programımızda yok” dedi

Altılı masadaki birçok partinin HDP ile diyaloğu olduğunu ancak HDP’nin başka bir ittifakın parçası olduğunu ifade eden Ekmen, “Şu ana kadar güçlendirilmiş parlamenter sistem seçim güvenliği, ekonomi konularında ortak metinler yayınlandı ancak seçim kararı alınmadan önce ortak aday açıklanması düşünülmüyor. 6 partinin genel başkanı doğal adaylardır. Bunlardan biri de olabilir başka biri de olabilir; ancak partiler arasında bu konu henüz müzakere edilmemiştir. Altılı masanın kökeni son yerel seçimlerde CHP, İYİ Parti, DEVA ve Saadet iş birliğine dayanıyor. HDP biliyorsunuz Kürdi ve Kürdistani partiler, inanç grupları ve sol partilerle ayrı bir ittifak sürdürüyor. Bu masadaki partilerin birçoğunun HDP ile diyaloğu var ama HDP farklı bir ittifakın parçası. Yani DEVA Partisi çok tutarlı bir demokratik söyleme sahip. Türkiye'de demokrasi konusundaki Kürtler en büyük mağdurlardan biridir. Demokrasiye, ihtiyacı olan herkes gibi Kürtlerin de DEVA Partisi’ne ihtiyacı var ve DEVA Partisi Kürtlerin de oyuna talip” ifadelerini kullandı

“TÜM HAKLARI TANIYARAK YOL ALABİLİRİZ”

DEVA Partisinin Kürtlerle samimi bir diyaloğu olduğunu vurgulayan Ekmen şöyle devam etti:

“Hem parti programında hem de geride kalan 30 ay içerisinde Kürtlerle ilgili her meselede DEVA Partisi’nin samimi, içten ve tutarlı bir duruşu oldu. Güçlü bir demokrasi ve anayasal vatandaşlık anlayışı, anadilin her alanda özgürce kullanımı, güçlü yerel yönetimler, kültürel ögelerin güçlendirilmesi gibi belli başlı öğeleri sayabiliriz. Türkiye'de demokrasi normalleşirse Kürt meselesi ile ilgili de herhangi bir pazarlığa tabii olmadan tüm bu hakları tanıyarak yol alabiliriz.

“ADAYIMIZ SEÇİM KARARI ALINDIKTAN SONRA BELLİ OLACAK”

Türkiye'de bir bölgesel yönetim öngörmüyoruz. 81 ilde güçlü yerel yönetimler ve (vatandaşların) birçok alanda şehirleri ile ilgili alacakları kararlara katılımını öngörüyoruz. Dolayısıyla Irak'takine benzer bölgesel bir yönetim ya da özerk bir yönetim modeli bizim programımızda yok. Biz Suriye'ye yapılan birçok operasyonun ne kadar faydalı olup olmadığını, gerçekten bir güvenlik ihtiyacına karşılık gelip gelmediğini hep sorguladık. Sadece bir Kürt karşıtlığı olarak algılanabilecek bir pozisyonu doğru bulmuyoruz. Hükümet bu konuda siyasi partileri gerçek anlamda bilgilendirirse bu harekatın doğru olup olmadığı konusunda daha net görüş bildiririz. Ama bugüne kadar hükümet genel olarak Suriye'ye harekâtı iç politik gündemin bir parçası olarak planladı. Suriye'de Esad dahil bütün unsurlarla görüşülerek yeni bir anayasa süreci ve barış ortamından sonra Suriyelilerin gönderilmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Altılı masada birleştiğimiz en önemli konu Türkiye'de demokrasiyi kurtarmaktır. Cumhurbaşkanı adayımız kuvvetle muhtemel seçim kararı alındıktan sonra belli olacak.”