Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı Efsun isimli romanı 2 Ekim’de Dipnot Yayınları etiketiyle okurla buluşacak.

Cezaevinde Seher ve Devran adlı iki öykü kitabı ve Leylan adlı romanla edebiyat dünyasına adım atan HDP’nin Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şimdi de yeni bir romanla okurun karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Efsun adlı roman kitabı, 2 Ekim’de Dipnot Yayınları tarafından okura sunulacak. 

Demirtaş’a göre, kitabın yazım süreci şu şekilde gelişti:

“2020 yılı başlarında, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de baş gösteren Covid-19 salgınıyla herkes evlerine hapsoldu. Biz ise zaten üç yıldır hapisteydik. (Siz romanı okurken hapiste beş yılımızı bitirmiş olacağız.) Tıpkı milyarlarca insan gibi eşim ve kızlarım da karantina tedbirleri nedeniyle aylarca evden çıkamadılar. Cezaevlerinde avukat ve aile ziyaretleri askıya alındı.

Kızlarım ve eşimle daha sık mektuplaşmaya başladık. Biz hapsedilmeye alışmıştık ama onların ev hapsinde daralıp bunalmalarını istemiyordum. Onlara, çocukluğumdan kısa öyküler yazıp göndermeye başladım. Okuyup beğendiğimiz kitapları da birbirimize gönderdik.

Derken, on binlerce sayfalık uyduruk kumpas davası evrakıyla uğraşmaktan daha yararlı bir iş yapmaya, onların okuması için bir roman yazmaya karar verdim. Fakat bu defa ‘asistanlığımı’ onlar yapacaktı.

Hikâyenin geçeceği mekânları, özellikle hiç gidip görmediğim yerlerden seçtim. Beyrut, Girit, Gümüşhane, Çanakkale (Lapseki), Edremit, İstanbul’un bazı mahalleleri ile diğer yerlerin çoğunu ben hiç görmedim, kızlarım da görmediler. Ama benim için internetten tüm bu yerleri araştırıp fotoğraflar, raporlar gönderdiler, yorumlarını eklediler. Romanda geçen yemekleri, çiçekleri, şarkı sözlerini, karakterlerin isimlerini ve daha birçok bilgiyi onların gönderdiği raporlardan yola çıkarak belirledim. Tıpkı romanın kendisinde olduğu gibi onlar araştırdı, ben yazdım. Onlara bölüm bölüm gönderdim, önerilerini aldım.

Böylece romanı birlikte yazdık. Anneleri de hem el yazılarımı bilgisayara geçti, hem de bütün bu süreci koordine etti. Yani Başak, Delal ve Dılda ile birlikte yazdık bu romanı. Okudular, ‘Olmuş’ dediler. Sonra siz de okuyun istedik.”