MUSTAFA USTA 

Eğitim-İş Sinop Şubesi, gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin 30. yıldönümünde, Sinop Kültür Merkezi’nde anma etkinliği düzenledi. Etkinliğe, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sertaç Eş de katıldı. Sertaç Eş, etkinlik öncesinde; şunları söyledi:

“Sevgili Uğur Ağabey tam 30 yıl önce arabasına konulan plastik patlayıcı bombayla katledildi. 30 yıldır belirli noktalara soruşturma geldi. Ama bu eylemin talimatını verenler henüz açığa çıkarılmadı. Sadece bir takım, bu eylemde tetikçi olarak tabir ettiğimiz insanların bulunması sınırında kaldı. Tabi bu işin polisiye, adliye kısmı…

Türkiye’de hiçbir faili meçhul cinayet maalesef sonuna kadar gidilerek aydınlatılmıyor. Örneğin Sivas katliamı, örneğin diğer aydınların katledilmesi. Bu Türkiye’nin bir yarası olarak duruyor. Uğur Ağabeyi anarken açıkçası aklımıza başka başka şeyler de geliyor.

Nedir onlar; örneğin, Uğur Mumcu Tarikat- Siyaset-Ticaret diye bir kitap yazdı. Papa- Mafya-Ağca diye bir kitap yazdı ve söyleşilerinde vurguladığı bir nokta vardı. İmam hatip okullarından mezun olan insanların imam ve hatip olma dışında; doktor, asker, polis ve mühendis gibi bölümlere giderek bu okulları okuması ve Türkiye’de bu görevlere getirilmesiydi. Şimdi bakınca Tarikat-Siyaset-Ticaret kitabında yazdıklarını şu an yaşıyoruz. Papa- Mafya-Ağca kitabında dile getirdikleri birtakım gerçekleri, şu an gene yaşıyoruz.

Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Dinselleştirilmiş eğitim sonucunda ortaya çıkan birçok gerçek var. Nedir onlar? Bir tarikat bu ülkede darbe yapmaya kalktı ve birçok insanımızın hayatına mâl oldu. Uğur Ağabey yazdı, biz yaşıyoruz. Uğur Ağabeyin böyle bir gerçekliği, böyle bir deneyimi ve böyle bir Türkiye’yi karşılayan görüşleri, düşünceleri vardı.

Bu açıdan bizim Uğur Ağabeyin 30 yıl öncesine kadar yazdıklarını, Türkiye’de Uğur Ağabeyi tanımayan bütün kuşaklara anlatma ve tanıtma görevimiz var. Bu, gelecek kuşakların da deneyimli olması, birtakım gerçekleri anlaması ve buna göre kendini konumlandırması açısından önemlidir. Uğur Ağabeyin eleştirdiği ne varsa şu an hepsi iktidar. Bir yönüyle dinsel eğitim, diğer yönüyle tarikatların sermayeleşmesi, devlete hükmetmesi. Bunlar maalesef şu an günümüzde somut olarak yaşıyoruz ve her türlü olumsuz sonucuyla deneyimleyerek bizzat uygulayarak yaşıyoruz. Birileri uyguluyor biz bunu gözlemleyerek yaşıyoruz. Onun için Uğur Ağabeyin değerinin özellikle günümüzde 1 kat daha arttığını, bıraktığı eserlerin, düşüncelerin ne kadar gerçekçi olduğunu ölümünden 30 yıl sonra bile rahatlıkla anlayabiliyoruz.

"ADALET SADECE BELLİ BİR KESİME VAR, BİR KESİME İSE YOK"

Türkiye’de laik bir devlet olduğundan kimse bahsedemez. Eğer bürokrasiye atanmak istediğiniz zaman Kartal İmam Hatip Lisesi mezun olma önkoşulu aranıyorsa, bu bir gerçekse; şu an görev yapan bürokratlar için bu bir gerçekse… Laik bir ülkeden bahsedemeyiz, demokratik bir ülkeden bahsedemeyiz. Çünkü en basitinden var olan ama eleştirilmesine rağmen var olan kanunların uygulanmadığını görüyoruz. Türkiye’de adalet var mı, maalesef Türkiye’de adalet yok. Adalet nasıl yok? Adalet sadece belli bir kesime var. Bir kesime ise yok. Nasıl yok? Ekrem İmamoğlu’na yok, muhalif insanlar için yok, muhalefet partileri için, muhalefet partilerinin milletvekilleri için yok. Birilerinin var olan dokunulmazlık dosyaları, birileri kenarda tutulurken; sırf muhalefet milletvekili olduğu için ön plana alınıp, görüşülüp, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Burada bir eşitsizlik var. Aynı zamanda adaletin olmadığının da en basit, en üst düzeydeki belirtisi olarak görülebilir bu.”