Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin ikinci yüzyılına dair yeni program ve hedeflerin yer aldığı "Türkiye Yüzyılı" Tanıtım Toplantısı'nda konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle

Aziz milletim, Milliyetçi Hareket Partisi'nin sayın Genel Başkanı, sevginin, şefkatin, merhametin, hayatın sembolü değerli hanımefendiler. Gözümüzün nuru, geleceğimizin teminatı kıymetli gençler. Bugün bu salonda bizlerle yüzyüze birlikte olan ve çeşitli medya mecralarından bizleri takip eden muhterem kardeşlerim. Hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. 

"TÜRKİYE'NİN YÜZYILININ AHDİ İÇİ BİR ARAYA GEDİK "

Cumhuriyetimizin birinci asrının son yılına girmeye hazırlandığımız şu günde, Türkiye Yüzyılının ahdi için bir araya geldik. İnşallah Cumhuriyetimizin 99'uncu yıl dönümünün gururuyla birlikte, Türkiye Yüzyılını da milli hafızamıza kazıyacağız. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılına, Anadolu topraklarındaki 900 yıllık varlığımızı sona erdirmek isteyen bir saldırının ardından giriş yapmıştık.

Osmanlı Devletiyle birlikte milletimizi de topyekün tarihe gömmek isteyenler, bu defa, Çanakkale'de veya Kutü'l Amare'de olduğu gibi doğrudan karşımıza çıkmadılar. Bunun yerine en elverişli gördükleri aracı kullanarak Anadolu'yu işgale yeltendiler. Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletimiz, "yurdunu alçaklara uğratma sakın" diyerek, son bir silkinişle milli mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştırdı. Anadolu'daki üçüncü büyük devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilanıyla, kendi içinde pek çok merhaleyi ve mücadeleyi barındıran yeni bir döneme adım attık.

Tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride bırakırken, önce milli mücadeledeki destansı meydan okumanın ve küllerinden yeniden doğuşun öncülerini selamlamak istiyoruz. İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyorum.

"DEMOKRASİ VE KALKINMA HAMLESİ, İDAM SEHPASINDA KESNTİYE UĞRADI"

Cumhuriyetimiz, maalesef bu bir asırlık geçmişinin önemli bir kısmında, kendi içinde barışık yaşayamadı. Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç eksik olmadı. Bu kirli hesaplarda kullanılan maşalar da hiç eksik olmadı. Dün vardı bugün de var. Ülkemiz, milli iradenin üstünlüğüne dayanmak yerine vesayet güçlerinin güdümünde kalan yönetimlerin elinde, altın kıymetinde yıllarını heba etti. Şehit Başbakan Menderes'in "Yeter söz milletin" diyerek başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesi, idam sehpasında kesintiye uğradı.

Rahmetli Özal'ın "Devlet millet içindir" diyerek ülkeyi tekrar demokrasi ve kalkınma rotasına sokma girişimi, koalisyon dönemlerinin kaosu içinde kaybolup gitti. Aynı şekilde rahmetli Demirel'in, rahmetli Ecevit'in, rahmetli Erbakan'ın, rahmetli Türkeş'in ülke ve milletin hayrı için başlattıkları girişimler, hep darbe ve vesayet duvarına çarptı. Ülkemiz, vesayet yoluyla Cumhuriyetle demokrasiyi birleştirmekten hep kaçınan, hatta bunları birbirinin alternatifi gibi göstermeye çalışan bir zihniyetin elinde ciddi sıkıntı çekti.

"TÜRKİYE'Yİ 20 YIL BOYUNC A BÜYÜTTÜK GELİŞTİRDİK"

Milletimizin teveccühü ile ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 Kasım'ında. İşte böyle bir Türkiye mirası devraldık. Elbette Cumhuriyetimizin ilk 80 yılında da başlatılan, bir kısmı neticeye ulaştırılan güzel işler vardı. Ama ülkemizin ulaşmış olması gereken kalkınma ve milletimizin sahip olması gereken demokrasi seviyesiyle, bulunduğumuz yer arasındaki fark çok büyüktü. Biz işte bu anlayışla, Türkiye'yi 20 yıl boyunca, hep "durmak yok, yola devam” diyerek büyüttük, geliştirdik, güçlendirdik, zenginleştirdik. 

Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi, yeri geldiğinde bize canı pahasına sahip çıkan milletimizin desteğiyle, ülkemizin asırlık kayıplarını 20 yılda telafi edecek çalışmalar gerçekleştirdik. Sanılmasın ki bu 20 yıl dikensiz gül bahçesi misali, sadece çalışmakla geçti. Yurt içinde ve yurt dışında, emperyalistlerin, vesayetçilerin ve darbecilerin ne kadar aparatı varsa, hepsi de üzerimize salındı. Yeri geldi bildiriler yayınladılar, yeri geldi tuzaklar kurdular, yeri geldi bürokratik oligarşiyi, yeri geldi terör örgütlerini harekete geçirdiler, hatta partimizi kapatmaya kalktılar. Bunlarla kalmayıp doğrudan silaha da sarıldılar. Biz hiçbir zaman şikayet etmedik, hep mücadele ettik. Demokrasi ve kalkınma adımlarımıza çelme takılmaya çalışıldığında, çözümü sadece milletin sinesinde, milli iradenin gücünde aradık. 

"HERKESİN YANINDA OLDUK, DESTEK VERDİK"

Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının en kritik demokrasi ve kalkınma atılımını, her türlü siyasi-sosyal sınıflamaların ötesine geçen bir ortak akılla, ortak iradeyle, ortak vicdanla gerçekleştirdik. Geçmişte ayrıştırılmaya, hatta çatıştırılmaya çalışılan kim varsa, Türkiye'nin ilk yüzyılının son 20 yılına sığdırdığımız bu büyük devrime katkı vermiştir. İnancından dolayı dışlanan Müslümanın, dilinden dolayı ayrımcılığa uğrayan Kürdün, meşrebinden ötürü baskı gören Alevinin, haksızlığa maruz kalan bu toprakların evladı Hristiyan ve Yahudinin. Kısaca bu ülkede vesayetin gadrine uğrayan kim varsa herkesin yanında olduk, mücadelesine destek verdik, kayıplarını telafi ettik.

"DARBELERE ZEMİN HAZIRLAYAN ŞARTLARI ORTADAN KALDIRDIK"

Sadece nesillerin hayali olan Ayasofya'yı Fatih'in emanetine uygun şekilde yeniden cami olarak hizmete açmış olmamız bile, küresel vesayete karşı gerçekleştirilmiş bir büyük meydan okumadır. Kendisini hangi ideoloji, inanç ve köken kavramıyla ifade ederse etsin, bu tarihi dönemde hakkın, hakikatin, doğrunun yanında yer alan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Ne diyor gönül sultanı: Aşk ile yürüyen sırtında dünyayı taşır, aşksız yürüyen beden diye ceset taşır. Evet, biz bu 20 yılda aşk ile yürüyerek ülkemizi hedeflerine taşıdık, milletimizi hayallerine tavuşturduk. Aşk ile çalışarak; Milli iradeyi güçlendirerek, vesayeti adım adım gerilettik. Demokrasiyi kökleştirerek, darbelere zemin hazırlayan şartları birer birer ortadan kaldırdık. Güvenliği sağlayarak, insanımızın bugününü huzurla yaşamasını, geleceğine umutla bakmasını temin ettik.

"SOSYAL DESTEKLERİ ARTIRDIK"

Ekonomiyi büyüterek, refahı tabana yaymak suretiyle ülkemizi tüm fertleriyle birlikte zenginleştirdik. Üretimi yaygınlaştırarak, sanayiden tarıma her alanda istihdama, işe, aşa erişimi kolaylaştırdık. Sosyal destekleri artırarak, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımızı "insanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla kucakladık. Yönetim sistemini değiştirerek, iki asırlık arayışa cevap verecek bir büyük reformu hayata geçirdik.

"TAKİP EDEN DEĞİL, TAKİP EDİLEN BİR ÜLKE OLDUK"

Dış politikamıza şahsiyet kazandırarak, devletimizin gücünü, bayrağımızın şanını, milletimizin itibarını yükselttik. Velhasıl, her alanda Cumhuriyetimizin ilk asrının eksiklerini giderecek, ikinci asrının hazırlıklarını tamamlayacak eser ve hizmetler ortaya koyduk. Böylece, takip eden değil, takip edilen bir ülke haline geldik. Bugün Türkiye Yüzyılı için milletimizin karşısına, işte böyle bir müktesebatla, işte böyle bir karneyle, işte böyle bir mirasla çıkıyoruz. Rabbimize her gün, her an, bize böyle bir milletin mensubu olma şerefini bahşettiği için dua ediyoruz. Milletimize kazandırdığımız eser ve hizmetleri, ona minnetimizi ifadenin sadece bir girizgahı, sadece bir dibacesi olarak görüyoruz.

"CUMHURİYETİMİZİN YENİ YÜZYILINA GÜÇLÜ BİR BAŞLANGIÇ YAPMAK İSTİYORUZ "

Ömrümüzün 40 yılını siyasetçi, Belediye Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak hizmetine adadığımız insanımızın hakkını ne yapsak, ne etsek ödeyemeyeceğimizi biliyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, bu borcun ifası yolunda aşkla girişilmiş yeni bir gayrettir. Dünyanın yeni ve hayati meydan okumalarla karşı karşıya olduğu şu dönemde, Tükiye Yüzyılı programımızla, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına güçlü bir başlangıç yapmak istiyoruz. Bizim açtığımız her yol gibi, Türkiye Yüzyılını da milletimizin zirveye taşıyacağından şüphe duymuyoruz. Milletimizin bizi her türlü makama taşıdığı bir konumdayken, Türkiye Yüzyılı vizyonu hayata geçirme karşılığında tek arzumuz, şöyle kalpten kopup gelen bir "Allah razı olsun" duasını duymaktır. Milletimize hizmet yolculuğumuzu Türkiye Yüzyılıyla zirveye çıkartıp, ardından da inşallah mücadele bayrağını devredeceğimiz gençlerimizin adım adım bu vizyonu inşasına şahitlik edeceğiz. Bunun dışında başka hiçbir beşeri hırsımız, hiçbir dünyeve kaygımız, hiçbir beklentimiz olmadığının bilinmesini isterim.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye ve arkadaşlarına, bugün burada bir araya gelmemize vesile olan Türkiye Yüzyılının inşası sürecine Cumhur İttifakı çatısı altında verdikleri samimi ve güçlü destek için hasasaten şükranlarımı sunuyorum.

"12 EYLÜL DARBE ANAYSASASININ ÖMRÜ ÇOKTAN GİRMİŞTİR"

Aziz milletim, geçtiğimiz 20 yılda ülkemize eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda tarihi eser ve hizmetler kazandırırken, elbette gayret gösterdiğimiz halde hayata geçiremediğimiz işler de oldu. Bunların başında, ülkemizi darbe Anayasası ayıbından kurtararak tamamen yeni, sivil, demokrat, özgürlükçü bir Anayasaya kavuşturma girişimlerimiz geliyor. Hükümetlerimiz döneminde pek çok Anayasa değişikliğine öncülük etmiş olmamız, bu konuda halen süren eksikliği görmemize ve hayıflanmamıza mani değildir. Hücrelerine kadar vesayete hizmet etmek üzere hazırlanmış 12 Eylül darbesi Anayasasının raf ömrü çoktan dolmuştur. Bu doğrultuda başlattığımız girişimlerin bazıları Meclis safhasında, bazıları daha teklif aşamasında, muhalefetin destek vermemesi sebebiyle, akim kalmıştır.

"YENİ ANAYASA VİZYONUMUZUN İLK HEDEFLERİNDEN BİRİDİR"

Her şeyiyle milli iradenin ürünü yeni bir Anayasayı ülkemize kazandırmak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biridir. Bu yeni Anayasayı; Ülkemizin huzurunu güçlendirecek, milletimizin refahını yükseltecek, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu, adaleti, hakkaniyeti tahkim edecek, her bir vatandaşımızın özgürlüklerini garanti altına alacak, gençlerimizin geleceklerine umutla bakmalarını sağlayacak, özetle Türkiye yüzyılına yakışacak şekilde hazırlayarak, meclisimizin takdiri ve milletimizin onayıyla hayata geçirmekte kararlıyız. Bin yıldır vatanına, bir asırdır Cumhuriyetine, 80 yıldır demokrasisine, 15 Temmuz'da da istiklaline sahip çıkmanın bedelini ödeyen milletimizin böyle bir Anayasaya kavuş;ması en temel hakkıdır.

"ÜLKEMİZİ EN ÜST LİGE ÇIKARMIL OLSAK DA, BUNU YETERLİ GÖRMÜYORUZ"

Aziz milletim, Dünyanın siyasi ve ekonomik krizlerin pencesinde kıvrandığı bir dönemde, Türkiye Yüzyılı vizyonu gibi bir program vaadiyle sizlerin huzuruna çıkmak kolay değil. Üstelik Cumhureyitimizin ilk 99 yılının hangi sıkıntılarla, hangi sancılarla, hangi sarsıntılarla geçtiğini de biliyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda yaptıklarımızla, asırlık eksiklerimizin çoğunu gidermiş, ülkemizi en üst lige çıkarmış olsak da, bunu yeterli görmüyoruz.