Ülkemiz bir haftaya yakındır orman yangınları ile mücadele ediyor. Genci ve yaşlısı ile bölgede yaşasın yaşamasın herkes bu mücadelenin elinden geldiğince bir parçası olmak için seferber olmuş durumda. İktidar ve muhalefetin yangınların başında kısa sürede söndürüleceği ön görüsü hava şartlarının da etkisi ile 32 il ve 122 noktaya ulaşınca boşa düştü. Hızlıca koordinasyon sağlanması gerekirken aynı anda ciddi bir mücadelede başladı. Mücadele halen büyük bir özveri ile sürüyor. Kaybettiğimiz yurttaşlarımızın devri daim olsun. Allah rahmet eylesin.

DEVLET İLETİŞİMİ BİR KEZ DAHA SINIFTA KALDI

Son dönemdeki devlet iletişim aygıtının zayıflığı maalesef şu an yaşamakta olduğumuz orman yangınları felaketinde de kendini gösterdi. Doğru bilgiye ulaşmak her zamankinden daha zorlaşırken özgür medyaya olan özlem bir kez daha hatırlandı. Düzenli olarak bilgi verme alışkanlığı olmaksızın Bakan seviyesinde yapılan açıklamalar kamuoyunu tatmin etmezken. Bölgede görev yapan belediye başkanlarından açıklamaların tam tersine görüntüler ve yardım çağrıları devam etti.

Şahan Gökbakar gibi topluma mal olmuş sanatçılar bölgeden yaptığı canlı yayınlarla seslerini duyurmaya çalıştı ve hava desteğine ulaşabildi. Muhalefetin Türk Hava Kurumu uçakları üzerinden yaptığı hamle kurumun kayyum yöneticisinin iş bilmezliği sayesinde anında karşılık buldu ve iktidarın hanesine eksi olarak yazıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın afet bölgesine yaptığı ziyarette milletin efendisi köylülere hangi akılla dağıtıldığı bilinmeyen N95 maskeler tarihi bir siyasal iletişim hatası oldu. Aynı gün Marmaris'te yangın söndürme ekiplerine su taşırken hayatını kaybeden Şahin Akdemir'in ailesi huzura çağırıldı. Kamuoyuna ziyaret olarak yansıtılan taziye buluşmasının ziyaret olmadığı anlaşılınca ise tepkiler çığ gibi büyüdü. Afet bölgesi Marmaris’te yolların konvoy geçişi nedeni ile kapatılması ise bölge halkını şaşkına çevirdi. Bu hataların Cumhurbaşkanlığı teşkilatının protokol ve saha organizasyon yapısının zayıfladığının göstergesi olması açısından önemi büyük. Bu örnekler bize gösteriyor ki iletişim başkanlığının stratejiden yoksun “Çözümsüzlük İletişimi” Türk tipi başkanlık sisteminin artık ayrılmaz bir parçası.

ÇAY ATMAK VE DIŞ YARDIMA MESAFELİ DURMAK

Siyasal iletişim tarihine geçecek hatalardan biri de geçtiğimiz haftalarda Rize’deki sel felaketinden sonra vatandaşlara Cumhurbaşkanlığı otobüsünden çay dağıtımıydı. Bu hata Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris ziyaretinde maalesef tekrarlandı. Toplumun anlam veremediği bu çay dağıtımının afet ile ilişkisi halen sorgulanıyor.

Geçtiğimiz gece ünlü ve kanaat önderlerinin sosyal medyada Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletleri etiketleyerek başlattığı #GlobalCall #HelpTurkey çağrısı büyük bir ses getirdi. Üç milyona yakın paylaşımın yapıldığı çağrı iletişimden uzak bir kesim tarafından lanetlense de aynı sıralarda Avrupa Birliği’nden geç kalmış yardımın istendiğinin ortaya çıkması uzun sürmedi. Ne tesadüf ki Avrupa Birliği bize THK filosundaki uçak modellerinden gönderiyor.

Ukrayna, İran, İspanya ve Hırvatistan kiralık Rus filosu dışında ilk yardımları kabul ettiğimiz ülkeler oldu. Kıyılarımıza en yakın filoya sahip Yunanistan’ın yardım teklifini neden geri çevirdiğimiz ise tamamen muamma. Halkın birleştiği ortak nokta ise ne olursa olsun, yardım kimden gelirse gelsin ormanlarımızdaki yangının biraz önce söndürülmesi.

Bunu da el birliği ile atlatacağız, kardeşçe yaşayacağız. Kaybettiğimiz yurttaşlarımızı ve ormanlarda yaşayan her türden binlerce canlıyı belki geri getiremeyeceğiz ama orman alanlarımızı geleceğe taşımak için dimdik hep beraber mücadele edeceğiz.

Toplumcu-Gerçekçi halk şairimiz Hasan Hüseyin Korkmazgil’in söylediği gibi.. Acıyı bal eyledik..

“..damda birlikte yatmışız

öküzü hoşça tutmuşuz

koyun değil şu dağlarda

sanki kendimizi gütmüşüz

hor baktık mı karıncaya

kırdık mı kanadını serçenin

vurduk mu karacanın yavrulusunu

ya nasıl kıyarız insana..“