CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, “İhlal durumu devam ediyor, en acımasız bir biçimde devam ediyor. Haklarında herhangi bir kovuşturma bulunmayanlar veya kovuşturma lehlerine sonuçlanmış olanlar veya yargı kararıyla aklanmış olanlar, kamu görevlerine iade edilmiyorlar, üniversitelerine iade edilmiyorlar” dedi.

CHP, OHAL KHK’larıyla kamu görevlerinden ihraç edilmiş olup, 19 Temmuz 2018 tarihine kadar veya bu tarihlerden sonra haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmamış olanlar ile haklarında başlatılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri lehlerine sonuçlanan kamu görevlileri, yargı organı çalışanı ve diğer kurum ve teşkilat görevlilerinin iadesine ve haklarında uygulanan tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin daha önce verdiği kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülmesini önerdi.

Önerge üzerine, teklifin sahibi olan CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu konuştu. Kaboğlu, şunları söyledi:

“CHP’NİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU ADİL YARGILANMA HAKKI GEREKLERİ ÇERÇEVESİNDE 12 YASA ÖNERİSİNDEN BİR TANESİDİR”

“Bu yasa önerisi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hazırlamış olduğu adil yargılanma hakkı gerekleri çerçevesinde 12 yasa önerisinden bir tanesidir. Olağanüstü Hal Kanun Teklifi kısaca. Kapsamı şudur: OHAL, KHK ek çizelgelerinde adları yer alan kamu görevlileri haklarında soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılmamış olanlar, soruşturma ve kovuşturma işlemleri lehlerine sonuçlanmış olanlar görevlerine iade edilecekler. Haklarında uygulanan tedbirler kaldırılacak ve bazı düzenlemelerde yürürlükten kaldırılacaktır.

Bu düzenlemeler, Anayasa’nın ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Suç ve cezalar geriye yürütülemez. Temel hak ve özgürlükler, savaş halinde bile ancak durumun gerektirdiği ölçüde durdurulabilir’ temel kurallarına tamamen aykırıdır. Bu düzenlemeler yürürlükte olmasına karşılık aslında aradan geçen zaman içerisinde bizim yasa önerimizin gerekçesini oluşturacak yargısal gelişmeler olmuştur. Anayasa yargısı, adli yargı, idari yargı, hatta seçim yargısının verdiği kararlar; burada oyladığımız yasalar, yürütmenin Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu lağvetmiş olması, aslında bu yasanın ve bu yasa önerisinin gerekçesini teşkil etmektedir.

“İHLAL DURUMU EN ACIMASIZ BİR BİÇİMDE DEVAM EDİYOR”

İhlal durumu devam ediyor, en acımasız bir biçimde devam ediyor. Haklarında herhangi bir kovuşturma bulunmayanlar veya kovuşturma lehlerine sonuçlanmış olanlar veya yargı kararıyla aklanmış olanlar, kamu görevlerine iade edilmiyorlar, üniversitelerine iade edilmiyorlar. Bu bakımdan ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve YÖK, suç işlemeye devam etmektedirler. Onlara suç duyurusunda bulunuyorum.

Bunlar yetmezmiş gibi TUBİTAK, depremzede olan kişiler arasından KHK’zedelere burs vermemektedir. Dahası, Vakıfbank, KHK’zedenin eşine kredi vermemektedir. Bunlar suç işlemektedirler. Bunlar, zamanla sınırlı olan Olağanüstü Hal’in acımasız ve insanlık dışı uygulamalarla nasıl devam ettiğini gösteren acı örneklerdir. Böyle bir yasa yürürlüğe konulmalıdır ve bu haksızlar bir an önce giderilmelidir.

“9 ŞUBAT GÜNÜ BURADA, NEDEN YENİ BİR OHAL’İN İLAN EDİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ AÇIKLADIK VE UYARDIK”

9 Şubat günü burada, neden yeni bir OHAL’in ilan edilmemesi gerektiğini açıkladık ve uyardık. ‘Yürürlükteki mevzuat yeterlidir’ dedik. ‘Yeni bir OHAL ilan edilmesine gerek yoktur’ dedik. Ama gelin görün, sadece 126 sayılı OHAL Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bile Anayasa’ya çok yönlü aykırıdır. Oysa yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin mevzuat yeterlidir. Yeterli olduğu halde Anayasa’ya aykırı bir biçimde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılmakta ve zamanla sınırlı olmayan düzenlemeler yapılmaktadır. Haliyle burada depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak adına ormanlar ve meralar yerleşime açılmakta, ama hangi ölçütlerde yerleşime açılmakta olduğu da belirsiz durumdadır. Çünkü bu yetki, sadece bakanlığa bırakılmaktadır. Yani bilim, uzmanlık ve liyakat yerine siyasal saikler öne çıkmaktadır.

10 yıllık Anayasa ve liyakat dışı yönetim, ülkemizi 15 Temmuz darbe girişimine sürükledi. Hukuk ve liyakat gereklerince yönetimine dönme yerine, suç ortaklığını perdelemek için Türkiye, sivil ölüler mezarlığına çevrildi. Denetim dışı yapılaşma, adam kayırma ve hırsızlık, ülkeyi depremzede mezarlığına çevirdi. Şimdi, hayatta kalanlara yine Anayasa ve TBMM dışlanarak konut sağlama görüntüsü verilerek yaşam hakları, ülkesel yaşam alanı imha edilmek isteniyor.”

CHP’nin önerisi, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.