TBMM Genel Kurulu’nda 2020 yılı merkezi yönetim kesin hesap kanun teklifi görüşüldü. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, ekonomi gündemimi değerlendirdi. ANKA'nın haberine göre Özel, Erdoğan'ın atadığı yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin ekonomi eğitimi olmamasını eleştirdi.

Ekonominin başına hiç ekonomi eğitimi olmayan bir bakanın atandığını söyleyen Özel, "Bugün Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük ekonomik krizinde ekonominin başında, geminin dümeninde. Kaptan, ama kaptanlık belgesi, eğitimi yok. Kaptan ama kaptanlık tecrübesi yok. İçinde 84 milyonun olduğu bir gemide kaptan köşkünde ve adet olduğu üzere bu bütçede buraya çıkan AK Parti milletvekilleri, çok sayıda sure ve anlamını okudu. Haklısınız, bildiğiniz tüm sureleri okumakta haklısınız çünkü geminin kaptanının kaptanlık belgesi yok" dedi.

CHP'li Özel, özetle şunları söyledi:

"Cumhuriyet ve parlamento tarihinin şüphesiz en unutulmayacak bütçelerinden bir tanesini yapıyoruz. Unutulmayacak olması aktarılan kaynaktan, büyüklüklerden, yarattığı umuttan ve beklentiden değil. Bütçenin görüşüldüğü dönem ülkede ve ekonomide yaşananlardan kaynaklanıyor. İlk kez bir bütçeyi hazırlayan, hatta gelip plan bütçe komisyonuna sunan bakan Genel Kurul’da yok. Hatta artık bakan değil. Bu bakandan önceki bakan, temelsiz, sebepsiz, şuursuz; bu ülkeye hiçbir faydası olmadığını bildiği bir ihtirasa ve bir dolu talimata itiraz etti diye, direndi diye hepimizin gözü önünde görevden alındı. Yerine bir başka bakan geldi. Yeni bakanı Meclis’ten tanıyoruz, şahsiyetine, kişiliğine söyleyecek bir sözümüz yok ancak ekonominin başına hiç ekonomi eğitimi olmayan bir bakan atandı.

"EKONOMİ EĞİTİMİ YOK"

Atandığı günden bugüne ekonomi ile ilgili söylediği tek doğru söz, ‘piyasalar güven ister’di. Ekonomi eğitimi yok. Üç dönem milletvekilliği yaptı. Milletvekillerinin bakan olabildiği bir dönemde ekonomi bakanlığı için tercih edilmedi. Plan Bütçe Komisyonu’na başkan seçti AKP. Onun görev yaptığı dönemde 5 tane, ekonomi eğitiminin güçlü olduğu kişilerin görevlendirildiği o komisyonun başkanlığına da getirilmedi.

Kendisi Sanayi Komisyonu’nda görevlendirildi. Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizinde ekonominin başında, geminin dümeninde. Kaptan, ama kaptanlık belgesi yok. Kaptan, ama kaptanlık eğitimi yok. Kaptan, ama kaptanlık tecrübesi yok. İçinde 84 milyonun olduğu bir gemide kaptan köşkünde ve adet olduğu üzere bu bütçede buraya çıkan AK Parti milletvekilleri, çok sayıda sure ve anlamını okudu. Haklısınız, bildiğiniz tüm sureleri okumakta haklısınız çünkü geminin kaptanının kaptanlık belgesi yok.

Bütçeler yapıldıktan sonra öngörülemeyen krizlerden dolayı bazen ek bütçeler talep edilebilir. Çok zaman oldu hep Ekim ya da Kasım aylarında yapıldı. Bir kez 2001 krizinde Haziran ayındaydı. Ama daha bu bütçe görüşülürken daha kabul edilmeden Reuters Haber Ajansı’na, Saray’dan, hazineden, bürokrasiden birileri bir ek bütçe hazırlığı olduğu haberini sızdırdı. Bundan daha acemice bir adım, bundan daha kötü bir ekonomi yönetimi, bundan daha güvensizlik yaratıcı bir paylaşım düşünülemez. Durumun 2001 krizinden bile kötü olduğunu hazırlanan bütçenin önümüzdeki yılı şimdiden karşılayamayacağının bir açık itirafı.

"MEMLEKET DİSTOPİK BİR ROMANA DÖNDÜ"

Öyle bir süreçteyiz ki dünyadaki bütün ekonomistler faizin kötü yönetimin bir sonucu olduğunu söylüyor. Ancak bir ekonomist, bir hipotezi bir önerme bile olamayacak bir safsatayı, yani faizin sebep enflasyonun sonuç olduğunu söylüyor. Ancak partisindeki etkisinden, anayasadaki sınırsız yetkisinden aldığı güçle bu önerme doktrin gibi vaaz ediliyor. Buna direnenler görevden affediliyor. Bunu kabul ve bunu tekrar edenler eğitimine tecrübesine bakılmaksızın ekonomi bakanı olarak taltif ediliyor. Memleket distopik bir romana döndü.

"O ÇİN’İ ANLATIYORSANIZ TAM DA BAKARA SURESİNİ OKUMANIN YERİDİR"

Bir Çin hikayesi. Öyle bir hikaye ki günlerce belli hesaplardan, belli kalemlerden ‘Çin başardı aynı yöntemle başarırız…’ Bir bakıyorsunuz, dediğiniz Çin, son 25 yıllık Çin ise son 25 yıldır bir yıl hariç enflasyon yüzde 3’ü geçmemiş. Çin’de asla döviz kurları oynamamış, sabit tutulmuş. Yok, eğer dediğiniz Çin 1978’lerin Çin’i ise, işte Tayyip Erdoğan’ın niye Bakara Suresini okuduğunu, ‘muhakkak ki biraz korku ve açlıkla mallardan ve canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sizi deneriz, sabredin’ dediğini anlıyoruz. Çünkü, sizin dediğiniz Çin kırsalda bir tabak pirinç lapasıyla çalışan köylülerin, fabrika yakınlarındaki işçi yatakhanelerinin, 18 saat karın tokluğuna çalışmanın ve bir çocuk sınırlamasının Çin’inidir. Eğer o Çin’i anlatıyorsanız tam da Bakara Suresini okumanın yeridir.”