CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre geniş tanımlı işsizlik oranının temmuz ayında yüzde 20,4’ten yüzde 22,4'e yükseldiğini belirterek, "Nereden bakarsak bakalım, Türkiye’de çok yakıcı bir işsizlik sorunu ile karşı karşıyayız. Hatta ‘geniş tanımlı işsizlik’ dediğimiz gerçek işsizlik rakamı da dün açıkladı. Orada, işsiz sayısının 700 binden daha fazla arttığını görüyoruz" dedi.

Öztrak, devletin faiz ödemelerine ilişkin ise "Bütçede olan bitenler, hükümetin tercihlerini gösterir. Böyle baktığımızda, bir kere, ocak-temmuz döneminde faiz giderlerinin 151 milyar TL’ye çıktığını görüyoruz. En büyük harcama kalemi, kur korumalı mevduat; sıfır maliyeti olacaktı, şu anda bütçedeki maliyeti 61 milyar TL… Çiftçilere verdiğimiz para sadece 23 milyar TL. Esnafa verdiğimiz para da zar zor 6 milyar TL’yi geçiyor" diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak'ın başkanlığındaki Ekonomi Masası, bugün Kocaeli'ne geldi. Ekonomi Masası heyeti, Kocaeli’nde ilk olarak iş insanları ile buluştu.

Faik Öztrak, toplantıda iş insanlarına Türkiye'deki ekonomik sorunlar üzerine sunum yaptı ve CHP’nin dört ayaklı Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’nin ana başlıklarını anlattı. Öztrak, Altılı Masa’nın ekonomide yaşanan sorunlar üzerine uzlaştığı tespit ve çözüm önerilerini de aktardı.  Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"BÖLGEYE BARIŞ, ANCAK AZERBAYCAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGI GÖSTEREREK GELİR: Dün, Azerbaycan-Ermenistan sınırında meydana gelen çatışmalarda şehit olan Azerbaycan askerlerine Allah’tan rahmet, yakınlarına dost ve kardeş Azerbaycan halkına sabırlar diliyorum. Bölgeye barış, ancak Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne saygı göstererek gelir.  

KOCAELİ HER ZAMAN ‘41 KERE MAŞALLAH’I MUTLAKA HAK EDİYOR: Kocaeli’ndeyiz. Kocaeli, bizim ziyaret etmekte olduğumuz maalesef 41’inci değil, 42’nci il ama Kocaeli her zaman ‘41 kere maşallah’ı mutlaka hak ediyor. Türkiye’nin yüz akı olan şehirlerimizden bir tanesi. Plakası da 41.

SİZDEN ALDIĞIMIZ BİLGİLERLE DAHA DA ZENGİNLEŞTİRDİK: 42 ili ziyaret ettik. Genel Başkan’ımız ‘Bu masayı kurun’ dedikten sonra da 61 bin kilometre yol yapmışız. Bütün bu ziyaretlerimiz sırasında ülkemizin yaşadığı buhranı daha yakından izleme, bu buhran içinde faaliyet gösteremeye, yaşamlarını sürdürmeye çalışan siz iş insanlarının ağızdan da ne olup ne bittiğini yakından dinleme imkanını bulduk. Bu çerçevede de bizim ekonomi ile ilgili geliştirmekte olduğumuz programı sizden aldığımız bilgilerle daha da zenginleştirme fırsatını yakaladık.

TEK ADAM VE BUNUN DEVLETTE NEDEN OLDUĞU KRİZ: Türkiye, aynı anda iki krizi birlikte yaşıyor. Bunlardan bir tanesi, tıkanan büyüme modeli ve bunun neden olduğu ekonomi kriz; diğeri de ülkede kurulan ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yani, tek adam ve bunun devlette neden olduğu kriz.

SICAK PARAYA DAYANAN BÜYÜME MODELİ TÖKEZLEMEYE BAŞLADI: Büyüme modeli, dünyada sermayenin daha ihtiyatlı hale gelmesi ile birlikte, ABD Merkez Bankası’nın 2013 yılında ‘Ben artık eskisi gibi para basmayacağım’ demesi ile birlikte Türkiye’nin izlemekte olduğu sıcak paraya dayanan büyüme modeli de tökezlemeye başladı. Yine tek adam rejiminin gelmesi ile birlikte de ülkede kural falan kalmadı, krallar ortaya çıktı. Kurumsal kapasitemiz aşındı. Türkiye’nin, dışarıda, ‘güvenilmez ortak’ olduğu algısı güçlenmeye başladı. Küresel fırsatları kaçırma riskimiz arttı.

EMEKÇİLERİN BU DÖNEMDE KAYBI 67 MİLYAR DOLAR: Büyümenin kalitesinde çok ciddi bozulma var. Birincisi; bu büyümeden ücretlilerin aldığı pay, 2016’dan itibaren düşmeye başlıyor, 2018’den itibaren de çakılıyor. Ücretlilerin büyümeden aldıkları pay, yüzde 31’lerden, 10 puan birden düşüp yüzde 21’lere kadar geriliyor. 2 yılda tam 10 puan kayıp. İki buçuk yıllık dönemi aldım. Ondan önce iki buçuk, üç yıllık dönemde elde ettikleri payı korumuş olsalardı ne alacaklardı, baktım. Emekçilerin bu dönemde kaybı 67 milyar dolar.

BÜYÜME İLE BİRLİKTE ENFLASYON AZDI: Bütün dünya, büyümenin sürdürebilir, kaliteli olması için büyümenin kapsayıcı olmasından söz ediyor. Bizdeki büyüme, maalesef kapsayıcı olmaktan çok uzak. Bir başka önemli sorun; büyüme ile birlikte enflasyon azdı. Bugün enflasyon, yüzde 80. Bu, aynı zamanda enflasyonu da azdıran bir büyüme oldu. Bir başka sıkıntı; bu büyüme, aynı zamanda dış dengeyi de bozuyor.

‘BÜYÜYORUZ’ MESELESİ ARTIK SÜRDÜREBİLİR OLMAKTAN ÇIKTI: Bu büyümeyi tanımlarsak bu büyüme, aynen zücaciye dükkanına giren fincancı katırı gibi. Kırıp döküyor. Sonunda ne oluyor? Sonunda bugün olduğumuz yere geliyoruz. Dün açıklandı; sanayi üretimi, bir önceki aya göre yüzde 6 gerilemiş. Bir önceki yıla da baktığımızda, burada da büyüme hızının ciddi şekilde düştüğünü görüyoruz. Ama yetmez; sanayi ile geleceğe dönük verilere baktığımız zaman, endekslere baktığımız zaman, zaten temmuz, ağustos aylarının sıkıntılı aylar olduğu ortaya çıkıyor. Demek ki bu ‘yüksek oranda büyüyoruz’ meselesi artık sürdürebilir olmaktan da çıktı.

MİLLETLERİN ZENGİNLEŞMESİ, KRAL DEĞİL KURAL OLMASINA BAĞLI: Şirketler, krediye ulaşamıyor. Ulaşabilenin de krediye ihtiyacı yok. Ona da ‘Kredi kullan’ diyorlar, o da diyor ki ‘bu kadar müdahale edersen ben nasıl kredi kullanayım?’ Böyle bir garip yapı ile karşı karşıya kaldık. Milletlerin zenginleşmesi, kral değil kural olmasına bağlı.

BU SİSTEMİN GELMESİ İLE BİRLİKTE KURUMSAL ALTYAPI TAMAMEN ÇÖKTÜ: Bugün biz, her platformda diyoruz ki ‘Türkiye’nin en büyük sıkıntısı bugün ülkedeki sistemdir’. Bu sistem, önümüzü tıkamış, cebimizi boşaltmıştır. Bu tek kişilik Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkemize, milletimize yaramamıştır. Bundan kurtulmamız halinde Türkiye, hızla kalkınma imkanını yukarı doğru, gelirini yukarı doğru çekme imkanını bulacaktır. Bu sistemin gelmesi ile birlikte kurumsal altyapı tamamen çöktü. Bunun sonucunda da ekonomi çok ciddi sıkıntılara girdi.

BORÇLARI DÜŞTÜĞÜNÜZ ZAMAN KASADA NE KALDI, ONA BAKIYORUZ: Merkez Bankası döviz kasası boşaltıldı. 2018 Temmuz ayından itibaren Merkez Bankası kasasının boşaldığını görüyoruz. Borç alıyorlar dost ülkelerden, kasayı boşsa dolduruyorlar, onunla da ithalat yapıyorlar, bunu da itiraf ediyorlar. ‘Kasa boşaldı’ derken biz, bu borçları düştüğünüz zaman kasada ne kaldı, ona bakıyoruz. Tam 128 milyar dolar, geçtiğimiz yılın sonuna kadar Merkez Bankası’nın kasasından buharlaşmış.

PARAMIZI PUL ETTİLER VE ENFLASYONU AZDIRDILAR: Dövizle ilgili her şeye müdahale etti. Piyasanın kendi işleyişi farklı bir noktayı gösterirken devlet müdahalesi ile ‘bu şekilde yapacaksınız’ talimatları verilmeye başlandı. Hatta Merkez Bankası’nın, Hazine’nin başkan yardımcıları, iş insanlarını aradılar, ‘Şu kadar döviziniz var, bozdurun, şuraya geçin’, ‘Size şu kadar kredi vereceğiz ama o kredileri nasıl kullandığınız konusunda bize fatura getireceksiniz’ gibi son derece müdahaleci bir yaklaşımla ‘milletin elindeki dövizleri toplayıp eski oyuna devam edebilir miyiz’ dediler. O çerçevede de ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ diyerek ülkemizde paramızı bul ettiler ve enflasyonu azdırdılar.

SAPMA TÜM HEDEFLERDE İKİ KATINDAN DAHA FAZLA: Belirsizlik arttı. Reel kesim güven endeksi hızla düşüyor. Diğer taraftan kur ile ilgili beklentilerde de çok ciddi bir belirsizlik var. Bu hükümete duyulan güvensizlik, başka şeylerden de kaynaklanıyor. Hatırlayın, bu hükümet, 2011 yılında kendi seçim beyannamesine şu hedefleri yazmıştı; ‘2023’te milli gelir 2 trilyon dolar olacak. Kişi başına gelir 25 bin dolar olacak. İhracat 500 milyar dolar olacak. İşsizlik yüzde 5’e düşecek’. Sonra yetmedi, götürdü bunu plana da yazdı. Yani devletin resmi rakamları haline de geldi. Bugün, 2023’e bir yıl kaldı. Bu hedeflerin neresindeyiz diye baktığınız zaman, OVP diyor ki ‘867 milyar dolara olacak’. 2 trilyon dolar nerede, 867 milyar dolar nerede? Yarısı bile değil. ‘Kişi başına gelir 10 bin dolar olacak.’ 25 bin dolar nerede, 10 bin dolar nerede? ‘İhracat 500 milyar dolar olacak’ demişlerdi, sadece 265 milyar dolar olacak. Hiç ithalattan konuşmuyorlar, ihracat ile ilgili hep başarı hikayeleri dinliyorsunuz. Ama vaat edilene göre olduğumuz yere baktığımızda çok ciddi bir başarısızlık var. İşsizlik, ‘Yüzde 5’e düşüreceğiz’ demişlerdi, yüzde 10. İki katı. Sapma, tüm hedeflerde iki katından daha fazla. Bu, taahhüt ettiğini yerine getiremeyen bir yönetim ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu da çok ciddi güven bunalımına katkıda bulunuyor.

ÇİFTÇİLERE VERDİĞİMİZ PARA SADECE 23 MİLYAR TL: Mevcut rezervlerimizin, 4 aylık ithalatımızı zor karşıladığını görüyoruz. Dışarısı da bunu böyle görüyor, ‘gel sene borç verelim, ama şu dediklerimizi de yerine getir’ diyor. Onun için sürekli geri adım atıyoruz dış politikada. Hükümetin tercihlerini gösteren doküman, bütçedir. Bütçede olan bitenler, hükümetin tercihlerini gösterir. Böyle baktığımızda, bir kere, ocak-temmuz döneminde faiz giderlerinin 151 milyar TL’ye çıktığını görüyoruz. En büyük harcama kalemi, kur korumalı mevduat; sıfır maliyeti olacaktı, şu anda bütçedeki maliyeti 61 milyar TL. 61 milyar TL, kur korumalı mevduat için ödediğimizi görüyoruz. Çiftçilere verdiğimiz para sadece 23 milyar TL. Esnafa verdiğimiz para da zar zor 6 milyar TL’yi geçiyor. Dolayısıyla bu hükümetin kimi tercih ettiği, buradan da açık seçik, net gözüküyor. İlk defa Türkiye’de faiz ödemeleri, ana para ödemelerini geçti. Bu, aslında iflasın ilanıdır.

NEREDEN BAKARSAK BAKALIM TÜRKİYE’DE ÇOK YAKICI BİR İŞSİZLİK SORUNU İLE KARŞI KARŞIYAYIZ: Türkiye, gençlerini yetiştiriyor. Her ilde üniversite açtık. Ama yetiştirdiğimiz çocuklar işsiz. Buna karşılık organize sanayi bölgelerinde iş insanları da çalıştıracak insanları arıyor. Burada bir uyumsuzluk var. Bizim sistemimiz, aranan işgücünü yetiştirmiyor. Onun dışında da arz ile talebi bir araya getirmeyen bir ücret sistemi olabilir. Nereden bakarsak bakalım, Türkiye’de çok yakıcı bir işsizlik sorunu ile karşı karşıyayız. Hatta ‘geniş tanımlı işsizlik’ dediğimiz gerçek işsizlik rakamı da dün açıkladı. Orada, baktığımızda, işsiz sayısının 700 binden daha fazla arttığını görüyoruz."

"ORGANİZE SANAYİLERE BİR METRE DAHİ RAYLI SİSTEM YAPILMAMIŞ"

CHP Kocaeli Milletvekili ve Ekonomi Masası üyesi Tahsin Tarhan, toplantının açış konuşmasında, “Kocaeli’ne dışarıdan baktığınızda sadece sanayi aklınıza geliyor. Kocaeli’nin bir tarafı Karadeniz’e cephe, bir tarafı Marmara Körfezi’ne cephe, bir tarafı Sapanca Gölü’ne, bir tarafı Kartepe Dağları ile… Aslında Türkiye’nin en güzel illerinden birisi” dedi.

Kocaeli’nin sorunlarına değinen Tarhan, “Organize sanayilerine bir metre dahi raylı sistem yapılmamış. Büyük sıkıntılarımız var. Sadece ve sadece kişi başına yatırım 5 bin TL. Yani 45 bin TL vergi ödüyoruz, onun karşılığında da 5 bin TL yatırım alıyoruz. Bu yatırımla bu bölgenin sorunlarını çözme şansımız yok. Onun için, sanayi kentiyiz, evet ama aynı zamanda liman kentiyiz. İl başkanımız söyledi, 35 tane liman var. Özel limanlarla birlikte 44 tane liman var. Bu limanlardan dolayı balıkçılık bu kentte, körfezde ölmüş, bitmiş. Sanayinin çarpık yapılaşmasından dolayı tarım da çökme noktasında. Onun için biz, bu kentin sahipleri olarak bu kentin geleceği için bir arada olup hem yatırım yapan hem de bu bölgede siyaset yapan, kentine ve ülkesine hizmet yapan siyasetçilerle birlikte bu kenti yeniden planlayıp gelecek nesillere doğasıyla, yeşiliyle, deniziyle, sanayisiyle, ulaşımıyla, gerekirse limanlarıyla bırakmamız gerekiyor” diye konuştu.  

"HEPİMİZ BU EKONOMİK BUHRANIN İÇİNDEYİZ"

CHP Kocaeli İl Başkanı Özgür Yıldızlı ise “Malum, hepimiz bu ekonomik buhranın içindeyiz. Hepimiz ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sıkıntılarla ilgili çözüm reçetesini bugün Sayın Genel Başkan Yardımcım Faik Öztrak’ın sunumuyla sizlere aktaracağız” dedi.