Çağdaş Hukukçular Derneği, 41 kişinin hayatını kaybettiği Amasra'daki maden kazasına ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. Raporda; “Enerji Bakanlığı ve MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü), Çalışma Bakanlığı yetkililerinin de çeşitli biçimlerde kusur ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sebeple soruşturmanın bir an önce bu yetkilileri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir" denildi.

Bartın'da 41 işçinin yaşamını yitirdiği Türkiye Taşkömürü Kurumu'na bağlı Amasra Müessesesi'ndeki patlamanın ardından bilirkişi heyetine eşlik eden ÇHD üyesi avukatlar ikinci gözlem raporunu paylaştı. Yaptıkları görüşmelerde müessese yöneticilerinin 'işçi hatası' iddiasında bulunduğunu hatırlatan ÇHD, bulguların ise bireysel hataya işaret etmediğini açıkladı.

Raporda, 18 ve 19 Ekim tarihlerinde yapılan keşif sırasında müessesede görevli yöneticilerin ocak hakkındaki bilgisine başvurulduğu belirtilerek, "Patlamanın nedeninin özetle; -320 kalın damar kotunda ilerleme sağlamak için yapılan dinamit patlatması sırasında işçi hatasından kaynaklı olduğu ifade edilmiştir. Müessesede görevli mühendislerin keşfin ilerleyen aşamalarında verdikleri; havalandırma değerleri, sensör yerleri ve isimlendirmeleri konusundaki bilgilerin de gerçekle uyuşmadığı görülmüştür. Yanıltıcı bu beyanların bir kısmı keşif esnasında tarafımızca tespit edilerek tutanak altına alınması sağlanmıştır” değerlendirmesi yapıldı. 

'VERİLEN BİLGİLER GERÇEK DIŞI'

Ölü muayene tutanakları, tanık ve şikayetçi beyanları, keşif gözlemlerinin bir arada değerlendirildiğinde verilen bilgilerin gerçek dışı olduğunun belirtildiği raporda şunlara da yer verildi: "Patlama sonucu hayatını kaybeden ve yaralanan işçilerin ölü muayene tutanaklarında genel beden travmasına bağlı kırıklar, künt kafa travması, yanık ve karbonmonoksit zehirlenmesi ölüm nedenleri olarak tespit edilmiştir. Tespit edilen ölüm nedenleri, tanık beyanları ve hayatını kaybedenlerin ocak içinde bulundukları yerler bir arada değerlendirildiğinde patlamanın merkezi/merkezleri ve etki alanları konusunda ön bir kestirim yapmak mümkün görünmektedir. Kırık ve yanık nedeniyle hayatını kaybedenlerin patlama bölgesinde ve/veya yakınında olduğu, karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybedenlerin ise patlama sonrasında yayılan zehirli gazların etkilendiği düşünüldüğünde, keşif sırasında bilgisine başvurulan müessese yetkililerinin olay anlatımının tamamen gerçek dışı olduğu görülmektedir. -350 tavan damar hattında çalışan sekiz işçiden yedisi hayatını kaybetmiş ve bir işçi ağır yaralı olarak kurtarılmıştır. Bu bölgede vefat edenlerin ölüm nedenlerinin ağırlıklı olarak kırık ve yanık olduğu tespit edilmiştir. Yaralı kurtarılan bir kişi ise tanınmayacak derecede yanık nedeniyle hastanede yoğun bakımda tedavi görmektedir.”

'KATLİAM ÖNGÖRÜLEN RİSKLER NEDENİYLE GERÇEKLEŞTİ'

Raporda, patlamanın yaşandığı andan itibaren gerek dosya kapsamında elde edilen belgeler, gerek sahadaki gözlem ve araştırmaların, katliamın bireysel bir hatadan kaynaklandığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı şöyle anlatıldı: "Tam aksine çalışılan kömür damarlarındaki yüksek metan riski bilinmesine rağmen; 2018 yılından bu yana planlaması yapılan ana nefeslik modernizasyon projesinin sürüncemede bırakılarak gerçekleştirilmemesi, kömür tozu kaynaklı riskler bilinmesine ve uyarılmasına rağmen patlayıcı kömür tozuna dair önlem alınmaması, çalışma alanlarında taş tozu kullanılmaması, işçi sayısının yeterli seviyeye çıkartılmayıp ocak içi güvenli çalışma dinamiğinin sağlanmaması, iş güvenliği sorunlarının giderilmemesi gibi işletme gereklerine uygun olarak yapılmayan sorunlara karşı kayıtsız kalınmıştır. Bu durum TTK yetkililerince çizilmeye çalışılan tablonun aksine katliam sebebinin, sistematik altyapı eksiklikleri olduğunu, katliamın öngörülen risklere karşın tespit edilen yapısal sorunların çözülmemesi nedeniyle gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir.”

'GEREKLİ TEDBİRLER UYGULANMALI'

Bu nedenlerle Amasra Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın genişletilerek en başta Türkiye Taş Kömürü İşletmesi'nin çeşitli yönetim ve karar alma mekanizmalarında görevlilerin soruşturmaya dahil edilmesi gerektiğini ifade eden ÇHD, raporunda şunlar kaydedildi: "Enerji Bakanlığı ve MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü), Çalışma Bakanlığı yetkililerinin de çeşitli biçimlerde kusur ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sebeple soruşturmanın bir an önce bu yetkilileri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. TTK Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Eroğlu, TTK Teftiş Kurulu Başkanı Hayrullah Çakmak, TTK Genel Müdür Yardımcısı, Ercan Gebeş, TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz başta olmak üzere diğer sorumlular hakkında işlemlerin başlatılması gerekmektedir. Tarafımızdan belirtilen kişiler ve denetleme sorumluluğu tespit edilecek kişiler hakkında tutuklama tedbiri de dahil olmak üzere gerekli adli kontrol tedbirlerinin alınması talepli dilekçeler soruşturma dosyasına sunulmuştur. Özellikle keşif esnasında bilirkişi heyetine, savcılığa ve bizlere karşı; olayın muhtemel gelişimine, vücudunda kırık olan işçilerin yerlerine, ocakta bulunan sensör yerleri ve verilerine dair alenen yalan söyleyen İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İş Sağlığı Güvenliği Başmühendisi, üretim başmühendisleri, Elektromekanik Başmühendisi, Müessese Müdür yardımcıları konumları itibari ile delilleri karartabilecekleri ve soruşturmayı yönlendirebilecek davranışlarda bulundukları/bulunabilecekleri, olayın oluş biçiminin aydınlatılmasına engel olabilecekleri, ocakta çalışmaya devam eden işçilerin aynı zamanda tanık olmaları sebebiyle amir pozisyonlarını kullanarak tanıklar üzerinde etkide bulunabilecekleri dikkate alınarak biran önce tutuklanmaları gerekir. Hakkında gözaltı kararı verilmeyen materyal başmühendisi ve üç iş sağlığı güvenliği uzmanının soruşturmaya dahil edilmesi ve gerekli tedbirlerin uygulanması gerekmektedir."