Diyarbakır'da Kadın Cezaevi olarak bilinen Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda mahkumlara bayram öncesinde verilen formlarda "hangi dine inanıyorsunuz?" sorusu soruldu. Konuyu sosyal medya hesabından paylaşan Diyarbakır Barosu avukatlarından Mehmet Kaya, bu tür uygulamaların, mahkumların bayram görüşlerinden mahrum etmek için planlandığını söyledi.

"BU DURUM DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALEDİR"

Konuyu soL Haber'e anlatan Avukat Mehmet Kaya, "26.01.2022 tarihinde meslektaşım Av. Muhammed Serdar Özer'le birlikte Diyarbakır Cezaevi kampüsü içinde bulunan Kadın Cezaevine müvekkillerimizle görüşmeye gittik. Müvekkillerimizle yaptığımız görüşme de 'Cezaevi idaresi bize sorular içeren bir form verdi. Bu formda yer alan temel soru hangi dine inandığımıza ilişkindi. Biz de dini inancımızı belirtmek zorunda değiliz diyerek tepki gösterdik. Bu soruya cevap vermek istemedik ve nihayetinde vermedik. Bayram öncesi böylesi bir soruyu bize yöneltmenlerin amacı, bayram görüş hakkımızı kısıtlamaya dönüktür.  Başta Baro olmak üzere duyarlı kamuoyunun cezaevlerinde bu vb yaşanan keyfiliklere karşı girişimde bulunmasını istiyoruz' dediler. Mahpusların verdiği bilgilere bakıldığında, idare sorulmaması gereken bir soruyu sorarak anayasa ve yasalarda koruma altına alınan din ve vicdan özgürlüğü alanına müdahale etmeye teşebbüs etmiştir. Ve nihayetinde resmî tatil tüm vatandaşlara dönüktür. Resmî tatilde bayram görüşü tüm mahpuslara verilen bir haktır. Bir hakkın kullanımını engellemeye dönük çalışma yürütülmesi idarenin eşit işlem yapma zorunluluğunun ihlalidir" dedi. 

"LAİKLİK VE EŞİTLİK İLKESİ İHLAL EDİLMİŞTİR"

Avukat Mehmet Kaya, "Cezaevi yönetimi bu ve benzeri adımlarla Anayasa'nın 2. Maddesinde düzenlenen laiklik ilkesi ve 24. Maddesinde düzenlenen din ve vicdan özgürlüğünü ile 10. Maddede düzenlenen eşitlik ilkesi baŞta olmak üzere bir dizi anayasal kural ve normu ihlal etmektedir" ifadesini kullandı.

Kaya konuya dair "Bilindiği üzere 1982 Anayasası’nın başlangıç kısmı 03.10 2001 tarih ve 4709 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve Anayasa’ya 'Hiçbir faaliyetin...laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı' şeklinde bir paragraf eklenmiştir. Anayasa’nın başlangıcında yer alan laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal sayılan din duygularının, devlet işlerine ve politikaya karıştırılmasını yasaklamaktadır. Anayasa, bireysel-vicdani bir mesele olmak ve devlet işlerine, kamusal hayata karıştırılmamak kaydıyla din duygularını kutsal saymaktadır" dedi.

Tüm yurttaşlara eşit davranma ilkesinin çeşitli kurumların keyfiyetine bırakılamayacağını ifade eden Avukat Kaya "Bu ve benzeri uygulamalarla tüm yurttaşlara eşit davranma ilkesi zedelenmektedir. Bilindigi üzere  Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Devleti yönetenler din kurallarına göre değil, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, akılcı ve bilimsel verileri esas alarak beşeri iradeye göre karar almak ve işlem yapmak zorundadırlar. Bu tür işlem, karar ve eylemler suç niteliğinde olduğu için yasal koruma altında değildir" dedi.

İdarenin yaptığı işlemin ifade edilen nedenlerden dolayı laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğunun altını çizen Kaya, sürecin takipçisi olacaklarını belitti.