TOBB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin bir gazeteciye “Emre Madran Basın Ödülü” verdikleri gerekçesiyle “terör örgütü propagandası” suçundan yargılandıkları davanın karar duruşması, bugün Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme heyeti, Özgür Bayramoğlu ile Tuğba Arslan’ın beraatine; Tezcan Karakuş Candan, Nihal Evirgen, Muteber Osmanpaşaoğlu, Ünal Kara ve Ece Yoltay’a 1 yıl 8’er ay hapis cezası ve kamu görevinden menedilmelerine karar verdi, hapis cezalarını erteledi.

Karar duruşmasının ardından Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Avukat Turgut Kazan, şöyle konuştu:

“BİR SANIK İÇİN HEYECANLA, TELAŞLA KARAR VERMEYİ UNUTAN BİR MAHKEME İLE KARŞI KARŞILAŞTIK”

“60 yıllık meslek yaşamımda sıkıyönetim mahkemelerini, FETÖ’cü yargı günlerini hatırlayan, biriyim. Doğrusunu isterseniz onların hiçbirinde, onlar adildi demiyorum, hepsi kötülüktü, ama hiçbirinde bu kadar kötüsüne rastlamadım. Nasıl bir anlayışsa adil görünmek için iki kişiyi beraat, Ankara Mimarlar Odası hep not edildiği için not edilenlerin bir çeşit cezalandırılması örneği ile karşı karşıyayız. Kararı bile yazamayan bir mahkeme ile karşı karşıyayız. Hatta verdiği kararı bir çeşit sahte bir tutanağa dönüştürerek düzeltmeye çalışan bir mahkeme ile karşı karşıya kaldık. Bir sanık için heyecanla, telaşla karar vermeyi unutan bir mahkeme ile karşı karşıya kaldık. Hüküm fıkrası öyle bir şeydir ki ne söylediysen herkes için odur hüküm. ‘Siz dışarı çıkın, biz tutanağı size verelim’, 2,5 sayfalık bir şey şak diye çıkacak yani. İşte yazacaklar, yanlışlarını düzeltecekler. Bu kadar önemli bir davada bu kadar yanlış. Baktık unuttukları ismi yazarak hüküm fıkrasını tamamlıyorlar. Böyle bir yargılama olur mu? Sanıklar gitmiş, o sanık varken kendisine mahkûmiyet kararı verildiği, okunmadığı, söylenmediği için o sanık gitmiş. O giden sanık için hüküm vermeye kalktılar. Böyle bir şeyin yapılamayacağını bağırarak, çağırarak anlattık. Bağırılıp çağırılınca korktular. Yapılan şey çünkü inanılmaz bir şey, sonra yapmaya çalıştıkları şey de açıkça bir sahtecilik. Eklemeye çalıştıkları ve ekledikleri o bölümü çıkardılar. Dolaysıyla sanıklardan biri için hüküm kurmamış oldular.”

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları dile getirdi:

“BU ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NDE YAPILAN KAÇAK SARAYIN ACISININ ÇIKARTILMASIDIR”

“Bu kararın siyasi bir karar olduğu çok açık. Bize verilen ceza aslında kendi suçluluklarının üstünü örtbas etmekten başka bir şey değildir. Bu ne hukuken ele alacağımız bir durum ne de başka şekilde çünkü ortada bir suç yok. Gazeteciye plaket vermişiz, bizden önce de birçok örgüt plaket vermiş, onlara dava açılmamış. Bu Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan kaçak sarayın acısının çıkartılmasıdır. Hala kaçak saray, kaçaktır. 1700 sayılı ilke kararı iptal edilmiştir. TOGO İkiz Kuleleri’ndeki 100 bin metrekarelik rantı deşifre ettiğimizin acısıdır.

“BUGÜN BİZİM VERDİĞİMİZ MÜCADELENİN ACISINI BİR HUKUKSUZLUKLA ÇIKARDILAR”

Biz de bu kararı not ediyoruz. Bizi ne sorgulamalar ne soruşturmalar ne işten atmalar ne de cezalandırmalar durduracak. Çünkü biz meslek örgütlerinde görev alırken, yönetim kurulu sorumluluğu alırken ateşten gömlek giydiğimizin farkındaydık. Bugün bizim verdiğimiz mücadelenin acısını bir hukuksuzlukla çıkarttılar. Bize diyorlar ki, ‘Sizin gibi insanlar oda yöneticiliği yapmasın. Siz kamuya da hizmet etmeyin. Rantın önünü kesmeyin’ demek istiyorlar. Biz görevimizin başındayız, mücadeleye devam edeceğiz.

“BİZ BU CEZAYI KABUL ETMİYORUZ. BİZ SANIK DEĞİL TANIĞIZ, MAĞDUR DEĞİL MUHATABIZ”

Bugün halkını enkaz altından kurtaramayan bir iktidar, halkın enkaz altında kalmasın diye mücadele eden, yargıya taşıyan mimarlarından bir suç çıkarmaya çalıştı, mimarlarını cezalandırdı. Biz bu cezayı kabul etmiyoruz. Biz sanık değil tanığız, mağdur değil muhatabız. Yukardan aşağı kadar koca yapı bizi muhatap aldı, kararını bile yazamadı eli ayağı dolaştı. Böyle bir süreçle karşı karşıyayız, biz yolumuza devam ediyoruz.”

TMMOB Başkanı Emin Koramaz da şunları söyledi:

“TMMOB YÖNETİCİLERİ İDAMLA YARGILANDI, 12 EYLÜL SUSTURAMADI”

“Bu cezalar aslında bizi kamçılıyor, kimse 18 ayla TMMOB yöneticileri susturamaz. TMMOB yöneticileri idamla yargılandı, 12 Eylül susturamadı. Baskıcı, faşist ortamlar yıldıramadı susturamadı. TMMOB halktan, emekten, bilimden, bağımsızlıktan yana bir örgüttü. TMMOB, antiemperyalisttir, dinciliğin, gericiliğin karşısındadır, çağdaşlığın, halkın yanındadır. Bu mesleğin gereklerini yapmaya devam edeceğiz.”

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Evirgen de şunları ifade etti:

“BU KARANLIĞIN ORTASINDA BİZLERE ASLINDA NİŞANE TAKILMIŞ OLDU”

“Ülkemiz şu anda dev bir enkazın altında kaldı, 10 binlerce vatandaşımızı kaybettik. Bugün bizim ödediğimiz bedel 10 binlerce canın yanında hiçbir şey. Biz doğruları söylemeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Bütün bu karanlığın ortasında bizlere aslında nişane takılmış oldu.”