Çambükülü bir kadın, daha önce hayvanları için yonca ektiği araziyi göstererek, “Hayvanlarımızın yiyeceğini böyle yerlere gömdüler. İşte kökü de kalmadı, dalı da kalmadı, hiçbir şeyi kalmadı. Çambükü’nde dikili bir ağaç kalmadı. Nereye gideceğiz bilmiyorum ben. Geçimimizi ne ile sağlayacağız, onu düşünüyoruz. Devlet geldi, bizi toprağın altına gömdü, bıraktı. Canımızla beraber gömdü bizi, meyvemizle gömdü bizi. Biz ne yapacağız? Bize bir imkan göstersinler. Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını yerlere gömdüler” dedi.

Amasya’nın Taşova ilçesine bağlı Çambükü’nde köylülerin, mera alanlarına cebri istimlak ile organize sanayi bölgesi yapılmasına yönelik tepkileri sürüyor. Daha önceden mısır ve yonca ektiği arazide konuşan Çambükülü kadın bir yurttaş, köyde yaşananlara şöyle tepki gösterdi:

"ÇOLUĞUMUZUN ÇOCUĞUMUZUN RIZKINI YERLE YEKSAN ETTİLER"

"Tarlalarımızı bu hale getirdiler. Devlet büyüklerimiz duysun; meyvesini toplayacağımız yerde odununu topluyoruz. Odununu da toplayamadık. Bir dikili ağacımız, bir dikili taşımız kalmadı bir yerde. Çoluğumuzun çocuğumuzu rızkını yerle yeksan ettiler, gömdüler yerlere. Meyvesini dahi alamadık, odununu da alamadık. Bizi duysun devlet büyüklerimiz, Türkiye duysun bizi. Tarım Bakanı’na sesleniyorum, duysun bizi; hiçbir imkanımız kalmadı artık.

"HAYVANLARIMIZIN YİYECEĞİNİ TAŞLARIN, TOPRAKLARIN ALTINA GÖMDÜLER"

Böyle doldurdular her tarafın kumunu, yonca tarlamıza, mısır tarlamıza doldurdular. Tarlamızı hasat etmeye fırsat bırakmadılar. Ne yapacağımızı biz bilmiyoruz artık, hiçbir imkanımız kalmadı. Bizi Müslüman insanlar duysun, imkanımız kalmadı. 600 baş hayvanın yiyeceğini böyle yerlere gömdüler. Biz ne yapacağız? Devlet başkanlarına sesleniyorum. Bizim hayvanlarımızın yiyeceğini taşların, toprakların altına gömdüler. Askeri de bize kışkırttılar. O askerleri biz yetiştirdik. O devlete biz yolladık o askerleri, askerlerle bize savaş yaptırıyorlar. 60 yaşındayım ben, askerle savaşabilir miyim? Asker beni itti kaktı, gitti.

"ÇAMBÜKÜ’NDE DİKİLİ AĞAÇ KALMADI"

İmkanım yok benim. 600 baş hayvan, kuzusuyla beraber kesime gidiyor şimdi. 60 tane büyük baş, buzağıyla beraber… Bakamıyoruz daha, imkanımız kalmadı. Yem alamıyoruz, yiyeceğini de yerlere gömdüler, mecbur kesime göndereceğiz. Burası yonca tarlasıydı, yoncamızı biçmeye fırsat vermediler. 600 yüz baş koyunu karnında kuzusuyla, 60 tane de büyükbaşı karnında buzağıyla kaybedeceğiz, daha ne yapalım? Bir şey ekip biçmeye yerimiz kalmadı. Dikili taşımızı da yıktılar, askeri bizim önümüze diktiler. Biz askerle savaşmıyoruz, bizim de askerimiz var. Askerle bizi savaş yapmaya mecbur bıraktılar. Biz de askerle baş edemiyoruz zaten. Hayvanlarımızın yiyeceğini böyle yerlere gömdüler. İşte kökü de kalmadı, dalı da kalmadı, hiçbir şeyi kalmadı. Çambükü’nde dikili bir ağaç kalmadı.

"DEVLET, BİZİ TOPRAĞIN ALTINA GÖMDÜ, BIRAKTI"

Nereye gideceğiz bilmiyorum ben. Geçimimizi ne ile sağlayacağız, onu düşünüyoruz. Bizim koltuğumuz yok, sandalyemiz yok oturmaya. Biz, ellerimizle çalışıyorduk. Biz memnunduk çalışmaktan, tarlada çalışmaktan memnunduk. Devlet geldi, bizi toprağın altına gömdü, bıraktı. Canımızla beraber gömdü bizi, meyvemizle gömdü bizi. Biz ne yapacağız? Bize bir imkan göstersinler. Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını yerlere gömdüler. Gülüşerek yaptılar bunu, bize karşı da gülüştüler."