CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, bugün TBMM Genel Kurulu’nda, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla konuşma yaptı. Çakırözer şunları söyledi:

“ORTADA KUTLANACAK BİR HAL YOK"

 Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Türkiye'de basının yirmi yılda; daha bağımsız, daha özgür hâle geldiğini hatta seviye atladığını söylese de gerçekler hiç de öyle değil. Bugün gazetecilerin günü ama ortada kutlanacak bir hâl yok.

Çünkü gazeteciler ölüm tehdidi altında. 2022 yılında Ses Kocaeli gazetesi sahibi Güngör Arslan öldürüldü. Kayseri'de, Ordu'da, Konya'da, Mersin'de ve başka yerlerde 18 gazeteci daha saldırıya uğradı ama ne oluyor? Tüm bu saldırılar cezasız kalıyor, sokak ortasında gazeteci dövenler sosyal ilişkisi iyi diye cezasız bırakılıyor. Gazeteci tehdit eden iktidar belediyesinin başkanları 1.300 lira ödeyerek sıyrılabiliyor.

BİR GÜNDE 2 KEZ GÖZALTINA ALINAN GAZETECİ GÖRDÜK BU ÜLKEDE

Kutlayamıyorlar çünkü gazeteciler zindanlarda. Geçen yıl tam 505 kez hâkim karşısında haberini yani özgürlüğünü savunmaya mecbur bırakıldılar. İşte bugün 10 Ocak, Ender İmrek hâkim karşısında, gerekçe ‘Sarayın 13 makam uçağı var da niye yangın uçağı yok?’ diye sordu diye. 80 gazeteci gözaltına alındı geçen yıl. Bu sabah Sezgin Kartal evine baskın yapılarak gözaltına alındı. Bir günde 2 kez gözaltına alınan gazeteci gördük bu ülkede. Hani buradan reform çıkarıyoruz diyoruz ya ‘Artık gazeteciler tutuklanmayacak’ diye, külliyen yalan. Başka her yerde sonuncu ama gazeteci tutuklama işinde dünyada ilk beşteyiz.

SANSÜR YASASININ İLK MAĞDURU YİNE GAZETECİ OLDU

2022'de 30 gazeteci tutuklandı. Diyarbakır'da 16, Ankara'da 9 gazeteci aylardır cezaevlerinde iddianame bekliyor. Belgeselci Sibel Tekin çekimlerinde polis aracı çıktı diye bir aydır Sincan'da. Dezenformasyonu önleyeceğiz diye çıkardığınız sansür yasasının ilk mağduru yine gazeteci oldu. Bitlis'te Sinan Aygül bir hafta tutuklu kaldı. Tüm bu baskılara rağmen iyi ki gazeteciler var.

NASIL DUYACAKTIK, NASIL BİLECEKTİK?

 6 yaşında gelinlik giydirilen kız çocuğuna yaşatılanları gazeteci Timur Soykan olmasaydı nasıl duyacaktık? Cemaat yurdundaki baskılar sonucu yaşamına son veren Enes Kara'nın feryadını Elâzığlı basın emekçisi Faik Akgün olmasa nasıl bilecektik? Ama 2 gazetecinin de ödülü, aldıkları sayısız ölüm tehditleri oluyor.

CESUR KALEMLER OLMASA ASLA ÖĞRENEMEYECEKTİK

 Kutlayamıyorlar çünkü gazetecinin işini yapması şiddetle, copla engelleniyor. 1 Mayıs, 1 Eylül, 25 Kasım, Gezi davası, Cumartesi Anneleri, adalet nöbeti ve onlarca protesto ve toplantıda 100'ün üzerinde gazetecinin görevini yapması polis şiddetiyle engellendi. Kutlayamıyorlar çünkü iktidarın bakanları, saray şürekası hepsi gerçek, hepsi belgeli haberlere siyasi baskı altına aldıkları yargı aracılığıyla dava açıyor, tekzip gönderiyor. Hatta habere de gerek yok, sarayın bir damadı konuğuna sorduğu soru nedeniyle gazeteci Şirin Payzın ve Halk TV'ye 150 bin liralık tazminat davası açtı. Sarayın diğer damadı ise isminin dahi geçmediği haber için tekzip yayınlattı. Tüm bunlara rağmen iyi ki gazeteciler var. İstanbul AK Parti'nin elindeyken toplam 847,5 milyon liralık imkân ve desteğin nasıl yandaş vakıf ve derneklere aktarıldığını Çiğdem Toker gibi cesur kalemler olmasa asla öğrenemeyecektik.

Kutlayamıyorlar çünkü iş yerleri sansür ve karartma altında. 2022 yılında Halk TV, Tele 1, KRT, FOX TV ve Flash TV'ye toplam 17 milyon 335 bin lira tutarında 54 ceza verilmiş. İktidarın yanındaki kanallara ise göstermelik 4 ceza. RTÜK nelerle uğraşmadı ki... Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Grup Başkanvekilimiz Özgür Özel'in açıklamasını verdi diye, sağlıkta şiddet kurbanı doktor Ekrem Karakaya'yla ilgili yayın yaptı diye kanallara ceza kesti. Cemo türküsü için program karartıldı. Sezen Aksu'nun şarkısı yasaklandı. Hayat pahalılığı ve zam haberleri yapılmasın diye uyarı bile gönderdiler. Gazetelere hukuksuz ilan ambargoları devam ediyor. Hukuksuz erişim engelleme kararlarıyla 84 milyonun haber alma hak ve özgürlüğü de yok sayılıyor.

İSTERLER Kİ AMAN BİLİNMESİN

 Türkiye'de belgeli yüzlerce habere erişemezsiniz çünkü isterler ki AK Parti’nin SPK ve Borsa İstanbul’da döndürdüğü dolaplar unutulsun. Yüksek Hızlı Tren ihalesindeki belgeli rüşvet iddiaları aman bilinmesin. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu'na hapis cezası verilsin ama hâkim ve savcısının AKP'lilerle fotoğrafları aman ortaya çıkmasın. Bakanlıklardaki üst düzey isimlerin FETÖ bağlantıları zinhar bilinmesin. Cumhurbaşkanının aile bireyleri, avukatları ve bürokratlarıyla ilgili her iddia, her haber aman yok edilsin. Hatta Türkiye'de beyin göçü haberlerine bile erişim yasağı getirdi bu saray. Gazeteciler kutlayamıyor çünkü işsizler. Her yıl binlerce mezun gazeteci çıkıyor ama onları işe alacak Anadolu gazeteleri, radyoları, televizyonları bir bir yok ediliyor. Şimdi de resmî ilan sopasını kullanarak internet sitelerini yok ediyorlar.

2023’TE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GELECEK

 Umutsuzluğa asla yer yok. Tüm bu baskılara rağmen Türkiye'de halkın haber alma hakkını her şeyden üstün gören gazetecilerimiz hep var oldu ve var olacak. O cesur yürekli meslektaşlarımı, emeklerini, çabalarını selamlıyorum. Kimse merak etmesin, 2023'te Türkiye'ye demokrasi gelecek, hukuk gelecek, basın özgürlüğü gelecek. Bu ülkede tüm sansürü, yasakları, karartmaları yok edip aydınlık yarınlara hep birlikte ulaşacağız.”