Kahramanmaraş'ta 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından büyük yıkımların yaşandığı illerde arama kurtarma köpekleri enkaz altındaki insanların umudu oldu. Depremde göçük altında kalan insanların ses, koku ve ısılarını alan arama kurtarma köpekleri, insanların giremeyecekleri noktalara girerek çok sayıda insanın hayatını kurtardı.

Arama kurtarma köpeklerinin son yıllarda yaşanan afetlerde çok fazla görünür olduğunu ama aslında köpeklerin çok uzun yıllardır bu faaliyetlerde kullanıldığına dikkat çeken Bursa Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Melike Baysal, "Arama kurtarma köpekleri özellikle ısıya, kokuya, sese duyarlılıkları daha artırılarak ve bu özellikleri kullanılarak çok fazla insanın hayatını kurtardılar bu süreçte. Teknolojinin yapamadığını yaptılar. Arama kurtarma köpekleri aslında kendileri de zarar gördüler, ölenler de oldu. Onların insan hayatının ayrılmaz bir parçası olduğunu belki böyle daha iyi görmüş olduk" dedi.

"TÜRKİYE’DE SAYILARI DAHA AZ"

Türkiye’de de uzun yıllardır köpeklerin arama kurtarma faaliyetlerinde kullanıldığını ifade eden Baysal, Avrupa’ya kıyasla ülkemizde arama kurtarma köpeklerinin sayısının çok daha az olduğunu kaydetti. Baysal, “Belki bundan sonra daha fazla olabilir çünkü sosyal medyada bu tarz yaratılan farkındalıklar belki bu konuda biraz daha bilinçlenmesini sağlayabilir arama kurtarma köpeğiyle yapılacak yardım çalışmalarının. Ama Türkiye’de gerçekten sayısı daha az Avrupa’ya göre" şeklinde konuştu. Arama kurtarma köpeği sayısının, ülkede hayvana bakış açısıyla da alakalı olduğunu vurgulayan Baysal, şunları söyledi:

"AVRUPA’DA ARAMA KURTARMA GÖNÜLLÜSÜ KÖPEKLER VAR" 

"Hep onlar bizim için yaratılmış ve bir kenarda biz ihtiyaç duydukça alınıp kullanılacak ve tekrar yerine konulacak canlılar gibi görüyoruz ama aslında böyle değil. Hayvanlar hayatımızın her anlamda içindeler ve arama kurtarma çalışmalarında da bunu gördük, bu işin bir parçası. İkinci parçası, sivil toplum Türkiye’de her anlamda çok güçlü değil. Sivil toplumda çalışan insan sayısı az, dolayısıyla köpek sayısı daha da az. Avrupa’da bu bilinç daha da gelişmiş, hatta arama kurtarma köpeklerinin eğitiminde çalışan bir arkadaşımla görüştüğümde ondan şunu öğrendim, Almanya’da özellikle sivil insanlar kendi köpeklerinin bu tarz eğitimler almasını istiyorlarmış. Bu tarz eğitimleri alıyor ve örneğin benim de köpeğim afet dönemlerinde bu arama kurtarma çalışmalarına katılıyor. Yani AKUT, AFAD gönüllüleri gibi köpeklerde de gönüllüler var Avrupa’da. Bizim de bu noktaya gelebilmemiz mümkün. Ama biraz daha hem sivil toplum hem de arama kurtarma konusunda biraz daha bilinçlenmemiz gerekiyor sanırım."

"EVCİL HAYVANLAR ENKAZ ALTINDAKİ SAHİPLERİNİN YERLERİNİ İŞARET ETTİ"

Arama kurtarma köpeklerin var olan özelliklerinin verilen eğitimlerle daha da geliştirildiğini aktaran Baysal, bu depremde yalnızca özel eğitimli hayvanların değil, evcil hayvanların da pek çok hayatın kurtulmasına neden olduğunu söyledi. Baysal konuşmasını şöyle tamamladı:

"Tabi burada bu şekilde eğitilmiş köpekler değil, insanlarla bir arada yaşayan köpekler de özellikle sahiplerinin olduğu evlere gittiler, yıkıntılarda tanıdıkları ve bildikleri kokuya gittikleri için onları takip eden arama kurtarma ekipleri orada canlılara rastladılar. Bu çok bilinen bir gerçek, hayvanların kokuya ve sese duyarlılığı insanlarınkinden daha farklı, daha gelişmiş. Zaten arama kurtarma köpeklerinde de onların bu özelliklerinden faydalanılıyor. Özel eğitimlerle daha farklı kokulara alışmaları sağlanıyor. Dolayısıyla sadece eğitim almış köpekler değil, birlikte yaşadığımız evcil hayvanlar da bu süreçte arama kurtarmada çok fazla canlının yerini gösterdi."